YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/11310
KARAR NO : 2021/12409
KARAR TARİHİ : 24.09.2021
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na muhalefet etmekten kabahatli … hakkında anılan Kanun’un 46/2-f maddesi uyarınca İzmir Otoyol Büro Amirliğinin 22/01/2019 tarihli ve MA 36464032 sayılı trafik ceza tutanağı ile uygulanan 1.002,00 Türk lirası idarî para cezası karar tutanağına karşı yapılan başvurunun kabulü ile anılan idari yaptırım kararının kaldırılmasına ilişkin Manisa 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 08/02/2019 tarihli ve 2019/420 değişik iş sayılı kararını müteakip, İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 07/03/2019 tarihli trafik kural ihlali tespit tutanağına istinaden düzenlenen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2019 tarihli ve 2019/450 kabahat, 2019/12 karar sayılı idarî yaptırım talepnamesi üzerine, kabahatli hakkında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 46/2-f maddesi gereğince 1.002,00 Türk lirası idarî para cezası uygulanmasına dair İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2019/386 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii İZMİR 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/06/2019 tarihli ve 2019/122 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 31.12.2019 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2020 tarihli ve KYB. 2020-1410 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/04/2019 tarihli ve 2019/386 değişik iş sayılı kararı ile uygulanan idari para cezasına yönelik mercii İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan incelemesi neticesinde, cürümler hakkında karar vermeye yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin kabahat eylemi sebebiyle idari yaptırım kararı verme yetkisi ve görevi bulunmadığından bahisle itirazın kabulüne dair karar verilmiş ise de,
Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 09/07/2013 tarihli ve 2013/5794 esas, 2013/16526 karar sayılı ilâmı ile benzer bir olay nedeniyle verilen Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 14/05/2015 tarihli ve 2015/2556-1529 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, idarî para cezasını gerektiren eylemin 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93. maddesi kapsamında kişisel suç olduğunun anlaşılması hâlinde, anılan Kanun’un “Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” kenar başlıklı 93/1. maddesinde yer alan “Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma, ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısına ve son soruşturma o yer ağır ceza mahkemesine aittir.” şeklindeki düzenleme ile 5326 sayılı Kanun’un 24. maddesinde yer alan “Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması hâlinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir.” şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, hâkim ve savcıların kişisel suç kapsamında değerlendirilen ve idarî para
cezasını gerektiren eylemleri için idarî yaptırım uygulanmasını engelleyen her hangi bir hüküm bulunmadığı, son soruşturma mercii olarak İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesince idarî yaptırım kararı uygulanabileceği gözetilmeden, merciince itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
01.03.1926 tarihli (Mülga) 765 sayılı Türk Ceza Kanunu 1. maddesi; “Kanun’un sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz. Suçlar; cürüm veya kabahattir…”
24.02.1983 tarihli 2802 sayılı Kanun’un en son 02.01.2017 tarihinde 680 sayılı KHK ile (yetki yönünden) değişen “Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” başlıklı 93. maddesi; “… Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.
Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki hakim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve ağır ceza mahkemesine aittir…”
30.03.2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Başvurunun incelenmesi” başlıklı 28. maddesi; “…Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne, Karar verilir…”
“Genel kanun niteliği” 3. maddesi; “…Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır…” hükümlerini amirdir.
Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 05.06.2017 tarihli 2016/12987E- 2017/5337K, 30.11.2016 tarihli 2016/14666E.- 2016/22827K., 10.10.2016 tarihli 2016/10403E.-2016/21226K., 26.05.2016 tarihli 2016/5907 E:-2016/18563K., 12.05.2016 tarihli 2016/51E.-2016/17921K.,14.05.2015 tarihli 2015/2556 E.-2015/1529K., 09.04.2015 tarihli 2015/76E.-2015/161K. sayılı kararları ve Yargıtay 7. Ceza Dairesinin, 03.03.2014 tarihli 2014/2963E:-2014/3184K., 26.02.2014 tarihli
2013/23580E.-2014/3023K., 09.07.2013 tarihli 2013/3386E:-2013/16525K., 22.03.2011 tarihli 2008/8692E:-2011/2918K., 22.11.2006 tarihli 2006/7416E.-2006/17584K. sayılı emsal kararlarında değinildiği ve istikrar kazandığı üzere; Hakim ve savcılar da diğer bireyler gibi suç veya kabahat işleyebilirler. Keza hakim ve savcıların, tüm bireyler gibi işleyebileceği suç veya kabahatler dolayısıyla kanun ve hukuk gereği cezalandırılmaları, hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Ancak, hakim ve savcıların, diğer kamu görevlileri ve bazı meslek sahipleri gibi statülerinden kaynaklı olarak, işledikleri kabahat veya suçlar yönünden tabi oldukları özel soruşturma ve kovuşturma usulleri vardır ve haklarında mevcut özel kanun hükümlerinin uygulanması da hukuk devletinin bir başka gereğidir.
Kabahatler karşısında uygulanan idari para cezalarına karşı başvurulara bakmakla görevli Sulh Ceza Hakimliklerinin uygulamakla yükümlü olduğu 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 28. maddesi, özel kanunlarda hüküm olmayan hallerde bu hakimlikleri usulen görevli ve yetkili kılmaktadır. Dolayısıyla, başvuruyu incelemeye yetkili merci tarafından yapılacak ilk iş, başvuran kişi, uygulanan idari yaptırım veya dosyanın özelliğinden kaynaklı olarak diğer yasalarda özel bir hüküm olup olmadığının tespiti ve buna göre gecikmeksizin başvurunun usulden kabul veya reddine karar vermektir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunundan önce de yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda “görev suçu” – “kişisel suç” ayrımına gidildiği, o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK’da “suç” kavramının ve tanımının “cürüm ve kabahatler”den oluştuğu, 2802 sayılı Kanun’da kastedilen “kişisel suç” deyiminin, hakimlerin görevleri sırasında veya görevleriyle ilgili işledikleri suçlar dışındaki tüm “cürüm ve kabahatleri” kapsadığı, 5326 sayılı Kanun ile kabahate konu fiillerin değil kabahat fiili karşılığında öngörülen yaptırımların değiştiği, keza 2802 sayılı Kanunda eskiden suç kapsamında olan ve kabahatten ayrı bir kavram olan cürümlere özgü bir soruşturma ve kovuşturma usulü getirilmediği gibi, bu hususta cürüm ve kabahat ayrımına da gidilmediği, dolayısıyla 2802 sayılı Kanun’da bu tanımla eski yasadaki tüm suçlar yönünden, cürüm ve kabahat ayrımı yapılmaksızın ve her iki eylemi de içine alacak şekilde, hakimlerin işlediği iddia edilen kahabatlerin de “kişisel suç” tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/06/2019 tarihli ve 2019/122 Değişik İş sayılı kararının CMK’nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 24/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.