YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1663
KARAR NO : 2023/1987
KARAR TARİHİ : 24.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/25 E., 2023/187 K.
VASİ : … vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 30.06.2020
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 32. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/208 E., 2021/32 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı (vasi) vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı (vasi) vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vasisi dava dilekçesinde özetle; davacının demir doğrama ile ilgili taşeronluk işi yaptığını, 2005 yılında dilekçesi ekinde kayıtları bulunan … İnş. Tic ve San. A.Ş. ile kilo işi demir karşılığı anlaştıklarını, kendisinin işin yaklaşık %65’ini bitirdiğini, fakat davalı tarafça kendisine hak ediş ödenmediğini, akabinde Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açtığını, vekili tarafından davanın takip edilmediği için davanın düştüğünü, aynı zamanda arşiv kayıtlarında dosyanın bulunmaması sebebiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunamadığını, dava konusu iş nedeniyle maddi manevi pek çok zararının bulunduğunu, davalı tarafça kendisinin elinde hak ediş raporu olmamasından faydalanarak fazla para ödendiğine ilişkin dava açtıklarını, 50 tonluk demirlere el koyduklarını, alet ve makinelerini iade etmediklerini belirterek bilirkişilerce tespit edilecek zararın davalı taraftan tahsili ile kendisine ödenmesine ve yaşadığı manevi zarar nedeniyle lehine manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kesin hüküm ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket ile davacı arasındaki sözleşme hükümleri doğrultusunda müvekkilinin mezkür sözleşme ile üstlenmiş olduğu tüm edimlerini tam ve zamanında, gecikmeksizin ikmal ve ifa ederek yerine getirdiğini, davacının hiçbir alacağının bulunmadığını, açılan davanın haksız olduğunu belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözleşmenin 2005 yılında yapıldığı, davacı tarafça benzer konuda ile ilgili Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açılmışsa da, açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, 6098 sayılı Kanunun 147/6. maddesi gereğince eser sözleşmesinden kaynaklı taleplerin 5 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu, süresinde zamanaşımı defiinde bulunulduğu anlaşıldığından, açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin hastanede uzun süre yatması nedeniyle davayı takip edemediğini, taraflar arasında demir işlerinin yapımı için sözleşme imzalandığını, müvekkilinin işi tam olarak yapıp teslim ettiğini, fiyat farkı talep ettiğinden şantiyeye alınmadığını, malzemelere el konulduğunu, zamanaşımı süresini kesen sebeplerin dikkate alınmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile aynı konuda açılan Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/465 Esas 2011/246 Karar sayılı dava dosyasında, davanın ibraname nedeniyle 24.04.2011 tarihli karar ile reddedildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 23.09.2011 tarih 2011/5572 Esas, 2011/5331 Karar sayılı ilamı ile temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği, böylece kararın 23.09.2011 tarihi itibariyle kesinleştiği, bu tarihten itibaren başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin eldeki dava tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme 2006 yılında imzalandığından o dönemde geçerli olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesinde sözleşmeden doğan zararlar bakımından tazminat isteminde zamanaşımı, “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblâğ tediyesine müteallik dâva, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.” şeklinde düzenlendiğini, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/15-169 Esas, 2013/1365 Karar sayılı ve 18.09.2013 tarihli ilamında “BK’nun 133/II. (TBK’nun 154/2.) maddesi gereğince, icra takibinde bulunulması zamanaşımını kesen sebepler arasında yer almakta olup, davacı tarafından takibin yapıldığı 12.09.2007 tarihi itibariyle henüz beş yıllık zamanaşımı süresi dolmamış bulunmaktadır. Az yukarda da bahsedildiği üzere, icra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması halinde takip derdest kalmaya devam edeceğinden, takibin yapıldığı 12.09.2007 tarihinde işlemekte olan zamanaşımı süresi kesilmiştir. Bu nedenle, mahkemenin icra takibinde dosyanın işlemden kaldırılması ile zamanaşımını kesici etkisinin ortadan kalktığı yönündeki direnmesi yerinde değildir.” gerekçesi ile direnme kararının bozulduğunu, emsal karardan da da görüldüğü üzere davaya konu olayda zamanaşımı süresinin geçmediğini, davalı şirketin 2005-2006 yılında gerçekleştirdiği haksız ve hukuka aykırı davranışlar sonucunda davacının itibar kaybına uğradığını ve bu sebeple tüm bu zaman boyunca alabileceği işlerden mahrum kaldığını, 15 senelik süreçte müvekkilin tarifi imkansız derecede kaybı olduğunu, bununla birlikte davacının davalı şirketin kendisine yaşattığı olaylar sonrasında psikolojik rahatsızlık geçirdiğini ve %80 engel raporu bulunduğunu, bu sebepledavacının yaşı dolayısıyla çalışabileceği zamanın hesaplanarak bu süreçteki iş gücü kaybı ve kazanacağı gelirin de hesaplanması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tazmini istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuku
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6 ıncı ve 470 inci vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 147/6 maddesi hükümlerine göre eser sözleşmesinden doğan alacak davalarının 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine açılan Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/465 Esas 2011/246 Karar sayılı dava dosyasında malzeme bedeli ve bakiye iş alacağının tahsilinin talep edildiği, bu dosyanın dava konusunun farklı olduğu , aynı olsa dahi sadece o davada talep edilen miktar için zamanaşımını keseceğinden dosya kapsamında zamanaşımını kesen bir neden bulunmadığı, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/465 Esas 2011/246 Karar sayılı dava dosyasına sunulan ibraname ile davacının sözleşmeden kaynaklanan tüm alacakları için davalıyı ibra ettiği, bu nedenle davanın 24.04.2011 tarihli karar ile reddedildiği, kararın 23.09.2011 tarihi itibariyle kesinleştiği, bu tarihten itibaren başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresinin eldeki dava tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
2.Davacı adli yardım talebinde bulunduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3.Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.