YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6714
KARAR NO : 2023/3686
KARAR TARİHİ : 13.04.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/823 E., 2015/146 K.
ŞİKAYETÇİ : Gümrük İdaresi
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet, kaçak eşyanın müsaderesi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzelterek onama
Şikâyetçi Gümrük İdaresi davaya katılmamış ise de 18.11.2013 tarihli dilekçesi ile katılma talebinde bulunduğu ancak hakkında katılma kararı verilmediği cihetle; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesi gereğince, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için yasa yollarının açık olduğu gözetilip şikayetçi kurumun suçtan zarar görme olasılığına göre sanıklar hakkında kurulan hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenmiş olup;
Sanıklar hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.01.2015 tarihli ve 2013/823 Esas, 2015/146 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237
sayılı Kanun) 62 nci, 51 … ve 52 nci maddeleri uyarınca erteli 10’ar … hapis ve 80,00’er TL adlî para cezası ile cezalandırılmalarına, suça konu kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.
2.Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.01.2015 tarihli ve 2013/823 Esas, 2015/146 Karar sayılı kararının şikâyetçi Gümrük İdaresi vekili tarafından temyizi üzerine dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 10.11.2019 tarihli ve 7-2015/363156 sayılı, düzelterek onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan … İdaresi vekilinin temyiz sebepleri; sanıklar hakkında koşulları oluşmadığı halde hapis cezasının ertelenmesine karar verildiğine, suçun işlenmesinde kullanılan nakil aracının müsadere edilmesi gerektiğine, re’sen gözetilecek diğer sebeplere, ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Hudut Komutanlığında görevli askerlerce Suriye topraklarından bir aracın Türkiye sınır hattına geldiğinin görülmesi üzerine, sanık …’ın sevk ve idaresindeki, diğer sanık …’in içinde bulunduğu aracın Türkiye sınırını geçtikten sonra 2. sınır hattına geldiğinde askerlerce durdurulduğu, araçta ne olduğu sorulduğunda sanıklarca toz şeker bulunduğunun beyan edildiği, Hudut Komutanlığında görevli askerlerce aracın Suriye topraklarından, sınır tellerini geçerek geldiğinin belirtildiği, aracın yaklaşık 30-40 metre ilerisindeki sınır tellerinin kesik, yerde ise araç tekerlek izlerinin mevcut olduğunun tutanağa bağlandığı anlaşılmıştır.
2.Sanık …’ın aşamalardaki savunmasında; …’e ait aracı Karkamışa gideceğini söyleyerek emaneten aldığını, şekerleri Gaziantep’ten toptancılar sitesinden aldığını ancak faturanın yakalandığı sırada bulunmaması nedeniyle sonradan ibraz edebildiğini, Karkamış’ta alıcı bulduğu taktirde satacağını, bulunduğu yerin askeri yasak bölge olduğunu bilmediğini, asfalt yol üzerinde ilerlediğini, diğer sanığı tanımadığını, yolda el kaldırması üzerine araca aldığını, araç sahibi …’den diğer sanığın telefonunu daha önce aldığında ve görüştüğünde kendisine sadece yol tarifi sorduğunu, yolda da Karkamış’a gideceği için araca aldığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan ettiği görülmüştür.
Sanık …’in aşamalardaki savunmasında; Arıkdere Köyü’nde bulunduğu sırada diğer sanığın arayarak Gaziantep’ten Karkamış’a nasıl gidileceğini sorduğunu, telefonunu amcasının oğlu olan araç sahibi …’den almış olduğunu, kendisinin diğer sanığa yalnızca Karkamış yolunu tarif ettiğini, arama yapıldığında kendisinin de araçta olduğunu, Arıkdere Köyü’nden Karkamış’a gitmek amacıyla araca bindiğini, araçta bulunan şekerler ile bir ilgisi olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
3.Olaya ilk müdahale eden birlikteki askerlerden olan tanık dosyada mevcut beyanlarında özetle; ikinci hat üzerinde devriye görevi yaptıkları sırada birinci hat üzerinden bahsi geçen aracın geldiğini, aracı durdurduktan sonra şüphe üzerine yaptıkları kontrolde çuvallar halinde şekerleri gördüklerini, neden yasak bölgede bulundukları sorulduğunda da sanıkların kaçakçılık yaptıklarını açıkça beyan ettiklerini ve bunun üzerine jandarmaya haber verilerek sanıklar hakkında işlem yapıldığını belirttiği görülmüştür.
4.Dosyada mevcut iletişimin tespiti kayıtlarından sanıklar arasında olay günü yakalanmadan önce saat 11.56’da ve saat 15.09’da iki görüşmenin yapıldığı anlaşılmıştır.
5.Dosyada mevcut 20.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda; ele geçen şekerlerin ülkemizde üretilmediği, ithal edildiğine dair dosyada belge bulunmadığı, eşyanın yabancı menşeili olduğu tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır.
6.Dosyada mevcut kaçak eşyaya mahsus tespit varakasında, eşyanın gümrüklenmiş değerinin 5.583,60 TL olarak belirlendiği görülmüş, bu değerin suç tarihi itibariyle Dairemiz kabulüne göre pek hafif olduğu anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Nakil Aracı Yönünden
Yakalanan eşyanın değeri nazara alındığında, nakil vasıtasının müsadere edilebilmesi, 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hakkaniyete aykırı olup malen sorumlunun iyiniyetli olduğunun aksine delil de bulunmadığının anlaşılması karşısında, 5607 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesindeki ve 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki şartların gerçekleşmediği cihetle şikâyetçi Gümrük İdaresi vekilinin bu hususa yönelik temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.
B. Sanıklar Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Olayın oluş şekli, savunmalar, dosyada mevcut tanık beyanları, mevcut deliller ve tüm dosya kapsamından, atılı suçun sanıklar tarafından işlendiği yönündeki sübuta yönelik mahkeme kabulünde bir
isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1.Suça konu kaçak eşyanın, gümrük kapısından veya sınırdan yurda sokulmak istenirken ya da hemen sonrasında veya bu eylemlerin kesintiye uğramadan devamı sırasında yakalanması halinde, eylemin 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalacağı, 25.05.2013 tarihli olay tutanağına göre sanıkların, hudut komutanlığı tarafından devriye faaliyeti sırasında, Suriye sınırından beraberlerindeki kaçak eşya ile tel örgülerden ve askeri yasak bölgeden geçmek suretiyle yurda yasa dışı giriş yaptıktan hemen sonra yakalandıklarının anlaşılması karşısında, sanıklara atılı eylem kül halinde 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) nci cümlesi kapsamında kaldığı halde sanıklar hakkında aynı madde ve fıkranın (2) nci cümlesi hükümleri tatbik edilmeden yazılı şekilde eksik ceza tayini yasaya aykırı bulunmuştur.
2.Dava konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin 2 katının ödenmesi halinde; soruşturma evresinde etkin pişmanlık konusunda ihtarat yapılmamış ise verilecek cezada 1/2 oranında, yapılmış ise 1/3 oranında indirim yapılacağı belirtilerek 7242 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 … maddesinin ikinci fıkrası uyarınca etkin pişmanlık ihtaratında bulunulması gerektiği de göz önünde bulundurulmak suretiyle;
10.12.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanıp, aynı gün yürürlüğe giren 7423 sayılı Kanun’nun 8 … maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasının “yirmiüçüncü” fıkra olarak değiştirildiği gözetilerek, hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 … maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasına eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanıklar lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 …
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmış olup 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gereği ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının mahkemesince saptanması ve sonucuna göre uygulama yapılmasında zorunluluk bulunmaması bozmayı gerektirmiştir.
3.Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanıklar hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca birinci fıkradaki hak yoksunluklarının uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
A. Nakil Aracı Hakkında Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle suçun işlenmesinde kullanılan nakil aracının müsadere talebinin reddine yönelik Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.01.2015 tarihli ve 2013/823 Esas, 2015/146 Karar sayılı kararında şikayetçi Gümrük İdaresi vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden kararın, Tebliğnameye uygun olarak, oy çokluğuyla ONANMASINA,
B.Sanıklar Hakkında Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.01.2015 tarihli ve 2013/823 Esas, 2015/146 Karar sayılı kararına yönelik şikayetçi Gümrük İdaresi vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden sanıklar hakkında kurulan hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.04.2023 tarihinde karar verildi.
(Kısmî Karşı Düşünce)
KISMÎ KARŞI DÜŞÜNCE
Sanıklar … ve … hakkında, 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan hükmün katılan idare vekili tarafından temyizi üzerine, sayın çoğunluğun hükmün müsadereye ilişkin fıkrasının onanmasına dair kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Yerel Mahkemenin 21.01.2015 tarih ve 2015/146 K sayılı kararıyla sanıkların 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan mahkumiyetine, suçta kullanılan aracın müsaderesine yer olmadığına karar
verilmiştir. Temyiz incelemesi yapan Dairemiz, hükmün suçta kullanılan aracın müsadere talebinin reddine ilişkin fıkrasının onanmasına, mahkumiyete ilişkin kısmının ise bozulmasına karar vermiştir.
Esas hükümle birlikte Yargıtay’ın temyiz incelemesine tabi tutulan müsadere kararının, aynı davanın konusunu oluşturan suça doğrudan bağlı olduğu hallerde suça ilişkin mahkumiyet hükmü bozulduğunda, bu hükme bağlı olarak verilen müsadereye ilişkin hüküm fıkrasının onanması ya da düzeltilerek onanması mümkün değildir. Nitekim doktrindeki görüşler ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları da bu yöndedir. Hükmün bozulması durumunda hüküm tümüyle ortadan …, kısmi kesinleşme olmaz. (Nurullah Kunter, Temyiz Kanunyolunda Reform, Cumhuriyetin Ellinci Yılında Ceza Adalet Reformunun İlkeleri Sempozyumu Kanun Yolları, İstanbul 1973, s 97; Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, 5. Baskı, Ankara, Ekim 2017, s. 963; Veli … Özbek, M. Nihat Kanbur, Koray …, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin, Ankara 2011, s. 733). Bir karar bozulmakla tümüyle ortadan kalkmış ve hukuki gerekliliğini yitirmiş olacağından mahkeme bozmaya uyarsa yeni bir hüküm kurmak zorundadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 14.11.1994 tarih ve 1994/5-262/280 E-K; 26.12.1994, 1994/1-350/375 E-K). Yukarda anlatılan doktrindeki görüşler ve Ceza Genel Kurulu kararlarına göre, özetle, bir karar hangi nedenle ve ne yönde bozulursa bozulsun tümüyle ortana kalkacak ve hukuki sonuç doğurma özelliğini kaybedecektir. Yine; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih ve 2014/66-365 E-K sayılı ilamı ile birçok ilamında, Dairemiz ile diğer Ceza Dairelerinin ilamlarında belirtildiği gibi müsadere kararı bir güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçasını oluşturmaktadır. Müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili ise, yani incelemeye konu dosyada olduğu gibi suçta kullanılan aracın müsaderesi işlenen suça bağlı olarak talep edilmişse, mahkemenin kurmuş olduğu hüküm bir bütün olup, bozma kararı verilmesi halinde hüküm tüm sonuçları ile ortadan kalkacak, yerel mahkeme ya da istinaf ceza dairesince bozma sonrası yapılacak yargılamada müsadere ile ilgili yeniden değerlendirme yapılarak bu konuda da karar verilecektir. Müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili ise ancak asıl suç ve hükümle birlikte sonuç doğurabilir. Bu halde sadece müsaderenin infazı mümkün değildir. Hükmün bölünmek suretiyle, asıl suç ve hükümle birlikte sonuç doğuran müsadere ile ilgili fıkranın onanması, hükmün diğer kısımlarının bozulması halinde yerel mahkeme ya da istinaf ceza dairesi kararının ceza ve güvenlik tedbiri olarak birbirinden ayrıştırılması sonucunu doğuracaktır. Bunların yanı sıra 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 54/3. maddesinde belirtildiği gibi müsadere kararının verilip verilmeyeceği mahkemenin takdirine bırakılan hallerde ki, dosyamızdaki müsadere hususu hakimin takdirinde olup, takdir yetkisinin ve mahkemenin direnme hakkının elinden alınması sonucuna neden olacaktır. Bunun tek istisnası müsadere kararı esas hükme konu suç ile doğrudan ilişkili olmayıp müsadere konusu eşyanın üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımının suç oluşturmasıdır. Tüm bu anlatılanlar dikkate alındığında hükmün suçta kullanılan aracın müsadere talebinin reddine ilişkin kısmının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 13.04.2023