YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/24903
KARAR NO : 2015/18394
KARAR TARİHİ : 02.07.2015
Tebliğname No : 7 – 2013/159854
MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2012
NUMARASI : 2009/726 (E) ve 2012/1945 (K)
SUÇ : 5607 sayılı Yasa’ya Muhalefet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/1. maddesinde “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır..” hükmü öngörülmüş olup, yurt dışında ikamet eden sanığın adresine geçerli bir tebligatın yapılmamış olması nedeniyle, yoklukta verilen kararın Türkiye’de bir adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi usule uygun bulunmadığından, öğrenme üzerine yapılan temyiz talebinin süresinde kabul edilerek ve hükmolunan cezanın nevi ve miktarına göre sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebi yerinde görülmediğinden 5320 sayılı Yasa’nın 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nun 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yurdışı istinabe yoluyla alınan mahkeme beyanında, Türkiye’de bir avukat tutarak savunma yapmak istediğini belirterek başka bir beyanda bulunmayan sanığın usulünce sorgusu yapılıp, savunması alınmadan yargılamanın sonlandırılması suretiyle CMK.’nun 147 ve 191. maddelerine aykırı davranılması;
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/07/2015 günü oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanığın yurt dışı istinabe yoluyla alman savunmasında “Türkiye’de avukat tutmak istiyorum ve şimdi burada herhangi bir beyanda bulunmak istemiyorum” demesine rağmen, bu tarihten hüküm tarihine kadar geçen iki yılı aşan süre içerisinde mahalli mahkemeye gelip ayrıca beyanda bulunmadığı gibi avukat tutarak da herhangi bir savunma yapmadığı, bu nedenle sanığın susma hakkını kullanmış olduğu düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bozma kararına belirtmiş olduğum gerekçeyle katılmıyorum.