YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1632
KARAR NO : 2023/1641
KARAR TARİHİ : 03.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/286 E., 2022/37 K.
DAVA TARİHİ : 28.02.2014
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Kısmen Ret
Dava taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ayıplı imalat nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı dilekçesinde; davalı …’a ait … Mobilya Mağazasından 12.05.2013 tarihinde almak istediği koltukların siparişini verip, 05.06.2013 tarihinde teslim aldığını, koltukları teslim aldığından hatalı oldukları, üzerlerinde küçük yırtıklar bulunduğunu, yastıklarında istenilen renkte olmadığını gördüğünü, durumun mağaza yetkililerine ilettiği halde, davalının yükümlülüklerini yerine getirmeye yanaşmadığını, bunun üzerine Küçükçekmece Tüketici Sorunları İlçe Hakem Heyeti’ne başvurduğunu, hakem heyetinin de 09.09.2013 tarihli kararında, sorunun imalat ve malzeme hatasından kaynaklandığını bildirdiğini, buna rağmen davalının koltukları geri alıp ödediği 2.400,00 TL’yi iade etmeye yanaşmadığını, sürecin kendisini de son derece manevi olarak yıprattığını, bu nedenle ödediği 2.400,00 TL’nin ödeme günü olan 12.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ve 1.000,00 TL manevi tazminatın da faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde üründeki hataların kendisinden değil kullanımdan kaynaklanığını, ürünleri davacıya eksiksiz teslim ettiğini, davanın reddini istemiştir.
İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/37 Esas, 2015/469 Karar sayılı dosyasında verilen 25.03.2015 tarihli görevsizlik kararı sonrası dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, mahkemece yargılamaya devam edildiği, bu sırada 11.08.2016 tarihli celsede davacıya başvurma harcını ve peşin harcı yatırması için süre verildiği, davacının harçları verilen kesin sürede yatırmaması üzere HUMK’un 94. ve 120. maddeleri gereğince 02.03.2017 tarihli kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının kararı temyiz etmesi üzerine kapatılan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17.07.2019 tarihli ilamıyla davacıya usulüne uygun bildirimde bulunulmadığı, davacının yargılamanın devamı sırasında 3 aylık yenileme süresi içinde 06.10.2016 tarihinde harcı yatırdığı anlaşıldığından işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulduğu anlaşılmış, yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkemece taraf delilleri toplanmış, tanık beyanları alınmış, bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda; koltuk iskeletlerinin sağlam olduğu, berjer koltukların arka yaslanma yastıklarının yamuk dikildikleri, koltukların halen kullanımda olduğu, 2013 yılı itibariyle ürün bedelinden %20 ayıp indirimi yapılarak, 480,00 TL’nin davacıya ödenmesi gerektiği bildirildiği; ancak mahkemece somut olayda; davacı tarafça davalı …’a ait … Mobilya adlı işletmesinden sipariş üzerine yapılmasını istediği, Fransız Koltuk Takımının, 2 adet olan 3’lülerin sırtının yeşil, ayaklarının beyaz olacağı, 3 adet mini kırlent ve 3 adet kırlentte şerit olmayacağı, (berjer ise komple ridle 1001 fernani olacak şekilde açıkça ne olduğunun belirtildiği, davalı tarafça berjerlerin yanlış imalat yapıldığı, davacı tarafça teslim alınmaması üzerine aynı teklif formunun arkasından da görüleceği üzere davalı işyeri çalışanı … tarafından, 2 adet berjer sırt kumaşının yeşil renkli olacak şekilde değiştirilmesi ve 7 adet kırlentin yapılıp geri gelecek şekilde işletme çalışanı … tarafından imza karşılığı tekrar teslim alınarak götürüldüğü, yeşil renk değişimi ve kırlentlerdeki sorunlar giderildiği iddiasıyla geri getirildiği, ancak davacı tarafça söz konusu hataların giderilmediği, hala hatalı dikişlerin bulunduğu ve 3’lülerde dikiş izinden kaynaklı yırtılmalar bulunduğu iddiasıyla, ayıplı malda değişim olarak seçim hakkını kullanmışsa da, davalı tarafça kendisinin oyalandığı, bu kez de ürünlerin iadesi ile parasının geri verilmesini istemişse de davalı tarafça kabul edilmemesi üzerine Tüketici Sorunları Hakem Heyetine 09/09/2013 tarihi itibariyle başvurmasıyla birlikte, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, koltuk takımının incelenmesi neticesinde üzerindeki dikişlerin, kumaşı keserek açılmalara yol açtığı ve tekli koltuklarından arka küçük minderlerinin yamuk dikilmiş olduğunun tespit edildiğinden, Tüketici Sorunları Hakem Heyetince başvuru konusu sorunun ürünün malzeme ve imalat hatasından kaynaklandığı, kullanıcı hatası olmadığından, ürünün geri alınması ve bedelinin iade edilmesi gerektiği kararı verildiği, her ne kadar Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, teslimattan itibaren aradan 8 yıl geçtikten sonra koltuklardaki imalat hatasının ve ayıbın belirlenmesinin mümkün olamayacağı, eski fotoğrafları da bulunmadığından o gün itibariyle ayıbın tespitinin mümkün olmadığı haklı olarak belirtilmişse de, raporların devamında berjerlerde koltukların arka yaslanma yastıklarının/başlıklarının yamuk dikildiklerinin tespit olunmuş olması davacı tarafın iddialarının doğruluğunu gösterdiği gibi Tüketici Sorunları Hakem Heyeti tarafından, ürün teslimatının bir kaç ay sonrasında yaptırmış olduğu bilirkişi incelemesiyle sonucu hazırlanan bilirkişi raporuyla paralel doğrultuda olduğundan, TSHH tarafından aldırılan bilirkişi raporunun hem teslim tarihine daha yakın olması, hem şimdiki tarihte Mahkememizce aldırılan raporda tespit edilebilecek durumda olanlara ilişkin raporla doğrulanmış olması ve artık başka şekilde söz konusu ayıbın tespitinin mümkün olamaması nedeniyle, TSHH’nce aldırılan bilirkişi raporunun karara esas alınarak, davalı tarafça teslim edilen ürünlerin ayıplı olması, davacı tarafça da kendisine ürünün iade alınması ve ödemiş olduğu paranın iadesi yönündeki seçeneği kullandığının açıkça anlaşıldığı, ihtarname ve akabinde açılan TSHH kararı doğrultusunda kendisine ödeme yapılmamış olması nedeniyle, davacının bedel iadesine ilişkin talebinin kabulüne, her ne kadar davacı tarafça söz konusu ürünlerin yıllardır kullanıldığı iddiası ve bunun bedel iadesinden mahsup edilmesi düşünülse de, davacı tarafça hemen teslimattan kısa bir süre sonra ürünleri iade almasının davalı taraftan gerek ihtarname gerekse TSHH kararıyla davalı tarafa iletilmiş olmasına rağmen, davalı tarafça iade alınmamış olması, bu gün itibariyle neredeyse 9 yıldır davacı tarafça ayıplı malların depolanması ve saklanması yükümlülüğü altında bulunduğu ve bunun da bir maliyeti olacağı dikkate alındığında, böyle bir mahsup durumunun dava konusuna uygun düşmeyeceği, denkleştirici adalet ilkesi ve ihtarata rağmen davalı tarafın kendisi tarafından söz konusu ürünlerin alınmamış olması nedeniyle dikkate alınmadığı;
Haksız fiilden kaynaklanan, kişilik haklarının zarara uğraması nedeniyle hükmedilmesi gereken manevi tazminatı açıklayan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 58/1 maddesindeki “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” hükmünün yer aldığı, taraflar arasındaki ilişkinin bir eser sözleşmesinden kaynaklı hukuki uyuşmazlık olduğu, davacı tarafın sipariş ettiği mobilyaların, ayıplı çıkması nedeniyle ürünlerin iade alınarak ödemiş olduğu paranın kendisine iadesi olduğu, davalı tarafça söz konusu ürünlerde her hangi bir sorun olmadığından bahisle iade alınmak istenmemesi nedeniyle, aralarında hukuki süreçlerin yaşandığı, hukuki sürecin bu kadar uzun sürmesinin nedenleri arasında davacı tarafça görevli Mahkeme yönünden yanlış şekilde Tüketici Mahkemesinde açılmış olmasıyla verilen görevsizlik kararı ve bu görevsizlik kararının kendilerince temyiz edilmesi sonucu temyiz sürecinin yaşanmasıyla görevsizlik kararının onanması üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinde davanın devam olunması ve fakat burada da, davacı tarafça kendilerine verilen kesin süre içerisinde harç ikmal edilmemesi üzerine açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı tarafça kararın temyiz edilmesi üzerine yaşanan temyiz süreci sonucu kararın bozularak, Mahkememiz işbu dosyası üzerinden davanın esasına geçildiği, bu kadar sürecin yaşanmasında davalı tarafın her hangi bir kusuru bulunmadığı gibi, hukuki haklarını kullanarak, dava açılmasına sebebiyet vermesinin davalı aleyhine manevi tazminat hükmetmeye dayanak oluşturmayacağı, davalı tarafça davacının şahsına karşı yapılmış her hangi bir hakaret, iftira, haksız olarak açılan bir dava, bir icra takibi gibi kişilik haklarını zedeleyici bir durumun da olmaması nedeniyle, kişilik haklarının zedelendiğinden bahsedilemeyeceği gibi vücut bütünlüğüne de her hangi bir eylemin gerçekleştirilmediğinden manevi tazminat davasının koşulları oluşmadığından manevi tazminat taleplerinin reddine, 2.400,00 TL davacının ayıplı maldan kaynaklı bedel iade alacağının kabulüne, ödeme tarihi olan 12.05.2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, alacağın kabulüne, ödeme tarihi olan 12.05.2013 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 25/03/2015 tarihli 2014/371 Esas, 2015/469 Karar sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı ile davanın mahkemeye tevzi olduğu, görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine yargılama gideri iİe ücreti vekalet yönünden karar verilmesi gerektiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesi hükmü gereği, ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde AAÜT’nde yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi halinde tamamına hükmedilmesi gerektiğinden, görevsizlik kararı verilen Mahkemesinde ön inceleme tutanağı imzalandığı için, davalı vekili lehine AAÜT tarifesindeki maktu vekalet ücretine ve davalı taraf lehine görevsiz mahkemede yapmış olduğu yargılama giderlerinin iadesine hükmedilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu kez davacı … vekilleri tarafından verilen karar davacı lehine manevi tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğu ve mahkemece görevsizlik kararı sebebiyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesinde, “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder” düzenlemesine göre, görevsizlik nedeniyle davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda hükmedilecek vekalet ücreti, görevli mahkemece yapılan yargılama sonunda oluşacak sonuca göre hükmedilecek vekalet ücretidir. Görevsizlik kararı için ayrı, yapılan yargılama sonucu ayrı vekalet ücreti verilmesi kanuna aykırıdır. Davanın görevsiz mahkemede açılması üzerine verilen görevsizlik kararı yönünden mahkemece ayrıca vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmamıştır.
Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın 9). bendinde yer alan “Görevsizlik kararı veren İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/371 E. 2015/469 K. s. dosyasında, davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, görevsizlik kararı verilen 2015 yılı yürürlükteki AAÜT’sine göre hesap edilen 750,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak, davalı tarafa verilmesine,” ibarelerinin iptaliyle yerine “İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin 2014/371 E. 2015/469 K. s. dosyasında verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.