Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2014/19810 E. 2015/21469 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/19810
KARAR NO : 2015/21469
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Tebliğname No : 7 – 2013/11060
MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1.Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2012
NUMARASI : 2010/267 (E) ve 2012/1037 (K)
SUÇ : 5015 sayılı kanuna muhalefet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
EPDK vekilinin sanık S.. K.. hakkındaki hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
1- Sanık hakkında hem adli para cezası hem de hapis cezası verildiği ve adli para cezaları için TCK.nun 58. maddeye göre tekerrür hükümleri uygulanamayacağı halde tekerrür hükümleri uygulanmasına karar verilirken hiç bir ayrım yapmaksızın sanığın cezasının TCK.nun 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
2- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53/1.maddesi uyarınca hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakmaya karar verilirken, anılan yasa maddesinin 3.fıkrasının “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” amir hükmü dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
3- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1.maddesi uyarınca, kendisini vekille temsil ettiren katılan kurum lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
Yasaya aykırı, … vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322.maddesi uyarınca,
1 – Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin hüküm fıkrasında yer alan “cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine” ibaresinin çıkartılarak yerine “hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine” ibaresinin eklenmesi,
2- Hüküm fıkrasından sanık hakkında TCK’nın 53/1 maddesi gereğince hak yoksunluğu uygulanmasına ilişkin bendin çıkartılarak, yerine “Sanığın, 5237 sayılı TCK.nun 53/l-a,b,d,e bentlerinde belirtilen haklarından aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca hapis cezasının infazının tamamlanıncaya; 53/1-c maddesinde yazılı haklardan ise anılan maddenin 3.fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilmesine, diğer kişilere yönelik bu hakları bakımından aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” bendinin yazılması,
3- Katılan kurum lehine dilekçe yazım ücreti verilmesine ilişkin fıkranın hükümden çıkartılarak yerine “katılan idare kendisini vekille temsil ettirdiğinden katılan idare lehine 1200.00 TL maktu vekalet ücretinin sanıklardan eşit olarak alınarak katılana verilmesine” ibaresinin eklenmesi ve hükmün diğer yönlerinin aynen bırakılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Sanık M.. T.. ve .. vekilinin sanık M… hakkındaki hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın adli sicil kaydında yer alan mahkumiyet hükmünün Adli Sicil Kanununa göre silinme koşullarının oluşması sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden, kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı ise de, sanık hakkında erteleme hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin hüküm fıkrasında “Sanığın suçtan samimi olarak suçtan pişmanlık duyduğuna dair yeterli kanaate varılmayıp, bu nedenle tekrar suç işlemeyeceğine dair tam ve yeterli vicdani kanaat oluşmadığı” gerekçesine yer verilmesi nedeniyle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53/1.maddesi uyarınca hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakmaya karar verilirken, anılan yasa maddesinin 3.fıkrasının “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” amir hükmü dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı, sanık ve … vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca, hüküm fıkrasından sanık hakkında TCK’nın 53/1 maddesi gereğince hak yoksunluğu uygulanmasına ilişkin bendin çıkarılmasına, yerine “Sanığın, 5237 sayılı TCK.nun 53/l-a,b,d,e bentlerinde belirtilen haklarından aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca hapis cezasının infazının tamamlanıncaya; 53/1-c maddesinde yazılı haklardan ise anılan maddenin 3.fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilmesine, diğer kişilere yönelik bu hakları bakımından aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” bendinin yazılması ve hükmün diğer yönlerinin aynen bırakılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
… vekilinin sanık M.. Ç.. hakkındaki hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Ele geçen suça konu eşyanın miktarı, dosya kapsamı ve sanığın aşamalardaki savunmalarında mazotu kişisel kullanım amacıyla satın aldığını beyan etmesine göre, sanığın savunmasının aksine, ele geçen dava konusu eşyayı ticari amaçla bulundurduğuna dair cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığından sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.11.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.