Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2014/284 E. 2015/23416 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/284
KARAR NO : 2015/23416
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/221310
MAHKEMESİ : Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2012/829 (E) ve 2013/316 (K)
SUÇ : 4733 sayılı Yasa’ya Muhalefet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I- Sanık S.. Ç..’nın temyizine göre yapılan incelemede;
Sanık, CMUK. 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra hükmü temyiz ettiğinden, temyiz inceleme talebinin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık A.. B..’ın mahkumiyete yönelik temyizine göre yapılan incelemede;
24.11.2015 günlü 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1.fıkrasının (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakları ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmesine, altsoyu dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322.maddesi uyarınca, hükümden TCK.nın 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E. , 2015/85 K. Sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK’nın 53/1-2-3 madde fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanık A.. B..’ın aracın müsaderesine yönelik temyizine göre yapılan incelemede;
Ele geçen eşyanın hacim, miktar ve aracın niteliği gözönüne alındığında dava konusu eşyanın, nakil vasıtasının yüküne göre miktar ve hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturmadığı gözetilerek, müsadere koşulları oluşmayan nakil aracının iadesi yerine yazılı gerekçeyle müsaderesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/12/2015 günü oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Mahkeme tarafından TCK.62. Maddenin uygulanmama gerekçesi olarak “Takdiri hafifletici neden görülmediğinden TCK.62 maddesinin sanıklar hakkında uygulanmasına takdiren yer olmadığına, bu konudaki taleplerin reddine” ifadesi kullanılmıştır.
Sanık A.. B.. yönünden yukarıda belirtilen gerekçe ile sanığın eylemi ile dosya içindeki bilgi ve belgelerle hakim tarafından kurulan bağlantı ve TCK.62. maddenin uygulanmamasına götüren delilller Yargıtay denetimine olanak tanınacak şekilde ortaya konulmadan yetersiz gerekce ile hüküm kurulmuştur.
Kararların gerekçeli olması zorunluluğu Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrasında, yürürlükten kalkan 1412 sayılı Yasanın 32. maddesinde ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Yasanın 34. maddesinde yer almaktadır.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de bu ilkeye vurgu yapılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 02.05.2000/11-89-91 gün ve sayılı kararına göre; gerekçe, hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır.Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması aranmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açar. Keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, denetim yapılmasına olanak sağlamak için, hükmün gerekçeli olması gerekir. “açıklamaları karşısında sanık Ahmet hakkında TCK. 62 maddenin uygulanmama nedenleri kararda gösterilmediğinden ve bu nedenle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğümden Sn.Çoğunluğun bu hususu bozma nedeni yapmama kararına katılmıyorum.