Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2019/10182 E. 2023/4610 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/10182
KARAR NO : 2023/4610
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkûmiyet, kaçak eşyanın müsaderesi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Katılan Gümrük İdaresi vekilinin, 10.08.2015 tarihli dilekçesi ile temyiz talebinden vazgeçtiği anlaşılmış olup sanığın temyiz istemine yönelik yapılan incelemede;
Sanık hakkında verilen karara ilişkin olarak; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Kırklareli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.07.2015 tarihli ve 2015/26 Esas, 2015/410 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na (5607 sayılı Kanun) muhalefet suçundan aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci ve onuncu fıkraları ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 62 nci ve 52 nci maddeleri uyarınca 2 yıl 6 … hapis ve 100,00 TL adlî
para cezası ile cezalandırılmasına, suça konu kaçak eşyanın müsaderesine karar verilmiştir.

2.Yukarıda bahsi geçen kararın, sanık tarafından temyizi üzerine dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 10.12.2019 tarihli ve 7-2015/409316 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; eşyanın tanık beyanlarında da belirtildiği üzere araçtaki tüm yolculara ait olduğu halde tanık beyanları dikkate alınmadan karar verilmiş olduğu gerekçesine, eşyanın ticari miktar ve mahiyette olmadığına, etkin pişmanlık hükümlerinin tarafına bildirilmediğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Kolluk birimlerince gerçekleştirilen yol kontrol uygulaması sırasında, sanığın kullandığı ve içinde beş kişinin daha yolcu olarak bulunduğu, sanığa ait Bulgaristan plakalı araç kontrol amaçlı durdurulmuş olup araç içerisinde gözle görülür şekilde çok sayıda içkinin bulunduğu fark edilmekle sanığa sorulduğunda araçta bulunan içkilerin kendisine ait olduğunu belirtmesi üzerine savcılık makamından gecikmesinde sakınca bulunan hal kapsamında alınan arama kararı ile yapılan aramada, farklı miktar ve çeşitte toplam 56 şişe içerisinde 86 litre kaçak içkinin ele geçirildiği anlaşılmıştır.

2.Sanığın aşamalardaki savunmasında; Bulgaristan’da çiftçilik ve hayvancılık yaptığını, sık sık Türkiye’ye gelip gittiğini, çifte vatandaşlığı bulunduğunu, araçta bulunan diğer şahısların Türkiye’ye gitmek üzere aracına bindiklerini, araçtaki içkilerin tutanakta belirtildiği gibi görünür vaziyette olduğunu, içkileri Bulgaristan’dan içmek amacıyla aldığını ve İstanbul’daki ikametine götürdüğünü beyan ettiği görülmüştür.

3.Araçta bulunan şahıslardan …’in ve Vahit Günaydın’ın tanık sıfatıyla alınan beyanlarında içkilerden bir bölümünün kendilerine ait olduğunu, içmek amacıyla Bulgaristan’dan almış olduklarını beyan ettikleri anlaşılmıştır.

4.Dosyada mevcut 29.05.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre araçta ele geçen eşyanın tamamının kaçak olduğunun belirlendiği görülmüştür.

5.Yine dosyada mevcut kaçak eşyaya mahsus tespit varakasının araçta ele geçen tüm eşyayı kapsar şekilde düzenlendiği anlaşılmış, buna göre eşyanın gümrüklenmiş değerinin 3.180,06 TL olarak belirlendiği görülmüş olup, bu değerin suç tarihi itibarıyla Dairemiz kabulüne göre pek hafif olduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Olayın oluş biçimi, sanığın aşamalardaki beyanları, araçta bulunan diğer şahısların kabullendikleri eşya miktarı haricinde kalan ve sanığa ait olduğu anlaşılan kaçak eşyanın da ticari miktar ve mahiyette olması ile eşyanın yakalanma şekli göz önüne alındığında, atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair sübuta yönelik mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1.Dava konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katının ödenmesi halinde; soruşturma evresinde etkin
pişmanlık konusunda ihtarat yapılmamış ise verilecek cezada 1/2 oranında, yapılmış ise 1/3 oranında indirim yapılacağı belirtilerek 7242 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca etkin pişmanlık ihtaratında bulunulması gerektiği de göz önünde bulundurulmak suretiyle;
10.12.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanıp, aynı gün yürürlüğe giren 7423 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiikinci fıkrasının “yirmiüçüncü” fıkra olarak değiştirildiği gözetilerek, hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi ile 5607 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin yirmiüçüncü fıkrasına eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun’un 62 nci maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmış olup 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası gereği ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının mahkemesince saptanması ve sonucuna göre uygulama yapılmasında zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir.

2.Olay ve Olgular bölümünde (3) numaralı bentte değinilen hususlar karşısında; araçta bulunan ve tanık sıfatıyla beyanları alınan diğer şahısların kabullendikleri eşya miktarı haricinde kalan ve sanığa ait olduğu anlaşılan kaçak eşya miktarı göz önüne alınarak buna göre kaçak eşyaya mahsus tespit varakası düzenlenmesi gerekirken araçta ele geçen tüm kaçak eşya miktarı üzerinden kaçak eşyaya mahsus tespit varakası düzenlenmek ve hükme dayanak yapılan gerekçede de sanık, ele geçen tüm eşya miktarından sorumlu tutulmak suretiyle hakkında yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

3.5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinde öngörülen hak yoksunlukları uygulanırken, 15.04.2020 tarih ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi ile anılan maddede yapılan değişiklik ve Anayasa Mahkemesinin 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kırklareli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.07.2015 tarihli ve 2015/26 Esas, 2015/410 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.05.2023 tarihinde karar verildi.