Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2020/4007 E. 2022/8947 K. 28.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4007
KARAR NO : 2022/8947
KARAR TARİHİ : 28.04.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Sanık … hakkında beraat, sanıklar … ve … hakkında hükümlülük, müsadere

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I- Katılan Gümrük İdaresi vekilinin temyiz isteğinin münhasıran sanık … hakkındaki beraat hükmüne yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre katılan Gümrük İdaresi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
II- Sanık …’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
02.08.2014 tarihli olay tutanağına göre; kolluk tarafından sanığın evinde yapılan aramada toplam 675 karton kaçak ve bandrolsüz sigara ele geçirildiği cihetle; dosya kapsamına göre sanık … kaçak eşya konusunda mahkemece verilmiş bir arama kararı olmadığı gibi gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından da verilmiş bir yazılı arama kararının da bulunmadığı, buna göre yapılan aramanın usul ve yasaya aykırı olduğu ve ele geçen delillerin de hukuka aykırı delil niteliğinde olup, Anayasamızın 38. maddesinin 6. fıkrası da “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez.” hükmü ve yine 5271 sayılı CMK’nun 206/2-a, 217/2, 230/1. madde ve fıkraları da hukuka uygun surette elde edilen delillerin kullanılabileceğini, kanuna aykırı elde edilenlerin ise hükme esas alınamayacağı şeklinde açık düzenlemeleri karşısında, kovuşturma aşamasında suçlamayı kabullenmemiş olan sanık hakkında hukuka aykırı şekilde elde edilen ve kaçak olduğu anlaşılan eşyanın hükme esas alınamayacağı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
III- Sanık …’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
02.08.2014 tarihli olay tutanağına göre; kolluk tarafından sanığın evinde yapılan aramada toplam 675 karton kaçak ve bandrolsüz sigara, aynı gün sanığa ait işyerinde yapılan aramada ise 37 karton kaçak ve bandrolsüz sigara ele geçirildiği cihetle; dosya kapsamına göre sanık … kaçak eşya konusunda mahkemece verilmiş bir arama kararı olmadığı gibi gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından da verilmiş bir yazılı arama kararının da bulunmadığı, buna göre yapılan aramanın usul ve yasaya aykırı olduğu ve ele geçen delillerin de hukuka aykırı delil niteliğinde olup, Anayasamızın 38. maddesinin 6. fıkrası da “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez.” hükmü ve yine 5271 sayılı CMK’nun 206/2-a, 217/2, 230/1. madde ve fıkraları da hukuka uygun surette elde edilen delillerin kullanılabileceğini, kanuna aykırı elde edilenlerin ise hükme esas alınamayacağı şeklinde açık düzenlemeleri karşısında, olay tutanağını imzalamamış ve hiç bir aşamada suçlamayı kabullenmemiş olan sanık hakkında hukuka aykırı şekilde elde edilen ve kaçak olduğu anlaşılan eşyanın hükme esas alınamayacağı gözetilerek, 02.08.2014 tarihli atılı eylemden ötürü beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de
1- Suça konu sigaralar ile puroların kaçak olarak yurda sokulduğu anlaşıldığından, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 89. maddesiyle değişik 5607 sayılı Yasanın 3/18-son cümle delaletiyle anılan Yasanın 3/5. maddesi uyarınca temel ceza belirlendikten sonra, aynı Yasanın 3/10. madde ve fıkrası gereğince uygulama yapılması, yine 3/22. fıkrasının da uygulama şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanıklar lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
3- İncelenen ana dosyada suç tarihinin 02.08.2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 02.10.2014 olduğu, birleşen … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/186 Esas, 2015/117 Karar sayılı dosyada suç tarihinin 16.02.2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 25.02.2014 olduğu; birleşen … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/319 Esas, 2015/622 Karar sayılı dosyada suç tarihinin 14.03.2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 08.05.2014 olduğu; 25.02.2014 tarihli iddianamenin düzenlenmesi ile birleşen 2014/186 Esas sayılı ve 2015/319 Esas sayılı diğer dosyalar ile hukuki ve fiili kesintinin gerçekleşmesi nedeniyle, anılan eylemlerle ilgili ayrı ayrı hüküm kurulması, 02.08.2014 – 24.09.2014 tarihli eylemlerinin de kendi arasında 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, sanığın tüm eylemleri birleştirilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmek suretiyle eksik ceza tayini,
4- TCK’nun 53. maddesinin uygulanması açısından 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E. – 2015/85 K. sayılı kararı gözönünde bulundurularak hüküm oluşturulmasının gerektiğinin gözetilmemesi,
5- Suça konu kaçak eşyanın 5607 sayılı Yasanın 13/1. maddesi yollamasıyla 5237 sayılı TCK’nun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanıklar … ile …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2022 tarihinde III nolu bozma kararına oy çokluğuyla, diğer kararlara oy birliğiyle karar verildi.
(KD) (KD)
KARŞI DÜŞÜNCE
Her ne kadar çoğunluk görüşü olarak sanık … hakkında, ele geçirilen suça konu sigaralar yönünden usulüne uygun verilmiş bir arama kararının bulunmadığı, bu nedenle elde edilen delillerin yasal delil olmadığı kabul edilip, beraat kararı verilmesi gerektiği yönünde III nolu başlık altında bozma kararı verilmiş ise de,
02.08.2014 tarihli arama ve el koyma tutanağı incelendiğinde; Söz konusu ihbar üzerine ihbarda belirtilen fırının karşısındaki … sayılı yerde bulunan tütüncü dükkanının önüne kolluk görevlilerince gelindiğinde, dışarıdan bakıldığında açık ve net biçimde işyeri tezgahının üzerinde kaçak sigaraların görüldüğünün resmi tutanakta belirtildiği, her ne kadar sanık … tarafından sigaraların tezgahın üzerinde olmadığı ifade edilmiş ise de, bu beyanın suçtan kurtulmaya yönelik tamamen soyut bir beyan olduğu, dışarıdan sigaraların görülmesi üzerine kolluk güçleri tarafından suçüstü hali dikkate alınarak işlem yapılmasının gerektiği, Dairemizin önceden yerleşik kararlarının da bu doğrultuda olduğu, resmi belge niteliğindeki olay yakalama tutanağının aksinin ispatlanamadığı, bu haliyle işyeri sahibi olan sanık …’ın subut bulunan suçu yönünden mahkumiyet kararı yerine, beraati yönünden kurulan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.