Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2020/5416 E. 2020/19983 K. 29.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5416
KARAR NO : 2020/19983
KARAR TARİHİ : 29.12.2020

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Katılan … vekilinin sanıklar hakkında banka zimmeti ve dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanık …’nun suç tarihinde … Şubesinde nakit yönetmeni olarak görev yaptığı, sanık …’ın ise anılan bankanın müşterisi olduğu, … ile katılan … arasında ticari ilişki olduğu, katılan beyanına göre sanık …’ın katılanı kendi hesabı bulunan banka şubesine götürerek hesap açtırdığı, hesap açılış işlemi sırasında birçok evraka imza attığı, bunların bir kısmının dekont olduğunu bilmediği, sonraki tarihlerde sanık …’ın, önce katılan hesabına para yatırıp sonra katılan tarafından imzalanmış dekontlarla bu paraları çektiği, toplam işlem sayısının 6 olduğu ve bu işlemlerden 5 tanesini sanık …’nun gerçekleştirdiğinden bahisle sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kamu davası açılıp, dolandırıcılık ve zimmet suçlarından ayrı ayrı beraat kararı tesis edilen somut olayda, sanıkların eyleminin 5411 sayılı Yasanın 160. maddesi kapsamında zimmet suçunu oluşturduğu cihetle;
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 162/1. maddesi “Bu Kanunda belirtilen suçlara ilişkin soruçturma ve kovuşturma yapılması Kurum veya Fon tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir.
Yine aynı maddenin 162/1.fıkrası “İtibarın zedelenmesi, sırların açıklanması ve zimmet suçlarından dolayı ilgililerin dava hakkı ile 04.12.2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri saklıdır”
163/2. maddesi ve fıkrası ise “Kamu davası açılması halinde, iddianamenin bir örneği ilgisine göre Kuruma veya Fona tebliğ edilir” hükümlerini içermektedir.
Dosyanın yapılan incelemesinde BDDK’nın davadan haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
Sanıkların eyleminin 5411 sayılı Yasanın 160. maddesi kapsamındaki “Zimmet” suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve anılan suçun soruşturma ve kovuşturulması ancak ilgili banka veya Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na yazılı başvuruda bulunulması şartına bağlanmış olup, bu şart muhakeme şartı niteliğindedir.
Bu itibarla, sanıklar hakkındaki soruşturmanın katılan vekilinin dolandırıcılık suçundan yaptığı şikayet üzerine, nitelikli dolandırıcılık suçundan yapılarak kamu davası açıldığı, zimmet suçundan gerek banka gerekse kurum tarafından yazılı başvuruda bulunulmadığı, bu suretle gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında muhakeme şartı niteliğindeki “Yazılı Başvuru” şartının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Sanıkların eylemi zimmet suçu kapsamında kaldığından, banka zimmeti suçlarında doğrudan zarar görenin banka olduğu, sanıklara atılı zimmet suçundan doğrudan zarar görmeyen müştekinin açılan davaya katılmaya hakkı bulunmadığından, davaya katılmasına karar verilmesi hukuken geçersiz olup, hükmü temyize hak vermeyeceğinden, katılan vekilinin temyiz isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 29.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.