Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2014/649 E. 2015/22626 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/649
KARAR NO : 2015/22626
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/405424
MAHKEMESİ : Çaldıran Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2011
NUMARASI : 2009/361 (E) ve 2011/351 (K)
SUÇ : 5015 sayılı Yasaya aykırılık

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz talebine yönelik yapılan incelemede;
13.10.2011 tarihli hükmü yasal süresinden sonra 19.11.2011tarihinde temyiz etmiş bulunan O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 317.maddesi uyarınca REDDİNE,
Yaşı küçük sanık E.. B.. müdafiinin temyiz talebine yönelik yapılan incelemede ise;
Duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz hali bulunmayan ve adli sicil kaydı da olmayan sanık hakkında, “Şahsi ve sosyal durumu da dikkate alınan sanığın mahkememiz gözlemine ve dosya kapsamına yansıyan samimi ve inandırıcı pişmanlığı anlaşılamadığından, yörede sigara ve akaryakıt kaçakçılığının geçim kaynağı haline gelecek derecede yaygın oluşu da gözetilerek, aynı zamanda cezanın caydırıcı ve önleyici etkisini sanık üzerinde göstermesi gerekliliği yanısıra adaletin gerçek anlamda ancak bu şekilde tecelli edeceği de düşünülerek, yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki yasal olmayan ve yetersiz gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, zararın giderilmemesi nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
1-Olay yeri tespit tutanağına göre, olay günü İran sınırında kolluk kuvvetlerince termal kamera ile icra edilen gözetleme faliyeti neticesinde yapılan müdahale ile yaşı küçük sanığın beraberinde üç at ve dava konusu mazot ile yakalandığının anlaşılması karşısında, kaçağa konu eşyanın sınırdan yurda sokulmak istenirken ya da hemen sonrasında veya bu eylemlerin kesintiye uğramadan devamı sırasında yakalanması halinde, eylemin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3/1. maddesinin ikinci cümlesi kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde sanıklar hakkında 5015 sayılı Kanunun ek 5/1.maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi,
2-5237 sayılı TCK.’nın 51. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; sanığın daha önce üç aydan fazla hapis cezası ile cezalandırılmamış olması ve (b) bendinde; suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işleyemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması koşulları getirilmiş olmakla, adli sicil kaydı bulunmayan ve dosyaya yansıyan olumsuz bir kişiliği de tespit edilemeyen sanık hakkında, bir daha suç işlemeyeceğine dair olumsuz kanaatin nasıl oluştuğu açıklanmadan dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle 5237 sayılı TCK.’nın 51. maddesinin uygulanmaması,
3-5237 sayılı TCK.nun 50/3 maddesi uyarınca, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış olup adli sicil kaydında mahkumiyeti bulunmayan ve kısa süreli 10 ay hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilen suça sürüklenen çocuk hakkındaki hapis cezasının anılan Kanun maddesinin 1. Fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluğunun gözetilmemesi,
4-Atılı suçun niteliğine göre, suçtan zarar görmediği halde davaya katılmasına karar verilen E.. E.. lehine dilekçe yazma ücretine hükmedilmesi,
5-Gerekçeli karar başlığında suç tarihi 14.09.2009 olduğu halde 15.09.2009 olarak yazılması;
6-Yaşı Küçük sanığa mahkemece 5271 sayılı CMK’nın 150/3.maddesi uyarınca baroca görevlendirilen zorunlu müdafiiye ödenen avukatlık ücretinin sanıktan tahsiline karar verilmiş ise de; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesinde şüpheli veya sanığın “Müdafii tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunması ve adaletin selametinin de gerektirmesi halinde, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın yardımından ücret ödemeksizin yararlanabilme hakkı’nın bulunduğunun açıklandığı, iç hukukumuzda ve tarafı bulunduğumuz sözleşmede mevcut bu ilkeler karşısında, AİHS’nin temel hakka ilişkin hüküm içeren 6.maddesinin, iç hukukumuzda aynı konuda kanun ve yönetmeliklerle getirilen ve yukarıda işaret edilen düzenlemelere nazaran öncelikle uygulanması gerektiği, zorunlu müdafiin 5271 sayılı CMK’nın 150/3 maddesi gereğince sanığın istemi aranmaksızın görevlendirilmesi karşısında, zorunlu müdafii ücretinin sanığa yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/11/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.