Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2015/26586 E. 2019/31565 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/26586
KARAR NO : 2019/31565
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık, Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi
HÜKÜM : Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık suçundan sanıklar … ve … hakkında 8 mudi’ye yönelik eylemlerinden HAGB, mudi …’a yönelik eylemlerinden hükümlülük, Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi suçundan sanık … hakkında Beraat

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I-Katılan Banka vekilinin 10.03.2014 havale tarihli temyiz dilekçesi ile sanıklar … ile … hakkında verilen HAGB kararına itiraz ettiği ve itiraz meciince 02.05.2014 tarihinde verilen itirazın reddine dair kararın katılana 23.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve katılanın bu karara yönelik temyiz talebi olmadığı gözetilerek, katılan vekilinin sanık … hakkında 5237 sayılı TCK’nun 279/1. maddesinden verilen beraat kararına yönelik temyiz talebinin yapılan incelemesinde;
Açılan kamu davasının niteliğine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen Ziraat Bankası’nın davaya katılmasına karar verilmesi hukuken geçersiz olup, anılan hükmü temyize hak vermeyeceğinden, Ziraat bankası vekilinin temyiz inceleme isteğinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık … müdafii ile sanık … müdafiinin ve katılan banka vekilinin mudi …’a yönelik eylemleri nedeniyle dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin yapılan incelemesinde ise;
Sanık …’in Ziraat Bankası Pervari Şubesi müdürü, sanık …’ın … köyü muhtarı oldukları, sanık …’ın mudileri kandırmak suretiyle aldığı vekaletnameleri kullanarak sanık … ile birlikte mudiler adına kredi çekip kullanmak şeklinde gerçekleşen eylemleri nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f maddesi uyarınca mahkumiyetlerine karar verildiği somut olayda; mudi …’ın aşamalarda alınan beyanında ”dava konusu 21.04.2009 tarihli, 10.000TL krediyi kendisinin çektiğini, kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, okuma yazması olmadığı için ”…” ibareli mühür ile parmak izi kullandığını” beyan etmesi karşısında; Van Jandarma Bölge Kriminal Laboratuvar Amirliğince düzenlenen 14.03.2012 tarihli rapor içeriği dikkate alınarak mudinin mukayeseye esas parmak izleri alınıp, anılan kredi sözleşmesi altındaki parmak iziyle birlikte kriminal incelemeye gönderilip gelen raporda sözleşme altındaki parmak izinin mudinin el ürünü olduğunun anlaşılması halinde sanıkların atılı suçtan beraatine; mudinin el ürünü olmadığının anlaşılması halinde ise; sanıkların mudiler …, …, …, …, …, …, …, … ve …’a yönelik eylemlerinin zincirleme şekilde, 5411 sayılı Yasanın 160. maddesinde tanımlanan zimmet suçunu oluşturduğu gözetilerek, sanıkların 8 mudiye yönelik eylemleri nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılmasına yönelik yasal işlem yapılıp, eylemlerin tümüyle birlikte değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde 2 ayrı hüküm tesisi;
Kabule göre ise;
1- Mudiler …, …, …, …, …, …, …, … ve … adına suç tarihi öncesinde açılmış banka hesabı olup olmadığı araştırılıp, mudilerin banka nezdinde hesaplarının olması halinde bu hesapların açıldığı tarihte alınan mudi imzaları ile dava konusu kredi sözleşmeleri altındaki imzalarla birlikte dosya içerisinde yer alan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın raporu da dikkate alınarak anılan imza örnekleri karşılaştırılıp, aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının mahkemece saptanması, işlemlerin çokluğu ve duraksama halinde mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından bankacılık işlemleri konusunda uzman bir bilirkişinin görüşüne başvurulup, her bir işlem bakımından duraksamaya yer bırakmayacak şekilde, eylemlerin ayrı ayrı basit ya da nitelikli zimmet olup olmadıkları tespiti ile hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi;
2-5237 sayılı TCK’nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (i) ve (k )bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin TCK’nun 158/1-f. son maddesi gereğince temel ceza belirlenirken haksız elde olunan yarar gözetilmeden gün adli para cezası tayin edilip TL cinsinden adli para cezasına çevrildikten sonra haksız elde olunan yararın iki katına çıkartılarak bu miktar üzerinden TCK’nun 62. maddesi uyarınca indirim yapılmak suretiyle sanık aleyhine fazla adli para cezasına hükmolunması;
3-24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-Sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiği halde, duruşmalarda kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine vekalet ücretine hükmolunmaması;
Yasaya aykırı, sanık … müdafii, sanık … müdafiinin ve katılan banka vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.