Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2023/1667 E. 2023/2087 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1667
KARAR NO : 2023/2087
KARAR TARİHİ : 29.05.2023


MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2004 E., 2023/159 K.



HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/988 E., 2022/962 K.

Taraflar arasındaki iflas ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24.11.2015 tarihinde “Elektrik Alım-Satım Anlaşması ”imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davalıya yapılan elektirik satışı karşılığı e-faturalar düzenlenerek gönderildiğini, ancak borcun ödenmediğini, başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın kaldırılması ile davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmştir.

Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle, davalı şirketler ile asıl davada davalı şirket arasında bağ olduğunu, şirket ortaklarının tüm faaliyetleri tek bir şirket ile yapabilecek iken her bir iş ile ilgili farklı bir şirket kurarak bu şirketin borç ve alacağını diğer şirketlerin sorumluluğundan kurtarmaya çalıştıklarını, tüm bu şirket ortaklarının tüzel kişilik perdesini kullanarak alacaklılarının alacaklarının tahsiline engel olmak niyeti ile hareket ettiklerini ileri sürerek tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak kaldıralarak dava konusu icra takiplerinden kaynaklanan alacaklardan davalıların sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar … Enerji San. A.Ş. ve … Enerji Tic. A.Ş. ile ilgili olarak; bu şirketlerin davalı … ile bir ilgisinin olmadığını, … Danışmanlık ile ilgili olarak; dava dilekçesinde belirtildiği üzere adi ortaklık söz konusu olmadığını, Proje İth. İhr. İle ilgili olarak; davalı şirketin ortaklık yapısı içinde bu şekilde bir şirketin söz konusu olmadığını, … Tekstil ile ilgili olarak; söz konusu şirket adresinin Şişli-İstanbul olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, … Enerji ve Sivas Enerjisi ile ilgili olarak; davalı … ile söz konusu şirketlerin ortaklarının aynı açılan davada tüzel kişilik perdesinin kaldırılması koşullarının varlığı için yeterli olmadığını, … Enerjisi, … Enerji, … Güneş Enerjisi, … Enerji, … Enerji, … Enerji ile ilgili olarak; söz konusu şirketlerin yatırım yapması mümkün olmadığı için tasfiye haline girdiklerini, … Enerji ile ilgili olarak; işbu şirketin sermayesinin 50.000,00 TL olup tamamının ödendiğini, herhangi bir yatırımı ve malvarlığının söz konusu olmadığını, … Enerji ve … Enerji ile ilgili olarak; söz konusu şirketlerin rehinli olduğunu, yurtdışında bulunan bir şirkete rehin edildiklerini, bu şirketler yönünden açılan davanın bu şirkete ihbarının gerekeceğini, … Enerji ile ilgili olarak; bu şirketin yatırımının Finans Bankası tarafından karşılanmış olması nedeniyle şirket hisselerinin ve şirketin yatırımına ait yatırım alacaklarının tamamının rehin edildiğini, .. Enerjisi ile ilgili olarak; bu şirketin ticaret sicil kaydının kapatıldığını, davalı şirketin sadece ayni ortaklık yapısı olan … A.Ş.’ye enerji satışı yaptığını, diğer şirketlere herhangi bir satışının söz konusu olmadığını, bu satışın söz konusu borcun oranının hileli bir satışın varlığı için söz konusu olamayacağını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden takibe konu faturanın her iki tarafın defter kayıtlarına olduğu ve cari hesap alacağının taraf defterlerinde birbirini doğruladığı gerekçesi ile asıl davanın kabulüne karar verilmiş, birleşen dava yönünden ise; alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla dava dışı borçlu şirketin malvarlığının usulsüz işlemler ile davalı şirketlere aktarılmış olduğuna, davalı şirketlerin tüzel kişiliğinin hukuken kötüye kullanılması amacıyla kurulmuş olduğuna, yani mezkur şirketlerin kuruluşunun hile veya bir kanun veya sözleşme hükmünü yahut bir mahkeme kararını dolanmak kastı taşıdığına ilişkin somut bir delil olmadığı, davacı ile davalı … A.Ş. arasında ticari ihtilafın başlangıcı olarak kabul edilebilecek (davacı yanca kısmen tahsil edilen fatura tarihi olan) 31.08.2016 tarihinden sonra davalı … A.Ş. ile diğer davalılar arasında nakit akışının davalı … A.Ş. lehine olduğu ve … A.Ş.’nin net aktifinde azalma oluşturacak nitelikte diğer davalı tüzel kişilere nakit aktarımının görülemediği, asıl borçlu şirkettin borcundan dolayı davalıların sorumlu tutulabilmesi için gerekli şartların oluşmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirir bir durum söz konusu olmadığı gerekçesi ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; şirketlerin aynı hissedarlardan oluşan aile tipi şirketler olduğu, şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğu, davalı ortakların tüm şirketlerde kurucu ortak ve yönetici olarak görev yaptığı, şirket adreslerinin aynı olduğu ve aynı yerden yönetildiği, davaya sunmuş oldukları taraf şirketler arası mail üzerinden yapılan yazışmalardan görüleceği üzere davalı şirketlerin birbirlerinin yerine geçerek müvekkili açısından tek şirket gibi hareket ettiği, yine taraf şirketler arası yapılan görüşmelerde gerek diğer şirketlerin gerekse ortakların malvarlıklarının … şirketinin borcuna yönelik teminat olarak gösterildiği (Malvarlıklarının birbirine karışması), bilirkişi raporunda da sabit olduğu üzere davalı … A.Ş.’nin ortaklardan alacaklar hesaplarına bakıldığında, 2017 yılı başında ortaklardan alacağın yaklaşık 870 bin TL civarında olmasına karşın, 2017 yılı sonunda bu alacağın 27,3 milyon TL yükseldiği, bu yükselişin yurt dışı alacaklarının virmanından kaynaklandığı, buna rağmen … şirketine olan borçların ödenmediği ve bu sebeple müvekkili şirket ve diğer 3. kişilerin alacağının tahsilinin imkansız kılındığı, bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere davalı Mape ve … Şirketlerinin defterlerini sunmamış olmaları sebebiyle defter ibrazından kaçınmış olduğu, dosyaya sunmuş oldukları ve taraflarınca tespit edilen davalı ortakların yurt dışı şirketlerinn olduğu ve davalı şirketlerin ve ortaklarının birlikte hareket ettiğine ilişkin basına verdikleri demeçler olduğu, … şirketinin diğer davalı şirket ve ortaklardan alacağı bulunmasına rağmen tahsil etmemesi sebebiyle müvekkili şirket ve diğer 3. kişilerin alacağının tahsilinin imkansız kılındığı ve diğer şirketlerin aktifinde azaltma yaratmadığı, diğer davalı … Şirketinin şirket ortaklarının bir olması ve çalışmalarını tek elden yürütmesinden kaynaklı olarak, gerçekte hiçbir fatura veya başkaca bir alacak olmamasına rağmen İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2018/24309 Esas sayılı dosyası ile … şirketinin alacaklı olduğu kurum ve hakedişleri bilmesi avantajından yararlanarak … şirketinin alacağına, alacak haczi koyarak müvekkili şirketin alacağının tahsiline engel olduğu, bir şirketin alacağını aynı ortak ve temsilcilerin diğer şirket ortak ve temsilcisi olarak imzaladığı hususları dikkate alındığında davanın kabulü için gerekli şartların oluştuğunu, “… şirketinin diğer şirketlere nakit aktarımın olmaması” gerekçesinin de doğru olmadığını, resmi usulde olmasa bile … şirketin malvarlığının hesaplarda ve demirbaş kayıtlarında olması gerekirken şirketin yapılan hacizlerden de açıkça anlaşılacağı üzere hiç bir malvarlığı bulunmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ihtilaf 31.08.2016 tarihli faturadan kaynaklansa da ticari ilişkinin 31.12.2016 tarihine kadar devam ettiği, ancak davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş. ile diğer davalılar arasındaki ticari ilişkinin ise 2012 yılından beri süregeldiği, bu ticari ilişki kapsamında davalının, diğer davalılara 10.473.103,15 TL tutarında adat, kira ve satış faturası düzenlediği, yine verdiği senetlere karşılık daha fazla senet aldığı, 2016-2018 yılları arasında da davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin banka kredi borcunun azalmış olduğu, ayrıca davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin ortaklar …’dan 647.699,20 TL ve …’dan 564.744,60 TL olmak üzere toplam 1.212.443,80 TL alacaklı olduğu hususları dikkate alındığında davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin, diğer davalılara tek yönlü bir para çıkış işleminin bulunmadığı, ihtilaf konusu faturadan sonra da diğer davalılar ile aralarındaki nakit akışının davalı … Enerji San. ve Tic. A.Ş.’nin lehine olduğu gibi net aktifinde azalma oluşturacak nitelikte bir nakit aktarımının da bulunmadığı, davalıların yukarıda incelenen kuruluş tarihleri, faaliyet adresleri ve konuları, mevcut ve eski yönetim kurulu üye ve yetkilileri dikkate alındığında kısmen yada tamamen benzerlikler görüldüğü, şirketler arasındaki organik bağ, şirketlerin adreslerinin, faaliyet alanlarının, ortaklarının, temsilcilerinin aynı veya benzer olmasından somut olayın özelliğine göre diğer delillerle desteklendiğinde tespit edilebilir ise de organik bağın varlığının tespiti, tek başına tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli olmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasında yer alanlardan istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının yani başka bir deyişle TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ilkelerine aykırı davranıldığının da somut verilerle ispatlanması gerektiği gerekçesi ile davacının istinaf talebinin reddine

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, birleşen davada davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak kaldırılması ve asıl davadaki alacaktan birleşen davadaki davalıların da sorumlu olması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup birleşen davada davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Birleşen dava yönünden alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.