Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2021/12223 E. 2023/6030 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/12223
KARAR NO : 2023/6030
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2005/486 E., 2016/142 K.
SUÇ : 4208 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜMLER : Zamanaşımı nedeniyle düşme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. GEREKÇE
Sanıklar hakkında kurulan zamanaşımı nedeniyle düşme hükümlerine yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde; sanıkların eylemlerinin suç tarihi itibarıyla 4208 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde düzenlendiği, yine aynı Kanun’un 8 inci maddesinde bu suça ilişkin dava zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak belirlendiği, anılan maddede 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile yapılan değişiklik üzerine zamanaşımı süresinin 15 yıla çıkartıldığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçuna, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 282 nci maddesinde yer verilmesi üzerine 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’un 26 ncı maddesi ile 4208 sayılı Kanun’un 7 ve 8 inci maddelerinin yürürlükten kaldırıldığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun düzenlendiği 5237 sayılı Kanun’un 282 inci maddesinin, 09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinde; cezanın üst haddinin 5 yıl olarak düzenlendiği ve tüm bu yasal düzenlemelerin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu dava zamanaşımı bakımından, 5237 sayılı Kanun’un 282 nci maddesinin 09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinin sanıklar lehine olduğu anlaşıldığından; sanıkların eylemlerine uyan suç bakımından 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü; suç tarihine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olması nedeni ile düşme kararı verilmesi gerekirken, suç tarihine göre, 15 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile düşme kararı verilmesi sonucu itibarı ile … olduğundan, hukuka aykırılık görülmemiştir.

2.Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

II. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.03.2016 tarihli ve 2005/486 Esas, 2016/142 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

14.06.2023 tarihinde karar verildi.