Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2017/6703 E. 2020/12840 K. 16.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/6703
KARAR NO : 2020/12840
KARAR TARİHİ : 16.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Sanıklar … ve … hakkında beraat, sanıklar … ve … hakkında hükümlülük, müsadere

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I) O yer Cumhuriyet Savcısının ve katılan … İdaresi vekilinin sanıklar … ve … hakkındaki beraat hükmüne yönelik temyiz istemlerine ilişkin olarak yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre; Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında teknik takip ve dinleme tedbirlerine başvurulduğu, usulüne uygun olarak yapılan dinleme neticesinde sanık …’in göndericisi …, alıcısı … olan kargo ile kaçak cep telefonu aparatları göndereceğinin anlaşılması üzerine Van ilinde kargoyu teslim almaya yaşı küçük yeğenini gönderen sanık …’ün yakalandığı,
Bu olayla ilgili olarak ilgili kargonun gönderildiği … Kargo çalışanları sanıklar …. ile sanık … arasında görüşmelerin tespit edildiği, görüşme içerikleri değerlendirildiğinde …’ın olaya ilişkin kargo ile ilgili olarak sanıklardan kargonun … adına gönderilmesini istediği, sanıkların kargoyu gönderen kişinin … olduğunu açıkça bilmelerine karşın farklı bir gönderici ismi ile gönderilmesine müsaade ettikleri, … ile samimi konuşma içinde oldukları ve bu şahsın kolileri ile ilgili olarak polis yakalaması olduğunu telefonda konuştukları, bu itibarla sanıkların …’ın gönderdiği eşyaların kaçak olduğunu bilerek hareket ettikleri konuşma bütünlüğünden anlaşıldığından sanıkların kaçak eşyaların naklini sağladıklarının kabulü gerekirken, suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarına itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, o yer Cumhuriyet Savcısının ve katılan … İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II) Sanık …’ün temyiz istemine göre yapılan incelemede;
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
III) Sanık …’in temyiz istemine göre yapılan incelemede;
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen “Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.” şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Kabule göre de;
Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih, 2013/7-591 Esas ve 2014/171 Karar sayılı kararında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 02.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 16.12.2013 olduğu,
Aynı gün incelenen Dairemizin 2017/2710 Esas numarasında kayıtlı İstanbul 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/570 Esas, 2014/540 Karar sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 17.05.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 17.06.2013 olduğu,
Aynı gün incelenen Dairemizin 2016/11542 Esas numarasında kayıtlı Midyat Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/510 Esas, 2014/110 Karar sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 16.05.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 07.12.2013 olduğu,
Aynı gün incelenen Dairemizin 2016/9759 Esas numarasında kayıtlı Nusaybin 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/620 Esas, 2014/341 Karar sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 01.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 10.07.2013 olduğu,
Aynı gün incelenen Dairemizin 2016/12170 Esas numarasında kayıtlı Uludere Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/269 Esas, 2014/85 Karar sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 05.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 30.08.2013 olduğu,
Aynı gün incelenen Dairemizin 2020/1939 Esas numarasında kayıtlı Hakkari 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/392 Esas, 2016/26 Karar sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 04.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 12.10.2013 olduğu,
Anılan dosyada sanığın eyleminin benzer mahiyette olduğu dikkate alınarak anılan dosyanın incelenip gerektiğinde birleştirilerek sanığın bu eylemi bir suç işleme kararı icrası kapsamında işleyip işlemediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesinin gerekmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 16.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.