Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2015/10219 E. 2018/12956 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10219
KARAR NO : 2018/12956
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : 29/05/2014 tarihli ek karar ile hükümlülük, müsadere; 05/11/2014 tarihli ek karar ile sanığın temyiz talebinin reddine

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Gıyabi kararın sanığın savunmasında bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS olan adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince muhtara teslim edilmek suretiyle tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de, tebliğ mazbatasında sanığın tevziat saatinde adresten ayrılma sebebinin gösterilmediğinden tebligatın usulsüz olduğu ve sanığın öğrenme ile kararı temyiz ettiği gözetilerek mahkemenin 05.11.2014 tarihli ve 2013/450 esas 2014/400 karar sayılı ek kararı kaldırılarak sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temel cezada TCK’nun 61. maddesi uyarınca teşdit uygulanarak alt sınırdan uzaklaşılması suretiyle hüküm kurulduğu, buna göre hükümden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesinde değişiklik yapıldığı, sanığın kaçakçılık fiilline iştirak etmeksizin kaçak olarak ülkeye sokulan suça konu eşyayı ticari maksatla bulundurmak eyleminden dolayı 5607 sayılı Kanunun 3/10. maddesindeki “Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz.” şeklindeki düzenlemeye nazaran 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/5-10. maddeleri ile 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddelerinin ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesinin gerekmesi,
Kabule göre de;
1. 5237 sayılı TCK’nun 3/1. madde ve fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” düzenlemesi ile aynı yasanın 61. maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı unsurlarının dikkate alınması gerekmekte olup, dosya kapsamına göre sanığın benzer olaylarla karşılaştırıldığında fiili, eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozacak şekilde alt sınırdan uzaklaşarak teşdit uygulanmasını gerektirmediği halde, hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde sanık hakkında fazla ceza tayini,
2. Gün adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında uygulama maddesi olan TCK’nun 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
3. 24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4. Atılı suçun niteliğine göre suçtan zarar görmeyen TAPDK’nun davaya katılmasına karar verilerek lehine vekalet ücreti tayin edilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.