YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/2615
KARAR NO : 2021/13126
KARAR TARİHİ : 21.10.2021
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 ve 5809 sayılı Yasalara muhalefet
HÜKÜM : 5809 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık hakkında beraat, 5607 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık hakkında hükümlülük, erteleme, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I- Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan beraat hükmünü temyizi üzerine yapılan incelemede;
Atılı suçtan doğrudan zarar görmeyen Gümrük İdaresinin davaya katılma ve hükmü temyize yetkisi bulunmadığından, Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin vaki temyiz talebinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II- Sanık müdafiinin temyiz talebine yönelik incelemede;
Sanık müdafiisinin 13.05.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmü CMUK’nun 310/1. maddesinde öngörülen 1 haftalık yasal süresinden sonra 21.05.2015 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakla, sanık müdafiinin temyiz talebinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
III- Katılan … İdaresi adına Hazine vekilinin sanık hakkında 5607 sayılı Yasaya muhalefetten kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Yasanın 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Yasanın 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde
sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olmakla birlikte, iptal kararının sonuçları itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nun 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
1- Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2- Sanık hakkında takdiri indirim uygulama maddesinin 5237 sayılı TCKnun 62/1. madde ve fıkrası yerine TCK’nun 62. maddesinin yazılması suretiyle CMK.nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
3- Doğrudan verilen adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında TCK’nun 52/2. madde ve fıkrası yerine TCK’nun 52. maddesine atıf yapılmak suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
4- 24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5-Kendisini vekille temsil ettiren katılan … İdaresi lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin Maliye Hazinesine verilmesine karar verilmesi,
6-Suça konu kaçak eşyaların 5607 sayılı Yasanın 13/1. maddesi delaleti ile TCK’nun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde TCK’nun 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,
IV- 5271 sayılı CMK’nun 260. maddesi gereğince, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için yasa yollarının açık olduğu gözetilip, şikayetçi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan zarar görme olasılığına göre, kurulan hükmü temyize hakkı bulunduğu kabul edilerek şikayetçi BTİK vekilinin sanık hakkında 5809 sayılı Yasaya muhalefet
suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyizine göre yapılan incelemede;
5809 sayılı Yasaya muhalefet suçundan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun yargılamadan haberdar edilmeksizin yokluğunda hüküm kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
Dosya kapsamı ve olay tutanağına göre, sanığın işlettiği “Madenci İletişim” isimli iş yerinde yapılan aramada, satış tezgahından 3 tanesi klonlanmış toplam 9 kaçak cep telefonu ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda;
Sanığın suça konu cep telefonlarını iş yerinde numune amacıyla bulundurduğu ikrar ettiği ve cep telefonu alım-satımıyla ilgilenmesi nedeniyle satışa sunduğu telefonların İMEİ numaralarının kopyalanmış olduğunu bilebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, sanığın atılı suçu işlediği gözetilmeksizin mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … İdaresi adına Hazine vekilinin ve suçtan zarar gören BTİK vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.