YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6901
KARAR NO : 2022/11059
KARAR TARİHİ : 08.06.2022
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Sanık … hakkında beraat, sanık … ve … hakkında hükümlülük, müsadere, aracın müsaderesine yer olmadığına
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I-Katılan … İdaresi vekili ile sanık … müdafisinin suçta kullanılan nakil vasıtasının iadesine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Suçta kullanılan nakil vasıtasının iadesine yönelik katılan vekili ve sanık … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,
II-Katılan … İdaresi vekili ile sanık … müdafisinin verilen beraat kararına ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafii ve katılan … İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca,
Hüküm fıkrasına “Beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık … lehine, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanık …’ya verilmesine” cümlesi yazılmak suretiyle, sair kısımları aynen bırakılan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanıklar … ve …’ın verilen mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2-Suç tarihi itibarıyla cezanın üst sınırının 2 yıl hapis cezası olduğundan,17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Yasanın 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanunun 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’da yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olmakla birlikte, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nun 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanıklar lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3-24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
1-Suç tarihinde yürürlükte bulunan 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde hapis cezasının alt sınırının 6 ay olduğu gözetilerek, 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesi ile suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değişik 5607 sayılı Yasanın ilgili tüm hükümleri somut olaya uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması ve karar yerinde tartışılması suretiyle lehe olan Yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, denetime olanak verecek şekilde bu husus tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Suça konu eylemin, üç veya daha fazla sanık tarafından birlikte işlendiği dosya kapsamındaki deliller itibarıyla kesin olarak anlaşılmadığı nazara alınarak sanıklar hakkında 5607 sayılı Kanun’un 4/2. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
3-Sanık … açısından; Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarihli, 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar ve 16.05.2017 tarih, 2015/398 Esas ve 2017/272 Karar sayılı kararlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 23/10/2013, iddianame düzenleme tarihinin 07/01/2014 olduğu,
UYAP’tan yapılan kontrolde, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/105E, 2022/317K sayılı dosyasında suç tarihinin 18/12/2013, iddianame düzenleme tarihinin 14/01/2014 olduğu,
Bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre sanığın eylemlerinin TCK’nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
4-Sanıklar hakkında takdiri indirim uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK’nun 62/1.maddesi yerine TCK’nun 62.maddesinin yazılması suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
5-Sanıklara verilen gün adli para cezasının paraya çevrilmesi sırasında adli para cezasının bir gün karşılığı belirlenirken 5237 sayılı TCK’nun 52/2. maddesi yerine 52. maddesinin yazılması suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
6-TCK’nun 52/4. maddesi gereğince taksitlerden birisinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edilebileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrilebileceğine dair ihtarın eksik yapılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.