Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2018/5058 E. 2018/14850 K. 26.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5058
KARAR NO : 2018/14850
KARAR TARİHİ : 26.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere, iade

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
1. Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği dikkate alınarak;
İncelemeye konu Çatak Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/31 Esas, 2018/43 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 06.09.2010, iddianame düzenleme tarihinin 30.03.2011 olduğu,
Dairemizde aynı gün incelenen 2013/21731 Esas sayılı dosyada (Beytüşşebap Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/38 Esas, 2011/35 Karar sayılı dosyasına ilişkin) suç tarihinin 01.12.2010, iddianame düzenlenme tarihinin 17.12.2010 olduğu,
Temyiz edilmeksizin kesinleşen Pervari Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/4 esas, 2013/63 Karar sayılı dosyasında suç tarihinin 06.11.2010, iddianame düzenleme tarihinin 31.01.2011 olduğu,
Dairemizin 12.01.2015 tarihli ve 2014/7847 E. – 2015/71 K. sayılı ilamıyla her üç dosyadaki “sanığın eylemleri nedeniyle sanık hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağının mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, yerel mahkemesince bozmaya uyularak sanığın bozma ilamında belirtilen dosyası getirtilip incelenerek, “mahkememizce bu hususta Yargıtay Yüksek 5. Ceza Dairesinin 2016/10393 Esas ve 2017/159 Karar sayılı ilamıda nazara alınarak yapılan değerlendirmede, 5237 sayılı Yasanın 43. maddesine göre bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı farklı zamanlarda aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda zincirleme suçtan söz edilebileceği anlaşılmakla her ne kadar sanığın iş bu üzerine atılı suçu farklı zamanlarda Pervari ve Beytüşşebap ilçelerinde de işlemiş olduğu anlaşılmışsa da sanığın bu suçu tek bir suç işleme kararının icrası doğrultusunda yapmadığı ve her bir ilçede işlemiş olduğu kaçakçılık eyleminde suçun manevi unsuru olan kastını yenilediği ve kanun koyucunun 5237 sayılı Yasanın 43. maddesindeki zincirleme suç tanımındaki tüm unsurların gerçekleşmediği anlaşıldığından sanığın bu suçları zincirleme suç olarak işlemediği kanaatine mahkememizce varılmıştır.” gerekçesiyle TCK’nun 43. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ve sanığın eylemleri nedeniyle sanığın üç kez cezalandırılmasına karar verilmesi, direnme niteliğinde olmayıp eylemli uyma niteliğinde olduğu kabul edilerek temyiz incelemesi yapılmış;
Bozma üzerine yerel mahkemece, TCK’nun 43. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek sanığın eylemleri için Çatak Asliye Ceza Mahkemesi ve Beytüşşebap Asliye Ceza Mahkemesince ayrı ayrı cezaya hükmedilmiş ise de, yukarıda belirtilen ve Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı uyarınca, tek suç işleme kararı kapsamında 3 ay gibi kısa aralıkla üç kez 4733 sayılı Yasanın 8/4. maddesinde düzenlenen suçu işlemesi, hukuki kesintinin ayrı ilçelerde suç işlenmesiyle değil iddianame düzenlenmesiyle gerçekleşecek olması, işlemiş olduğu suçtan dolayı henüz hakkında iddianame düzenlenmeden, aynı suç işleme kararıyla hukuki kesinti gerçekleşmeden yeniden suç işleyen sanık hakkında Beytüşşebap Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/12 E., 2016/43 Karar no’lu dosyası ile birleştirilip, temyiz edilmeksizin kesinleşen Pervari Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/4 Esas, 2013/63 Karar sayılı dosyasının aslı ya da onaylı örneklerinin getirtilip incelenmesi, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ve kesinleşen cezasının mahsubunun düşünülmesi yerine, sanığın her bir eylemi ayrı suç kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2. Sanık temyizi üzerine Dairemizin, 12.01.2015 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verilen 06.02.2013 tarihli ilk mahkumiyet kararında, sanığın neticeten 1 yıl 8 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunduğu halde, bozmadan sonra kurulan hükümde kazanılmış hak gözetilmeyerek, sanığın 3 yıl hapis ve 200,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle CMUK’nun 326/son maddesine aykırı davranılması,
3. Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulandığı fıkrada uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK’nun 58/6. maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
4. Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas olabilecek mahkumiyetlerinden en ağır ceza içeren ilamı yerine sabıka kaydındaki tüm ilamların gösterilmesi,
Yasaya aykırı, sanık ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın cezada kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 26.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.