Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2017/11062 E. 2017/8578 K. 01.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/11062
KARAR NO : 2017/8578
KARAR TARİHİ : 01.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 4733 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Beraat

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Karar başlığında suç tarihinin 12.05.2010 yerine 13.05.2010 yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.
… vekili dava ve duruşmadan haberdar edilmeyerek katılma olanağı verilmemiş ise de; 5271 sayılı CMK.nun 260. maddesi gereğince, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için yasa yollarının açık olduğu ve sanık hakkında kurulan hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenerek … vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde,
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre … vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 01.11.2017 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE

Sanıklar …, …, … haklarında 5607 sayılı Yasanın 3/5, 4/2, TCK.nun 53, 54/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmıştır.
Yargılama aşamasında 13.05.2010 suç tarihinde eylemin 4733 sayılı Kanun kapsamında kaldığı gözetilmeden …’nun haberdar edilmesi yerine Gümrük İdaresine duruşma günü bildirilerek, katılma talebinde bulunan Gümrük İdaresinin 01.04.2011 günlü celsede katılan sıfatıyla duruşmalara katılması sağlanmıştır.
Yargılama sonucunda …’ın Beraat, …’ın ve …’ın 5607 sayılı Yasanın 3/5’ten mahkumiyetlerine dair kararın Gümrük İdaresi ve mahkum olan sanıkların temyizi üzerine dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş ve 26.08.2013 tarihinde gıyabi karar …’na tebliğ edilmiş, aleyhine verilen hüküm kurum vekili tarafından temyiz edilmemiştir.
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda, beraate yönelik Gümrük İdaresinin temyiz isteminin REDDİNE, sanık …’ın temyizi üzerine aleyhe temyiz yasağı nedeniyle ONAMA, sanık … yönüyle BERAATİ gerekeceğinden bahisle BOZULMUŞTUR.
Bozma sonrası tensiple katılan kurum Gümrük İdaresine duruşma günü bildirilmiş ve bozmaya uyularak BERAAT hükmü kurulmuştur. Anılan kararın 01.04.2015 tarihinde tebliği ve süresinde temyizi üzerine “Kamu davasından haberdar olduğu halde müdahale talebini ileri sürmeyen suçtan zarar görenin temyiz hakkı bulunmadığından …’nun temyiz isteminin REDDİ” istemli tebliğname ile dosya Dairemize gönderilmiş ve Dairece çoğunluk görüşü ile temyiz hakkı olduğu kabul edilerek karar ONANMIŞTIR.
Daire çoğunluk görüşü ile aramızdaki görüş ayrılığı …’nun temyiz hakkı bulunup bulunmadığı konusundadır.
Suç tarihi itibarıyla suçtan zarar gören Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’dur. Dolayısıyla bu kurumun duruşmadan haberdar edilip, gerekçeli kararında anılan kuruma tebliği gerektiği halde, yerel mahkemece bozma öncesi ve sonrası …’mu duruşmadan haberdar edilmemiş olup, temyiz aşamasında gerekçeli karar tebliğ edilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 233.maddesinde “suçun mağduru ile şikayetçinin çağrılması” başlığı altında şikayetçinin, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hakimi tarafından çağrılıp dinleneceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı kanun’un 234.maddesinde şikayetçinin ve mağdurun hakları düzenlenmiş, 237 ilâ 243.maddelerinde de katılmaya ilişkin hükümler yer almış 237/1.madde ve fıkrasında “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
CMK.nun 238.maddesinde katılma usulü ayrıntıları ile düzenlenmiş, 260.maddede ise kanun yollarına başvurma hakkı vurgulanmıştır. Mağdur ile şikayetçinin hakları başlıklı 234/b-1 madde ve fıkrası “Kovuşturma aşamasında duruşmadan haberdar edilme” hakkına ilişkindir. Ancak duruşmadan haberdar edilmeme halinde CMK’da bu aykırılığın telafisine imkan sağlayacak şekilde bir düzenleme getirilmiş olup CMK.nun 35.maddesi uyarınca gerekçeli kararın kanun yollarına başvurmalarını sağlamak amacıyla mağdur, şikayetçi veya suçtan zarar görene tebliği ile davadan haberdar olan taraflara kararı temyiz imkanı tanınmıştır.
Yüksek Ceza Genel Kurulu’nun 2012/5-1276 E, 2013/43 K. sayılı kararında “suçtan zarar görenin kanundan kaynaklanan haklarının korunması bakımından özel dairece öncelikle tevdi kararı verilerek gerekçeli kararın suçtan zarar görene tebliği ile temyiz edilmemesi halinde de temyizin yalnızca sanık müdafiinin temyizine hasren, sanığın aleyhe bozma yasağından faydalanarak incelenmesi” gerektiği,
2007/1-166-226 E ve K. sayılı kararında da “CMK.nun 238/2.madde ve fıkrasında duruşma sırasında şikayeti belirten ifade üzerine suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur, ancak bu husus yerine getirilmemişse temyiz imkanı sağlanması açısından gerekçeli karar tebliğe çıkarılır, tebellüğ etmelerine rağmen temyiz haklarını kullanmamış olmaları karşısında açılmış bir temyiz davasının varlığından bahsedilmeyeceğinden suçtan zarar görenlere CMK.nun 238/2.maddesi uyarınca davaya katılmak isteyip istemediklerinin sorulması amacıyla hükmün bozulamayacağı” ayrıntıları ile açıklanmıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, suçtan zarar gören kurum gerekçeli kararın tebliğine rağmen bozma öncesi verilen hükmü temyiz etmeyerek davaya katılma iradesini göstermediği gibi sanıkların temyizine hasren yapılan inceleme üzerine sanığın aleyhe bozma yasağından faydalanmasını sağlamıştır. Tüm bu nedenlerle …’nun temyiz isteminin reddi gerektiği düşüncesiyle, temyiz isteminin kabulü ile hükmün onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.