Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2018/4785 E. 2018/14182 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4785
KARAR NO : 2018/14182
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu’na muhalefet etmekten sanık …’ın, anılan Kanun’un 3/18 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddeleri gereğince 3 yıl hapis ve 100,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23/04/2016 tarihli ve 2015/1564 esas, 2016/436 karar sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’ndan verilen 18/04/2018 tarihli kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27/04/2018 tarihli ve KYB. 2018-34769 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Sanığın 18/08/2013 ve 23/07/2013 tarihlerinde gerçekleştirdiği aynı eylemlerinden dolayı, İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24/12/2014 tarihli ve 2014/9 esas, 2014/1820 karar sayılı dosyası nedeniyle yargılamasının yapılarak mahkûm edildiği, anılan dosyaya konu iddianame tarihinin 27/12/2013 olduğu, ancak temyiz incelemesi amacıyla Yargıtay nezdinde bulunduğu; yine İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 26/05/2014 tarihli ve 2013/1685 esas, 2014/453 karar sayılı dosyası nedeniyle yargılamasının yapılarak mahkûm edildiği, anılan dosyaya konu iddianame tarihinin 27/11/2013 olduğu, ancak temyiz incelemesi amacıyla Yargıtay nezdinde bulunduğu; İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23/04/2016 tarihli kararına konu eylemin suç tarihinin 22/08/2013 iddianame tarihinin ise 24/11/2015 tarihi olup tüm suç tarihlerinden sonra olduğu, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 16/06/2016 tarihli ve 2014/29378 esas, 2016/8441 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere; sanığın eylemlerinin benzer mahiyette bulunduğu anlaşılmakla, bahse konu dosyaların birleştirilip, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlenip işlenmediği ve sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43/2. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Sanığın İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/9 esas-2014-1820 karar sayılı ile 2013-1685 Esas-2014-453 karar sayılı dosyalarındaki benzer eylemleri nedeniyle mahkumiyetine dair iki ayrı kararın sanığın temyiz talebi üzerine Yargıtay incelemesinde olduğunun anlaşıldığı, sanığın anılan üç davadaki eylemlerinin suç tarihlerinin 23.07.2013-18.08.2013 ve 22.08.2013 olduğu, iddianame tarihlerinin ise 27.12.2013-27.11.2013-24.11.2015 olduğu, bahse konu dosyaların birleştirilip, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlenip işlenmediği ve sanık hakkında 5237 sayılı Kanunun 43/2. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.03.2016 tarihli ve 2015-1654 Esas, 2016-436 sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 17/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.