Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2023/2650 E. 2023/2992 K. 27.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2650
KARAR NO : 2023/2992
KARAR TARİHİ : 27.09.2023

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/26 E., 2021/253 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı … vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasındaki Antalya …. Noterliğinin 19.08.2002 tarih, 17122 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve aynı noterliğin 20.05.2005 tarih, 14928 yevmiye numaralı ek kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 28.04.2005 tarihli protokol hükümleri gereğince 10 no.lu bağımsız bölümün yükleniciye verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin 29.04.2005 tarihli daire satış sözleşmesi ile 54.000,00TL bedel karşılığında 10 no.lu bağımsız bölümü satın aldığını, davalı arsa sahiplerinin 10 no.lu bağımsız bölümü müvekkilinin satın aldığını bilmesine karşın 19.11.2013 tarihinde davalı …’a devrettiklerini, satış işleminin gerçek bir satış olmadığını, muvazaalı olduğunu, 10 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptâli ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde 200.000,00 TL bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı arsa sahipleri vekili cevap dilekçesinde özetle; yüklenicinin sözleşme gereği kendisine düşen bağımsız bölümleri birden fazla kişiye sattığını, yüklenicinin sözleşme konusu inşaatı bitirmemesi nedeni ile bağımsız bölümü hak etmediğini ve hak etmediği bağımsız bölümü temliken satamayacağını, yükleniciye karşı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/150 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, bu davanın sulh sözleşmesi ile sonuçlandığını, dava konusu 10 numaralı bağımsız bölümün de müvekkillerince sulh sözleşmesine uygun olarak talimat ile davalı …’a devredildiğini, yüklenicinin aynı bağımsız bölümü birden fazla kişiye satma taahhüdünü yerine getirmemesinde müvekillerinin bir sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tapu siciline güvenerek iyiniyetli bir şekilde 10 numaralı bağımsız bölümü davalı arsa sahiplerinden devir aldığını, bağımsız bölüme ilişkin tapu kayıtlarında bir şerhin de bulunmadığını, emlakçılık yapan aracı şahsın kendisine bağımsız bölümde oturanların evde olmaması nedeni ile alt katındaki benzer bağımsız bölümü gösterdiğini, müvekkilinin davacı ile diğer davalılar arasındaki ihtilâfı bilemeyeceğini ve kötü niyetli kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı yüklenici davaya cevap vermemiş, 6100 sayılı HMK 128. maddesi gereği dava dilekçesindeki ileri sürülen vakıları inkar etmiş sayılmıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2017 tarihli ve 2014/1470 Esas, 2017/852 Karar sayılı kararıyla; davalı … bakımından TMK 1023 gereği iyiniyetli olduğu ve kötüniyetli olduğu hususunun sübut bulmadığı gerekçesi ile tapu iptâli ve tescil istemi bakımından davanın reddine, davacı tarafından davalı yüklenici … aleyhine açılan tazminat davasının kabulü ile, 200.000,00 TL nin 13.04.2016 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, davalı yükleniciden temliken daire satın alan davacı tarafından davalılar arsa malikleri … ve … hakkında açılan tazminat davasının, bu davalılar kat karşılığı inşaat sözleşmesinde taraf olup, 29.04.2005 tarihinde yüklenici ile davacı adına … arasında adi olarak düzenlenen temlik sözleşmesinin tarafı olmamaları nedeniyle pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.12.2019 tarihli ve 2018/968 Esas, 2019/1022 Karar sayılı kararıyla; tapu kayıt maliki davalı …’un süreci bildiğine ve kötü niyetli olarak hareket ettiğine dair dosyada delil bulunmaması, tazminat davası bakımından arsa sahiplerinin pasif husumetleri bulunmadığı, bedel isteminin yüklenici yönünden kabulüne karar verilmesi ve bu istem yönünden diğer davalıların husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle maktu vekalet ücretine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesinin 21.12.2020 tarihli, 2020/1382 Esas, 2020/3287 Karar sayılı kararıyla; yüklenicinin aynı bağımsız bölümü değişik tarihlerde bir veya birden fazla üçüncü kişiye alacağın temliki yoluyla veya satış vaadi sözleşmesi yaparak temlik ettiği durumlarda şahsi hakların yarışması prensibi söz konusu olup, somut olayda dava konusu bölümün Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/150 Esas sayılı dosyasında yapılan sulh sözleşmesine göre dava dışı …’a devredileceğinin kararlaştırıldığı, bu sulh sözleşmesine göre de …’ın talimatı ile davalı … ‘a devredildiği anlaşıldığından, sulh sözleşmesinde adı geçen …’ın davacı gibi temlik alan olması durumunda şahsi hakların yarışması ilkesi gereğince yapılan temliklerin tarihi tespit edilip neticesine göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, şahsi hakların yarışması prensibi uyarınca taşınmazın arsa sahipleri tarafından birleşen dosya davalısı …’a taşınmazın devrinin 07/03/2013 tarihli sulh sözleşmesi ile kararlaştırıldığından, dava konusu 10 nolu bağımsız bölümü ilk temlik alanın davacı … olduğu, taşınmazı 28/04/2005 tarihli sözleşme ile satın aldığı göz önünde bulundurularak, asıl ve birleşen davanın kabulü ile dava konusu 10 nolu bağımsız bölümün davacı adına tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; nisbi vekalet ücretinden sadece yüklenicinin sorumlu tutulmasının hatalı olup, arsa sahiplerinin de sorumlu olması gerektiğini ileri sürmüştür.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; hukuka aykırı bozma ilamına göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, tapu siciline güvenerek dava konusu bağımsız bölümü aldığını, ayni hakkının şahsi haktan daha önemli olduğunu, satışta muvazaa olmayıp kat karşılığı inşaat sözleşmesinin şerh de verilmediğini, …’ın aslında ikinci yüklenici olup, ilk yüklenicinin dava konusu daireyi almaya hak kazanmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa sahibi ve yüklenici arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümün temlik alınması nedeniyle kişisel hakka dayanan tapu iptâli ve tescil, mümkün olmaz ise bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 vd. maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Davacı vekili ile davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Aşağıda yazılı harcın istek halinde temyiz eden davalı …’dan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.