Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2018/9770 E. 2020/18550 K. 15.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/9770
KARAR NO : 2020/18550
KARAR TARİHİ : 15.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22 ve 5/2. maddeleri somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Kabule göre ise;
Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir
suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği dikkate alınarak;
İncelemeye konu Menemen 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/254 esas sayılı temyize konu dosyasında suç tarihinin 27.03.2013, iddianame düzenleme tarihinin 17.04.2013 olduğu; temyiz edilmeksizin kesinleşen Aliağa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/231 Esas-2014/499 Karar sayılı dava dosyasına ilişkin sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 11.02.2013, iddianame düzenleme tarihinin ise 10.04.2013 olduğu; Dairemizin 06.04.2017 tarih ve 2014/34580 Esas, 2017/2596 Karar sayılı ilamıyla her iki dosyadaki “eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek, sanığın bu eylemleri bir suç işleme kararının icrası kapsamında işleyip işlemediği ve hakkında 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi…” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, ancak mahkemece uyma kararı verildikten sonra “kesinleşen dosyanın bu dosya ile birleştirilerek TCK’nun 43. maddesi kapsamında değerlendirme yapmanın hukuki ve fiili yönden imkansız olduğu” gerekçesiyle 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği cihetle, anılan kararın direnme niteliğinde olmayıp, eylemli uyma niteliğinde olduğu kabul edilerek temyiz incelemesi yapılmış;
Bozma sonrası yapılan yargılamada sanık hakkında 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesi uyarınca temel ceza belirlendikten sonra, TCK’nun 43. maddesi uyarınca sanığın cezasında arttırım yapılması, sonrasında netice cezanın belirlenmesi ve sanık hakkında TCK’nun 43. maddesi kapsamında değerlendirilen ve temyiz edilmeden kesinleşen cezanın mahsubu ile yetinilmesi gerektiği halde, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 15.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.