YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/18264
KARAR NO : 2015/18472
KARAR TARİHİ : 09.07.2015
Tebliğname No : 7 – 2013/65019
MAHKEMESİ : Gevaş Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/11/2012
NUMARASI : 2012/403 (E) ve 2012/540 (K)
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya Muhalefet
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Katılan idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Birleşen 2008/194, 2008/357, 2008/358 ve 2008/378 Esas sayılı dosyalar hakkında karar verilmediği anlaşılmakla, söz konusu davalar hakkında zamanaşımı süresince mahallinde her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.
1- Mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olması Anayasanın 141/3 ve 5271 sayılı yasanın 34, 230 ve 289/g madde ve fıkralarının amir hükmü olduğu dikkate alınarak, kararda iddia, savunma, sanığın leh ve aleyhindeki delillerin açıkça belirtilip tartışılarak, yasal ögelerin gösterilmesi gerektiği hususuna uyulmadan yazılı şekilde gerekçesiz hüküm kurulması,
2- İncelemeye konu mahkemenin 2012/403 Esas – 2012/540 Karar sayılı dosyası ile yine incelemeye konu birleşen mahkemenin 2008/194 Esas – 2009/138 Karar, 2008/357 Esas – 2009/137 Karar ve 2008/358 Esas – 2009/136 Karar sayılı dosyasında sanık hakkında aynı neviden suç nedeniyle kamu davalarının açılmış olduğu anlaşıldığından, bu suçlar arasında iddianame ile kesinti bulunmadığı gibi Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 gün ve 2013/7-591 Esas – 2014/171 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme tarih aralıkları, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirildiğinde sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu tartışılarak bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Kabule göre de;
3- Dairemizin bozma kararı öncesinde yapılan yargılamada sanık müdafii duruşmalara katıldığı halde, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanık madafii duruşmadan haberdar edilmeden yargılamaya davam edilip hüküm kurulmak suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
4- İddianame ile dava konusu 10.760 kg çayın müsaderesi talep edildiği halde, 4.410 kg çayın müsaderesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarıca BOZULMASINA, 09/07/015 günü oybirliğiyle karar verildi.