YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3394
KARAR NO : 2023/3495
KARAR TARİHİ : 26.10.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/249 E., 2023/503 K.
DAVA TARİHİ : 12.03.2010
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve temyiz incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan beş adet çok katlı otoparkın yap-işlet-devret modeliyle yapım ve işletim sözleşmesinin davalı tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedilmesi nedeniyle müvekkilinin zarar ettiğini ve elde edeceği kârdan mahrum kaldığını ileri sürerek; 10.000,00 TL zarar bedeli ve 10.000,00 TL kâr mahrumiyeti bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 05.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini sözleşme kapsamındaki giderler yönünden 836.364.65 TL’ye, kâr mahrumiyeti nedeniyle uğranılan zarar yönünden 29.935.253,50 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11.maddesine göre tesislerin inşa edilebilmesi için gerekli tüm izinlerin alınması görevinin yükleniciye ait olduğunu, ihale edilen otoparkların arsa ve mevcut durumlarının ihale öncesi ilan edildiğini, davacının bu hususları bilerek ve kabul ederek ihaleye talip olduğunu ve sözleşme imzaladığını, ancak yükümlülüklerini yerine getirmediğinden haklı nedenle sözleşmenin feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN İLK KARARI
İlk Derece Mahkemesi 2010/234 Esas, 2012/237 Karar ve 09.10.2012 tarihli kararıyla özetle; davanın kısmen kabulü ile 7.483.813,38 TL mahrum kalınan kâr alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. BİRİNCİ BOZMA KARARI
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 2013/228 Esas, 2013/6203 Karar ve 25.11.2013 tarihli kararı ile özetle; 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 325. maddesindeki yönteme göre kâr kaybı alacağının hesaplattırılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
V. İLK DERECE MAHKEMESİNİN İKİNCİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 2014/55 Esas, 2017/158 Karar ve 14.03.2017 tarihli kararıyla özetle; davanın kısmen kabulü ile 6.103.269 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
VI. İKİNCİ BOZMA KARARI
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 2017/1332 Esas, 2017/3516 Karar ve 19.10.2017 tarihli kararı ile özetle; bilirkişi ek raporlarında bozma ilâmında belirtilen şekilde inceleme yapılmadığından yeterli ve hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme yapılması için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
VII. İLK DERECE MAHKEMESİNİN ÜÇÜNCÜ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 2018/1224 Esas, 2021/732 Karar ve 14.10.2021 tarihli kararıyla özetle; davanın reddine karar verilmiştir.
VIII. ÜÇÜNCÜ BOZMA KARARI
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 2022/1063 Esas, 2022/4803 Karar ve 18.10.2022 tarihli kararı ile özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile 6762 sayılı Kanunun 137. maddesinde öngörülen ultra vires kuralının kaldırıldığı, böylece TTK’nın 125. ve 371/II. maddeleri ile anonim şirketlerde eskiden söz konusu olan hak ehliyetinin işletme konusu ile sınırlı olması halinin mevcut düzenleme ile geçerliliğini yitirdiği, ultra vires kuralı kalktığı için, artık şirketin hak ehliyetinin sınırını işletme konusunun çizmediği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 25.11.2013 tarih, 2013/228 Esas ve 2013/6203 Karar ve 19.10.2017 tarih, 2017/1332 Esas ve 2017/3516 Karar sayılı bozma ilâmlarında keyfi fesih olmaması halinde fesih ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 356. maddesi delaleti ile 325. maddesi uyarınca davacının talep edebileceği kâr kaybının kesinti yöntemine göre hesaplanması gerektiği belirtilmiş ise de; davacı yüklenicinin anonim şirket vasfında olması ve faaliyet alanlarının çok çeşitli olup, ultra vires kuralının kaldırılması nedeniyle şirketin hak ehliyeti sınırının işletme konusu ile de sınırlı olmadığı hususu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlık bakımından 818 sayılı BK’nın 356. maddesi delaleti ile 325. maddesinde bahsedilen kesinti yönteminin (TBK 408. madde) aynı faaliyet alanı ile sınırlı olarak uygulanması gerektiği, işçi-işveren arasındaki ilişkilerde uygulanan bu hükmün kıyasen başka hukuki ilişkilerde uygulanmasında da yapılan amaçsal yorum ve hakkaniyetin bunu gerektirdiği, ticari şirket işçi ile kıyaslandığında, başka bir iş yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararların ücretten düşülmesi olgusunu da şirketin aynı faaliyet konusu ile sınırlı saymak gerektiği, davaya konu olayda da fesih konusu iş, otopark yapılması, işletilmesi ve devredilmesi olup, davacının otel işletmeciliğinden elde ettiği gelirin bu kapsamda değerlendirilmesinin doğru olmayacağı, tüm bu açıklamalara göre mahkemece; mülga BK’nın 325. (TBK’nın 408. maddesi) maddesinde yer alan kesinti yönteminin fesih konusu işe ilişkin faaliyet alanı ile sınırlı olarak değerlendirilmesi ve 7.483.813,38 TL kâr kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
IX. İLK DERECE MAHKEMESİNİN SON KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 2023/249 Esas, 2023/503 Karar ve 15.06.2023 tarihli kararıyla özetle; davanın kısmen kabulü ile, 7.483.813,38 TL kâr kaybının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
X. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; sözleşmenin feshinde davalının kusurlu olmaması nedeniyle kar kaybına hükmedilmemesi gerektiği gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yapılan giderler ve kâr kaybı alacağının tahsili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4/2/1959 tarih ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun’un 437 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
XI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın
ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.