Yargıtay Kararı 7. Ceza Dairesi 2010/8618 E. 2012/465 K. 18.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2010/8618
KARAR NO : 2012/465
KARAR TARİHİ : 18.01.2012

Yoklama kaçağı olup üç aydan sonra gelmek suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 16/03/2010 tarihli ve 2010/622 soruşturma, 2010/377 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 174. maddesi gereğince iadesine dair Bitlis Sulh Ceza Mahkemesinin 25/03/2010 tarihli ve 2010/164 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Bitlis Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2010 tarihli ve 2010/88-88 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 07.06.2010 gün ve 36486 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığının 24.06.2010 gün ve KYB. 2010-146732 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, şüpheliye isnad edilen fiilin bakaya kalıp yedi gün içinde gelmemek suçunu oluşturduğu, bu suçun da önödeme kapsamında kaldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde, iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iadesi sebebinin sayılmadığı, suçun hukuki nitelendirmesinin soruşturmayı yapan Cumhuriyet savcısına ait bulunduğu, mahkemenin suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianameninin iadesine karar veremeyeceği, ayrıca Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12/12/2005 tarihli ve 2005/6961-9421 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/2. maddesinde öngörülen “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca dava açılmış bulunmasına binaen, mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilebileceği dikkate alınmaksızın itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Bitlis Asliye Ceza Mahkemesinin 30.03.2010 gün 2010/88-2010/88 değişik iş sayılı kararının CMK.nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine 18.01.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.