Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2014/22592 E. 2015/21960 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/22592
KARAR NO : 2015/21960
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Tebliğname No : 7 – 2014/212256
MAHKEMESİ : Muş 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2013
NUMARASI : 2013/199 (E) ve 2013/865 (K)
SUÇ : 4926 sayılı Yasaya muhalefet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava konusu edilen ve iadesine karar verilen nakil aracının bilinen değerine göre, 09/12/2013 tarihli hükmün bir bütün halinde temyizi kabil olduğu gözetilmeden katılan vekilinin 12/02/2014 hakim havale tarihli temyiz isteminin reddine dair usul ve yasaya aykırı olan 08/04/2014 tarih ve 2013/865 sayılı ek karar kaldırılarak 09/12/2013 tarihli asıl hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
1- Dairemizin 16/01/2013 tarih 2013/804 karar sayılı bozma ilamı gereğince, bozmanın niteliğine göre 17/02/2009 tarihli hükmü temyiz etmeyen sanık V. Y.’a sirayet ettirilmesine karar verildiğinin anlaşılması karşısında,, mahkemenin anılan bozma ilamına yönelik eylemli uyma gerçekleştirdiği gözetilmekle, sanık V. Y.’ın bozma sonrasında davadan haberdar edilmemesi, ön ödeme teklifinde bulunulmaması ve hakkında hüküm tesisi edilmemesi,
2- Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 31.01.2012 gün ve 2011/7-465 Esas, 2012/11 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı yasanın 5/son maddesinde belirtilen toplu kaçakçılık suçunun oluşabilmesi için eylemin iki veya daha fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesinin yeterli olduğunun belirtilmiş olması karşısında; tüm dosya kapsamına göre, isnat edilen eylemin toplu kaçakçılık olarak değerlendirilmesi ve hükümden önce 30/12/2008 gün ve 27096 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 18/09/2008 gün ve 2006/47 Esas, 2008/144 Karar sayılı kararı ile, mülga 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 34.maddesinin son fıkrasında yer alan, “…gümrük idaresince…” ibaresi, Anayasa’ya aykırı görülerek iptal edildiğinden, dava konusu eşyanın bilirkişi tarafından belirlenne CİF değeri üzerinden, dosya kapsamında yer alan 01/05/2006 tarihli kaçak eşyaya mahsus tespit varakasıda göz önünde bulundurularak, Gümrük İdaresine hesaplattırılacak gümrüklenmiş değerin 4.5 katı üzerinden müteselsilen sorumlu olmak üzere sanıklara ön ödeme önerisinde bulunulup sonucuna göre hukuki durumlarının takdiri ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
3- Dosya kapsamında nasıl belirlendiği anlaşılamayan gümrüklenmiş değer esas alınarak sanık S.. K.. hakkında hüküm tesisi,
4- Sanıkların 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine objektif koşullar bakımından engel hallerinin bulunmadığı, sanık S.. K..’nin savunmasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiği ve bu konuda beyanı bulunmayan sanık Veysi Yıldız’ın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istediğini beyan etmesi halinde, karar yerinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları arasında sayılan ve 5271 sayılı CMK’nın 231/6- (b) bendinde düzenlenen sübjektif şarta ilişkin olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı da nazara alınarak, sanık S.. K.. adına yazılan talimat evrakına vergilerden ibaret zarar miktarı açıkça yazılmadığı gibi kaçak eşyaya mahsus tespit varakasının da eklenmediği anlaşılmakla, dava konusu eşyanın “ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler” toplam tutarı olan miktarın kamu zararı olduğunun sanıklara bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde 5271 sayılı CMK’nın 231/9. fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi,
5- 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda atılı eylemin müeyyidesi adli para cezasını, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda ise hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında adli para cezasını da içermekte olduğu; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK’nın 50. maddesi gereğince adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilmesi halinde verilen sonuç ceza itibariyle 5607 sayılı Yasa’nın sanıklar lehine olabileceği gözetilerek;
Olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile suç tarihinden sonra 31/03/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun ilgili bütün hükümleri uygulanarak elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması karar yerinde tartışılması suretiyle lehe olan yasanın belirlenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, denetime olanak verecek şekilde bu husus tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,
6- 4926 sayılı Yasa nedeniyle tayin edilen tazmini nitelikte adli para cezası uygulamasında, 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi gereğince takdiri indirim yapılamayacağının gözetilmemesi,
7- Suç tarihine göre, suçtan doğrudan zarar görmeyen ve katılma hakkı bulunmayan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun davaya katılan olarak kabul edilep lehine vekalet ücretine hükmolunması,
Yasay aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların ceza miktarı yönüyle kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 02/11/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.