Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2014/34687 E. 2015/19821 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/34687
KARAR NO : 2015/19821
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/281111
MAHKEMESİ : Erzurum 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31/12/2012
NUMARASI : 2010/682 (E) ve 2012/702 (K)
SUÇ : 4733 sayılı Yasa’ya Muhalefet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I)Gümrük İdaresi vekilinin temyizine göre yapılan incelemede;
Sanığın eyleminin suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliği itibariyle 5752 sayılı Yasa ile değişik 4733 sayılı Yasa kapsamında kaldığı cihetle, suçtan doğrudan zarar görmeyen Gümrük İdaresi’nin davaya katılma ve hükmü temyize yetkisi bulunmadığından, Gümrük İdaresi vekilinin vaki temyiz talebinin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II)Sanık M.. K..’ın temyizine göre yapılan incelemede;
Temyiz incelemesine konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 25.11.2010, iddianame düzenleme tarihinin ise 15.12.2010 olduğu, Dairemizce aynı gün incelemesi yapılan 2014-15516 Esas sayılı dosyaya ilişkin suç tarihinin 02.10.2010, iddianame düzenleme tarihinin ise 15.12.2010 olduğu, sanığın anılan dosyadaki eylemi ile temyiz incelemesine konu dava dosyasındaki eylemin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek TCK’nın 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinden söz konusu davaların birleştirilmesi ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan Gümrük İdaresi’nin davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücreti hükmedilmesi,
Yasaya aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Yasa’nın 8/l. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, oybirliği ile;
III)Sanıklar M.. K.., M.. I.., B.. A.., M. Ö. temyizine göre yapılan incelemede;
a-Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan Gümrük İdaresi’nin davaya katılan olarak kabul edilip lehine vekalet ücreti hükmedilmesi, yasaya aykırı ise de; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında kurulan hüküm fıkrasından Gümrük İdaresi lehine hükmedilen vekalet ücreti kısmının çıkarılması diğer kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, oybirliği ile;
b-….. plakalı araç yönünden yapılan incelemede;
Malen sorumlunun ifadesinde nakil aracını sattığını ancak devrini gerçekleştiremediğini ve aracı teslim aldıktan sonra tekrar sanık M.. I..’a teslim edeceğini beyan etmesi ve suça konu kaçak eşyanın değeri ile aracın değeri gözönüne alındığında, suçta kullanılan nakil aracının müsaderesi yerine yazılı şekilde malen sorumluya iadesine karar verilmesi, yasaya aykırı görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/l. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca ….. plakalı aracın müsaderesi yönünden BOZULMASINA, 01.10.2015 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Çoğunluk görüşüne göre her ne kadar zoralımın güvenlik tedbiri olduğu, ceza niteliği olmadığından aleyhe bozma yasağına konu olamayacağından söz edilmekte ise de; mahkemece iadesine karar verilen eşya bizatihi yasak nitelikte yasalar gereği zoralımı zorunlu bir eşya olmayıp, kaçak eşya naklinde kullanılan taşıma aracıdır. Aracın kendisi kaçak olmayıp, yasa dışı yollardan elde edildiğine dair hiçbir belge yoktur. Bu nitelikteki bir aracın zoralımı, sanığın mülkiyet hakkını sonlandıran ceza niteliğini taşıyan bir karardır. Zoralımın, ceza yasasında güvenlik tedbirleri bölümünde düzenlenmesi her koşulda güvenlik tedbiri olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Olayımızda olduğu gibi zoralım kararı, sanık yönünden ceza gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle de hukuki niteliği güvenlik tedbiri olarak yorumlanmaz. Sanık hakkının ihlali anlamına gelir. Aleyhe bozma yasağının bir amacı da, sanıkların temyiz yasa yoluna başvurmaktan korkmasını sağlamak, hak arama özgürlüğünün önünü açmaktır.
Anayasamıza göre TC hukuk devletidir.
Hukuk devleti, devlet organlarının tüm eylem ve işlemlerinde hukuka uygun davranan devlet olarak da tanımlanmaktadır.
CMUK’nun 326. maddesi son fıkrasının da yoruma tabi tutularak, aleyhe değiştirmeme ilkesinin mutlak surette ve sadece verilen ceza miktarı ile sınırlı tutularak, sanık aleyhine sonuçlara yol açmak ceza ve usul yasalarının temel espirisine aykırı olup, hukuk devleti ilkesini de zedeler niteliktedir.
Suçta kullanılan nakil vasıtasının aleyhe temyiz olmadığı halde bozulması, sanık yönünden bozmaya uyulduğu takdirde önceki hükümden çok daha ağır hukuksal sonuçları doğuracağı açıktır.
Yukarıdaki nedenlerden dolayı III-b numaralı bozma kararına katılmıyorum. Muhalif Üye