Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2014/17223 E. 2015/18253 K. 01.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/17223
KARAR NO : 2015/18253
KARAR TARİHİ : 01.07.2015

MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya Muhalefet

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
1-Suçtan doğrudan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı bulunmayan Gümrük İdaresinin katılan olarak kabul edilerek, lehine maktu vekalet ücreti hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
2-Sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendindeki hak yoksunluklarının kendi altsoyu bakımından koşullu salıverme tarihine , diğer kişiler bakımından hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca katılan gümrük idaresi lehine vekalet ücreti verilmesine ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkarıltılması ,5237 sayılı TCK’nun 53/1-c maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın hükümden çıkarılması ile yerine “Sanığın TCK’nun 53/1-c maddesinde yazılı haklardan anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilmesine, diğer kişilere yönelik bu hakları bakımından TCK’nun 53. maddesinin 2. Fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ifadesinin eklenmesi ve diğer kısımlarının aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.07.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Suç tarihinde … Sulh Ceza Mahkemesince verilen 2011/731 Değişik iş sayılı önleme arama kararına istinaden kollukça yapılan yol kontrol çalışmaları sırasında,sanıkların yolcu olarak bulundukları otobüste yapılan aramada, sanıklara ait kaçak olduğu iddia olunan 159 karton sigara ele geçirilmiş, sanıklardan fatih tüm aşamalarda sigaraları içmek ve arkadaşlarına dağıtmak için aldığım, sanık .. ise sigaraların diğer sanığa ait olduğunu söylemiştir.
Sanıkların mahkumiyeti için yeterli ve yasal delil olup olmadığını irdelediğimizde;
Sanıklar sigaraları ticari amaçla aldığını hiç bir aşamada kabul etmemiştir. Bu durumda mahkumiyetin asıl kanıtı ele geçen sigaralar ve üzerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen diğer bilgilerdir. O halde sigaraların nasıl ele geçirildiğine ve bu işlemin hukuka uygun olup olmadığını irdelemek gerekmektedir.
Dosyada bir örneği bulunan … Sulh Ceza Mahkemesinin önleme arama kararı incelendiğinde; PKK-KONGRA GEL terör örgütünün il genelinde çeşitli eylemler için fırsat kolladığı yolunda belirlemeler olduğu. Bu kapsamda silahlı bombalı saldırıların vs. öngörüldüğü belirtilerek, bu tür faaliyetlerde bulunabilecek şahısların yakalanması, suç delillerinin ele geçirilmesi amacıyla il merkezi, il merkezi giriş çıkış noktaları, ana yollar ve mahalle girişlerinde 25.06.2010-26.07.2011 tarihleri arasında şahısların üzerinde ve araçlarında önleme araması yapılmasına karar verilmiştir.
Olayımız bakımından yasal düzenlemeler incelendiğinde;
Anayasamızın;
2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
12. maddesi “herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilemez, temel hak ve hürriyetlere sahiptir” hükmünü taşımaktadır.
13. maddesi ise, “temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” biçimindedir.
20. maddesinde de, özel hayatın gizliliği güvence altına alınmış ve “Milli güvenlik, kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça yine sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça, kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz…..” hükümleri mevcuttur.
Yine Anayasamızın 38. maddesinin 6. fıkrası da “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez.” hükümünü amirdir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası’nın 206/2-a, 217/2, 230/1 maddeleri fıkralarıda hukuka uygun surette elde edilen delillerin kullanılabileceğini, kanuna aykırı elde edilenlerin ise hükme esas alınamayacağı şeklinde açık düzenlemeleri içermektedir.
Adli aramaların nasıl yapılacağı 5271 sayılı CMK.nun 116 ve devamı maddeleride düzenlenmiş olup, arama kararı verebilmesi için makul şüphenin bulunması gereklidir
Önleme araması ise Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun 9. maddesi ile Arama Yönetmeliğinin 18 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. PVSK.nun 9. maddesinin 2. fıkrası “arama talep yazısında, arama için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleri ile birlike gösterilmesi gerekir.” hükmünü amirdir.
Arama talep yazısı dosyada mevcut değilse de, arama kararma dere olunan talep yazısındaki gerekçeler, genel ve soyut kavramlardan ibaret olup 32 gün boyunca sürekli arama yapılmasına izin vermeyi haklı kılar nitelikte makul sebepler gösterilmemiştir. Belirtilen sebepler
somut verilere dayanmayıp soyut ve genel olmaları yanında genel yollarda ve umuma açık alanlarda 32 gün süre ile önleme aramasına izin verilmesi, suç işlenmesinin ve tehlikenin önlenmesi amacını aşan ve genel arama boyutuna ulaşan yasaya aykırı bir karar olur ki, böyle bir arama sonucu ulaşılan delillerin yasal nitelikte olduğu kabul edilemez. Arama için makul şüphe ve sebeplerin olduğunu gösteren hiçbir olguya yer verilmeden genel ve soyut ifadelere dayalı ve genel aramaya dönüşen söz konusu arama izni yukarıda maddeler halinde belirtilen Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu, herkesin vazgeçilemez, dokunulamaz temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulamayacağı, yalnızca şartları varsa Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmamak kaydıyla kanunla sınırlandırılabileceği, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyasının aranamayacağı kurallarını boşa çıkaran ve adli aramayı düzenleyen CMK.nun 116. maddesindeki “yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa şüphelinin veya sanığın üstü eşyası, konutu, işyeri ve ona ait diğer yerler aranabilir” önleme aramasını düzenleyen PVSK.nun 9. maddesinin 2. fıkrasındaki “arama talep yazısında arama için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleri ile birlikte gösterilmesi gerekir.” biçimindeki hükümleri bertaraf eden bir karar niteliğine dönüşmüştür. Aramanın genel ve soyut ifadeler dışında haklı ve makul bir gerekçesi gösterilmemiştir. Belirtilen gerekçeler ile tüm yurt sathında arama izni almak mümkün olur ki, bu da tüm eylem ve işlemlerinde hukukla kendisini bağlı sayması gereken hukuk devleti özelliği ile bağdaşmaz.
O halde; … Sulh Ceza Mahkemesinin önleme aramasına ilişkin olarak verdiği karar, hukuka aykırı olup, bu karara istinaden durdurulup aranan araçta ele geçen eşyanın delil olarak kullanılması mümkün değildir. Bu şekilde ele geçirilen eşya yok sayılıp varsa hukuka uygun elde olunan diğer kanıtlara göre hüküm kurulabilir. Hukuk dışı yöntemlerle el konulan sigaranın karine niteliğinde ki sayısına ve ayrıca yurtdışı üretim olduğunu gösteren incelemeler sonucu ulaşılan bilgilere dayanılamaz. Sanığın iradesi aleyhine savunması genişletilip ikrar olarak kabul edilemez. Anayasa’nın 38/6, 5271 sayılı Yasa’nın 206/2-a, 217/2 , 230/1.madde ve fıkralarına nazaran hukuka aykırı olarak elde edilen deliller hükme esas alınamaz.
Bütün bu açıklamalardan sonra;
Sanıkların mahkumiyetini gerektiren hukuka uygun delil mevcut değildir. Savunmalarında ticari amaçlarının bulunmadığını söylemişlerdir. Hukuka aykırı bir arama kararına dayanılarak ele geçirilen sigaralar ve üzerinde yapılabilecek incelemeler sonucu bunların kaçak olduğunun tespitine ilişkin delillere dayanarak hüküm kurulması yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırıdır.
Sonuç olarak; sanıkların cezalandırılması için hukuka uygun olarak elde edilmiş yeterli delil mevcut bulunmadığından sanıkların beraati ve dolayısıyla yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun düzeltilerek onama kararma katılmıyorum.