Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2018/1773 E. 2020/19526 K. 23.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1773
KARAR NO : 2020/19526
KARAR TARİHİ : 23.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Katılan … İdaresi vekilinin temyizin yalnızca vekalet ücreti ile sınırlı olduğu gözetilerek sanığın ve Gümrük İdaresi vekilinin temyizine yönelik incelemede;
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Kabule göre de;
1. Sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 89. maddesiyle değişik 5607 sayılı Yasanın 3/18-son cümle delaletiyle anılan yasanın 3/5. maddesi uyarınca temel ceza belirlendikten sonra 3/10. madde ve fıkrası gereğince uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2. Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih, 2013/7-591 Esas ve 2014/171 Karar sayılı ve 16.05.2017 tarih, 2015/398 Esas ve 2017/272 Karar sayılı ilamlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir
suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 22.10.2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 20.01.2015 olduğu,
Daha önce Dairemizin 18.11.2020 tarih ve 2017/5133 Esas, 2020/16825 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilen aynı mahkemenin 2014/703 Esas, 2015/99 sayılı dosyasında suç tarihinin 28.10.2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 13.11.2014 olduğu,
Daha önce Dairemizin 18.11.2020 tarih ve 2018/3033 Esas, 2020/16826 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilen aynı mahkemenin 2014/693 Esas, 2015/370 sayılı dosyasında suç tarihinin 05.08.2014, iddianame düzenleme tarihinin ise 30.10.2014 olduğu,
Anılan dosyalarda sanığın eyleminin benzer mahiyette olduğu dikkate alınarak anılan dosyaların incelenip gerektiğinde birleştirilerek sanığın bu eylemi bir suç işleme kararı icrası kapsamında işleyip işlemediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesinin gerekmesi,
3. Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan … İdaresi adına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan … İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 23.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.