Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2023/1613 E. 2023/3256 K. 12.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1613
KARAR NO : 2023/3256
KARAR TARİHİ : 12.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/222 E., 2022/498 K.
DAVA TARİHİ : 19.12.2011
HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı idare arasında 29.08.2001 tarihinde sözleşme imzalandığını, Ardahan Posof Türkgözü Gümrük Tesisleri İkmal İnşaatı işi için 525.000,00 TL keşif bedeli ile davacı şirkete ihale edildiğini, sözleşmede %12,10 oranında ihale tenzilatı kararlaştırıldığını, 25.12.2001 tarihinde Bakanlık onayı ile 2001 birim fiyatları üzerinden %29,40 oranında iş arttırımına gidilip işin keşif bedeli 154.350,00 TL arttırılarak 679.350,00 TL’ye çıkarıldığını, davacını bu iş sebebiyle 7 no.lu hakedişin ödenmediğini, işin 17.10.2002 tarihinde işi geçici kabule hazır hale getirildiğini, bu hakedişin ödenmesi için davalı kuruma başvurulduğunu, ancak davalı kurum tarafından 24.10.2002 tarihli tutanakta işin geçici kabule hazır olduğunu, ancak işin geçici kabulünün yapılmadığını, davalı idare tarafından davacı şirket hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu ve 2009 yılına kadar geçici kabulün yapılamadığı, Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/145 Esas sayılı dava dosyası ile davacının yargılandığını ve beraat kararı verildiğini, sonrasında geçici kabulün yapıldığını ancak Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/145 Esas sayılı dava dosyasının Yargıtay incelemesinde olduğundan bahisle kesin kabulün yapılmadığını, davalı idare ile yapılan sözleşme gereğince davalı şirketin 1.013.732,00 TL alacağının olduğunu, bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile 10.000,00 TL alacağın 24.10.2002 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Birleşen Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ardahan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/168 Esas sayısında görülen davada yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde 1.328.993,40 TL alacakların olduğunun tespit edildiği, bedelin tahsili için ek dava açıldığı, açıklanan nedenlerle 1.318.993,40 TL’nin 947.190,40 TL’sinin 31.12.2001, 371.803,00 TL’sinin 31.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl Davada Cevap
Davalı vekili 18.04.2011 havale tarihli dilekçesinde özetle; öncelikle davacının 24/10/2002 tarihli 10.000,00 TL tutarında bir alacağının oldugundan bahisle dava açtığını, bu borç olsa dahi zamanaşımına uğradığını, bu itibarla davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, ikmal inşaatı nedeniyle kurumlarının herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının iddia ettiğinin aksine 7 no.lu hak ediş bedeli olarak 585.643,881 TL ödeme yapıldığını ayrıca fiyat farkından kaynaklı 157.965,196 TL ödeme yapıldığını, bu itibarla davacıya toplamda 743.609,078 TL ödeme yapıldığını, her ne kadar davacı 24.10.2002 tarihi itibariyle ticari faiz talep etmiş ise de, yapı işleri genel şartnamesinin 40. maddesi uyarınca davacının faiz isteme hakkının bulunmadığını, bu durum kabul görmese de kurumlarının herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeniyle faiz istenemeyeceğini, ayrıca yapılan işin ticari bir iş olmadığından bahislede ticari faiz istenemeyeceğini, dava konusu ihaleye ilişkin yapılmış olan suç duyurusu nedeni ile Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/145 Esas sayılı dosyası üzerinden devam eden dosyanın da bekletici mesele olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek, açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.02.2015 tarihli ve 2012/168 Esas, 2015/104 Karar sayılı kararı ile; dosya içerisindeki mevcut kesin hakediş raporlarına göre, davacının yaptığı işlerin tutarları ve ödenen hakedişlerin bilirkişi heyetince hesaplandığı, davacının asıl dosya ve birleşen dosya dava tarihleri itibariyle 1.328.993,40 TL’lik bir alacağının olduğu, davacının asıl davasındaki dava dilekçesinde belirttiği 10.000,00 TL’lik (fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak) talebin göz önüne alındığı, ayrıca davalı idarenin dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, ticari faiz şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak asıl dava yönünden davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile 1.318.993,40 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 31.03.2016 tarihli ve 2016/174 Esas, 2016/2053 Karar sayılı kararıyla; davacı yüklenicinin tüm, davalı iş sahibinin diğer temyiz itirazları reddedilerek, taraflar arasındaki uyuşmazğın, kesin hesap alacağı ile güçlendirme bedelinden kaynaklandığı, davacının kendi çıkardığı kesin hakedişe göre 651.738,00 TL kesin hesaptan, 362.000,00 TL de güçlendirme bedelinden olmak üzere toplam 1.013,732,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğü, dava dilekçesinde talebini bu şekilde sınırlandırdığı, davalı idare tarafından hazırlanan kesin hesap sonucuna göre ise, yüklenicinin kesin hesaptan 336.541,00 lira, güçlendirmeden ise 228.976,00 lira alacaklı olduğunun kabul edildiği, mahkemece alınan 21.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının dava dilekçesinde sınırlandırdığı alacak tutarının da üzerine çıkılarak yüklenicinin kesin hesaptan alacağının 966.541,00 TL, güçlendirme işinden dolayı alacağı ise 362.452,00 TL olarak bulunduğu, bu rapor hükme esas alınmış ise de rapor içeriğinin kesin hesap niteliğinde olmadığı, işin devamı sırasında 6 adet hakediş tanzim edilerek yükleniciye ödeme yapıldığı, 7 no.lu hakediş bedelinin ise ödenmediği, işin kesin hesabının çıkarılması için yapılan tüm işin bedeli belirlenmesi, bu tutardan yükleniciye hakedişlerle yapılan ödemeler mahsup edilerek sonuca gidilmesi gerektiği, kesin hesap çıkarılırken Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin yanlar arasındaki sözleşmenin eki olduğunun (m. 2/F) nazara alınması ve hakedişlere usulüne uygun olarak itiraz edilip edilmediğinin gözetilmesi gerektiği, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 39. maddesinde geçici hakediş raporlarının düzenlendiği, sözü edilen şartnamenin bu maddesine göre yüklenicinin geçici hakedişlere itiraz olduğu taktirde karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “idareye verilen …tarihli dilekçemde yazılı şekilde ihtirâzi kayıtla” cümlesinin yazılarak imzalaması gerektiği, yüklenicinin itirazlarını bu şekilde bildirmediği taktirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı, şartnamenin bu hükmü sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’un 287. maddesi gereğince delil sözleşmesi niteliğinde olup, tarafları bağlayacağı ve Hakim tarafından re’sen dikkate alınması gerektiği, bu durumda hükme esas alınan bilirkişi raporu kesin hesap niteliğinde olmadığından mahkemece kesin hesap çıkarılması konusunda uzman 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak Yargıtay denetimine elverişli, açıklayıcı rapor alınması ve kabul şekline göre, davalı idare 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 13/j maddesi gereğince harçtan muaf olduğu halde, davalının harçtan sorumlu tutulması gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3.Mahkemenin 13.11.2019 tarihli ve 2016/220 Esas, 2019/568 Karar sayılı kararı ile davacının talebinin dava konusu yapım işi ile ilgili alacaklarının tespiti ve bu alacakların tahsiline yönelik olduğu, davacının, davalı ile akdedilen sözleşme konusu edimleri ifa ederek üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiği, ancak davalının ceza yargılamasını gerekçe göstererek ödeme yapmaktan kaçındığı, netice itibariyle ceza yargılamasında sanıkların beraatlerine karar verildiği, suç konusu herhangi bir eylemin sabit olmadığının anlaşıldığı, davacının ikmal inşaat işinin 24/10/2002 tarihinde bitirerek teslime hazır hale getirdiği, buna ilişkin 24.10.2002 tarihinde davalı kurum çalışanlarınca mahalline gidilerek yapılan inceleme sonucunda tutanak tutulduğu, tutanağın dosyada mevcut olduğu, güçlendirme işine ilişkin davacı edimlerinin yerine getirildiği ve 08.09.2008 tarihinde davalının güçlendirme işleri sonrası mecuru kullanmaya başladığı, mahkemece alınan raporda davacının her iki işe ilişkin edimlerini yerine getirdiğini ve teslim tarihleri itibariyle alacağa hak kazandığının rapor edildiği, bu haliyle davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği ve davalının haksız gerekçelerle ödeme yapmaktan kaçındığı görülmekle; mahkemece bozma sonrası aldırılan raporlar denetime elverişli ve gerekçeli olmakla, bu raporlar doğrultusunda açılan davanın kısmen kabulüne, her bir iş için davalının temerrüdü tarihleri dikkate alınarak (ikmal inşaat işi için 24.10.2002 tarihinde idarenin işin bitirilerek yapının teslim alındığına ilişkin tutanağı ve dosya içerisinde mevcut davalının güçlendirme sonrası binayı fiilen kullanmaya başladığı tarih olan 08.09.2008 tarihinden itibaren) bu tarihlerden itibaren faiz işletilmesine karar verilerek açılan davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin 24.10.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dosya yönünden davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; 905.054,75 TL ikmal inşaat işi bedeli ve 362.452,00 TL güçlendirme işi bedeli olmak üzere toplamda 1.267.506,75 TL’nin, 905.054,75 TL’sine 24.10.2002 tarihinden itibaren, 362.452,00 TL’sine ise 08.09.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

4.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

5.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 08.04.2021 tarihli ve 2021/3159 Esas, 2021/1540 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer itirazları reddedilerek bozma ilamına uyan mahkemece, bozma doğrultusunda yeniden oluşturulan bilirkişi heyetinden mahallinde yapılan keşif sonucu 16.11.2018 tarihli asıl rapor ve 31.05.2019 tarihli ek rapor alındığı ve bu asıl ve ek rapor hükme dayanak alınarak karar verildiği, düzenlenen asıl ve ek raporun ve verilen kararın bozmaya uygun olmadığı, öncelikle bozma ilamında “davacının kendi çıkardığı kesin hak edişe göre 651.738,00 TL kesin hesaptan, 362.000,00 TL’de güçlendirme bedelinden olmak üzere toplam 1.013.732,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğü ve dava dilekçesinde talebini bu şekilde sınırlandırdığı” belirtildiği halde mahkemece davacının talebi aşılarak asıl ve birleşen davada toplam 1.277.506,75 TL’ye hükmediliği, bozma ilamında; kesin hesap çıkarılırken Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin yanlar arasındaki sözleşmenin eki olduğunun nazara alınması ve hakedişlere usulüne uygun itiraz edilip edilmediğinin gözetilmesi gerektiği açıklanmasına rağmen hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporlarında hakedişlere usulüne uygun itiraz edilip edilmediğinin incelenmediği, bilirkişilerce düzenlenen asıl ve ek rapor Yargıtay denetimine elverişli nitelikte bir inceleme ve hesaplama içermediğinden hüküm tesisi için yeterli bulunmadığı, bilirkişilerce yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesaplar incelenip karşılaştırılmadığı ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeni gerekçeli şekilde izah edilmediği belirtilerek kesin hesap çıkarılması konusunda işin uzmanı olan kişilerden oluşturulacak üç kişilik yeni bir teknik bilirkişi kurulundan daha önce mahallinde yapılan keşif sonucu elde edilen bulgular, sözleşme ve ekleri, ve tüm dosya kapsamındaki belgeler ve taraflarca sunulan kesin hesap raporları ile ekleri dikkate alınarak yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesaplar incelenip kararlaştırılacak ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeni gerekçeli şekilde karşılaştırılıp incelenerek tablo halinde gösterilecek, kesinti ve mahsuplar incelenip değerlendirilecek, bilirkişilerin mahallinde yaptıkları inceleme sonucu elde ettikleri verilerin ve dosya kapsamındaki tüm belgelerin incelenmesi sonucu ulaştıkları tespitlerin raporda yer alacak, sözleşme kapsamı ve sözleşme dışı yapılan iş bedellerinin ve güçlendirme bedelinin hesap yöntemi ve hesap detayları gösterilerek rapora eklenecek, ara hakedişlere yüklenici tarafından usulüne uygun olarak itiraz edilip edilmediği incelenerek usulüne uygun itiraz bulunmuyorsa yüklenici yönünden kesinleşen miktarların varlığının dikkate alınacak şekilde ilke ve konuları kapsayan mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor almak, raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediğini denetledikten sonra karar vermek, davacının dava tarihinden önce faiz başlangıcına esas olacak nitelikte temerrüt ihtarnamesi bulunmadığından mahkemece kabul edilen alacağa asıl ve birleşen dava tarihlerinden itibaren faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekçeleri ile kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alınan raporda davacının her iki işe ilişkin edimlerini yerine getirdiğini ve alacağa hak kazandığının rapor edildiği, bu haliyle davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği ve davalının haksız gerekçelerle ödeme yapmaktan kaçındığı görülmekle; asıl dava yönünden; açılan davanın kabulü ile; 10.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dosya yönünden açılan davanın kabulü ile; taleple bağlılık ilkesi de göz önüne alınarak 651.738,00 TL kesin hak ediş bedeli ve 362.000,00 TL güçlendirme işi bedeli olmak üzere toplamda 1.013.732,00 TL’nin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf velilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Temyizi
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 07.03.2011 tarihli dilekçe ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutularak 10.000,00 TL bedelli eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası açıldığı, davanın devamı sırasında alınan alınan 21.01.2014 tarihli rapor ile 1.328.993,40 TL alacağının bulunduğunun rapor edildiği ve iş bu rapor esas alınarak Ardahan Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/183 Esas sayılı ek dava açıldığı ve yine fazlaya ilişkin haklarsaklı tutularak 1.318.993,40 TL bedelin talep edildiği, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda kesin hesap şeklinde inceleme yapıldığı, 1.402.845,14 TL alacağın varlığının tespit edildiği, rapora itiraz üzerine hesaba katılmaya imalatlar ve malzemeler bedeli hesaplanarak bu defa 1.623.276,24 TL tutarında bir alacağın varlığının hesap edildiğ, bozma sonrası davanın ıslahı için HMK madde 177/2 hükmüne istinaden mahkemeden süre talep edildiği ancak mahkeme ikinci ıslaha olanak bulunmadığı gerekçesi ile ıslah talebinin reddine karar verdiği, dosyada hiç ıslah yapılmadığından bu hususun kanuna aykırı olduğu, dava dilekçesi ile talebin sınırlandırılmasının söz konusu olmadığı, tespit olunan 997.965,87 TL yönünden 2001 yılı birim fiyatları dönüştürülmek suretiyle 2001 yılından itibaren, aksinin kabulü halinde idarenin geçici kabule hazır olduğuna dair 24.10.2002 tarihinden itibaren (17.10.2002 tarih ve 1400 sayılı Vilayet Makamının onayı ile kurulan komisyonca sunulan) davalı idarenin temerrüde düştüğünün kabulü ile ticari faize hükmedilmesi; temerrüdün oluşmadığının kabulü halinde ise yasal faize hükmedilmesi, güçlendirme projesine konu imalatlar yönünden ise 381.803,00 TL alacağın 2005 yılı birim fiyatlarının dönüştürülmek suretiyle üzerinden ticari faiz uygulanarak ödenmesi; aksinin kabulü halinde fiili işgal tarihi olan 08.09.2008 tarihinde doğduğu açık olduğundan bu tarihten itibaren ticari faiz, aksi yönde temerrüdün oluşmadığının kabulü halinde ise yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği, hak ediş raporlarının düzenlenmesinden itibaren idarece tahakkuka bağlanacağı öngörüldüğü, sözleşme kapsamında da hak edişin düzenlenmesi ile birlikte idarenin borcunu/edimini ifa etmesi gerektiği ve bu şekilde vadenin belirlendiği, davalı idarece düzenlenen 08.09.2008 tarihli işgal tutanağının ardından şirket yetkilisince davalı idareye ödeme talebini içerir 20.11.2009 tarihli dilekçenin, Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün 24.11.2009 tarih ve 18318 evrak kayıt numarası ile kaydına alındığı, buradan da davalı idarenin temerrüde düştüğünün açıkça anlaşıldığı, hükümde yargılama giderlerinin eksik hesaplandığı, 26.06.2014 tarihli AB2014 seri numaralı 975 sıra numaralı Sayman Mutemet alındısı ile 22.554,15 TL harç yatırıldığı, bu makbuzun hesaplamada hiç dikkate alınmadığı belirtilerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Temyizi
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme neticesinde tanzim edilen rapora dayanarak hüküm kurulduğu, mevcut durumuyla tespiti amacıyla Posof Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/4 Değişik İş Sayılı dosyasıyla tespit davası açılmış olup, bu dava kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve Erzurum Atatürk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi tarafından görevlendirilen bilirkişi heyetince tanzim edilen rapor dosyaya sunulduğu, anılan rapor değerlendirilmediği, alınan bilirkişi raporuyla yüklenicinin edimini gereği gibi yerine getirmediği ve dolayısıyla alacak hakkının olmadığının sabit olduğu, dava kapsamında yapının sözleşmeye ve projeye uygun imal edilip edilmediği, alacak hakkının doğup doğmadığı mefhumu bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle incelenmediği, Ardahan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan ceza kovuşturması kapsamında alınan bilirkişi raporlarına atıf yapıldığı ve bu raporlar dayanak alınarak alacak hakkının doğduğu peşinen kabul edildiği, Posof Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/4 Değişik İş Sayılı dosyası kapsamında alınan raporla yapının usulüne uygun yapılmadığı ve ayıplı olduğu tespit edilmiş olup Ardahan Ağır Ceza Mahkemesince alınan raporun güvenilirliği sarsılmış, çelişki oluştuğu, mahkemece bu çelişki giderilmeden, aynı güç ve mahiyetteki raporlardan birine gerekçe belirtilmeksizin üstünlük tanındığı, davacının talebinin 1.013.732 TL olması karşısında bilirkişilerce talebi dahi aşacak miktarda 1.277.506,75 TL alacak çıkarıldığı, idare tarafından hazırlana kesin hesaba 7 numaralı hak ediş imalatlarının dahil edildiği belirtilmesine rağmen dikkate alınmadığı, bilirkişi heyetince mahalde yapılan incelemeler neticesinde tespit edilen ek imalatların da kesin hesapta dikkate alındığı bildirilmesine karşılık bu gümrük tesisinde 1997-2000 ve 2002-2018 zaman diliminde farklı tarihlerde ve birçok yüklenici firma uhdesinde imalatlar yaptırıldığı, keşif bedelinin %30’unu aşması durumunda işin yapılmayacağını, sözleşmenin feshedileceğini, işin feshini istemeyen yüklenicinin talep hakkı olmadığı, idarenin bilgisi ve rızası dışında müteahhidin tek yönlü karar ve inisiyatifiyle yapılan işin hesaplamaya dahil edilmesinin doğru olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre asıl ve birleşen dosyada taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan kesin hesap ve güçlendirme bedeli alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 vd. maddeleri,

6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi,

Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 39. maddesi.

3. Değerlendirme
Usuli kazanılmış hak, 1086 sayılı HUMK’un yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında tanımlanmış olup, içtihadı birleştirme kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe giren ilk halinde usuli kazanılmış hakka yer verilmemişse de bu ilkenin uygulanması, Yargıtayın içtihatları ile HMK’nın 177/2. maddesine 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemeye kadar devam etmiştir. Bu ek düzenleme ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya İlk Derece Mahkemesine gönderildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” maddesi ile HMK’da hüküm altına alınmış olup, usuli kazanılmış hakların korunacağı bu şekilde hükme bağlanmıştır.

Usuli kazanılmış hak kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle Yargıtayca da re’sen dikkate alınır. Yargıtayın bozma kararı nedeniyle doğan hak iki çeşit olup, (1) mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına kazanılmış hak, (2) bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haklardır. Mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile bağlı olup, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapması zorunludur. Yargıtayın ve Dairemizin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir.

Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 08.04.2021 tarihli ve 2021/3159 Esas, 2021/1540 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer itirazları reddedilerek bozma ilamına uyan mahkemece, bozma doğrultusunda yeniden oluşturulan bilirkişi heyetinden mahallinde yapılan keşif sonucu 16.11.2018 tarihli asıl rapor ve 31.05.2019 tarihli ek rapor alındığı ve bu asıl ve ek rapor hükme dayanak alınarak karar verildiği, düzenlenen asıl ve ek raporun ve verilen kararın bozmaya uygun olmadığı, öncelikle bozma ilamında “davacının kendi çıkardığı kesin hak edişe göre 651.738,00 TL kesin hesaptan, 362.000,00 TL’de güçlendirme bedelinden olmak üzere toplam 1.013.732,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğü ve dava dilekçesinde talebini bu şekilde sınırlandırdığı” belirtildiği halde mahkemece davacının talebi aşılarak asıl ve birleşen davada toplam 1.277.506,75 TL’ye hükmediliği, bozma ilamında; kesin hesap çıkarılırken Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin yanlar arasındaki sözleşmenin eki olduğunun nazara alınması ve hakedişlere usulüne uygun itiraz edilip edilmediğinin gözetilmesi gerektiği açıklanmasına rağmen hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporlarında hakedişlere usulüne uygun itiraz edilip edilmediğinin incelenmediği, bilirkişilerce düzenlenen asıl ve ek rapor Yargıtay denetimine elverişli nitelikte bir inceleme ve hesaplama içermediğinden hüküm tesisi için yeterli bulunmadığı, bilirkişilerce yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesaplar incelenip karşılaştırılmadığı ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeni gerekçeli şekilde izah edilmediği belirtilerek kesin hesap çıkarılması konusunda işin uzmanı olan kişilerden oluşturulacak üç kişilik yeni bir teknik bilirkişi kurulundan daha önce mahallinde yapılan keşif sonucu elde edilen bulgular, sözleşme ve ekleri, ve tüm dosya kapsamındaki belgeler ve taraflarca sunulan kesin hesap raporları ile ekleri dikkate alınarak yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesaplar incelenip kararlaştırılacak ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeni gerekçeli şekilde karşılaştırılıp incelenerek tablo halinde gösterilecek, kesinti ve mahsuplar incelenip değerlendirilecek, bilirkişilerin mahallinde yaptıkları inceleme sonucu elde ettikleri verilerin ve dosya kapsamındaki tüm belgelerin incelenmesi sonucu ulaştıkları tespitlerin raporda yer alacak, sözleşme kapsamı ve sözleşme dışı yapılan iş bedellerinin ve güçlendirme bedelinin hesap yöntemi ve hesap detayları gösterilerek rapora eklenecek, ara hakedişlere yüklenici tarafından usulüne uygun olarak itiraz edilip edilmediği incelenerek usulüne uygun itiraz bulunmuyorsa yüklenici yönünden kesinleşen miktarların varlığının dikkate alınacak şekilde ilke ve konuları kapsayan mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor almak, raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediğini denetledikten sonra karar vermek, davacının dava tarihinden önce faiz başlangıcına esas olacak nitelikte temerrüt ihtarnamesi bulunmadığından mahkemece kabul edilen alacağa, asıl ve birleşen dava tarihlerinden itibaren faiz işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekçeleri ile kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiş ise de; davacının kendi çıkardığı kesin hak edişe göre 651.738,00 TL kesin hesaptan, 362.000,00 TL’de güçlendirme bedelinden olmak üzere toplam 1.013.732,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğü ve dava dilekçesinde talebini bu şekilde sınırlandırdığı belirtilmesine rağmen mahkemece asıl davada 10.000,00 TL, birleşen davada 1.013.732,00 TL bedel olmak üzere toplam 1.023.732,00 TL’ye hükmedilerek talep aşılarak karar verildiği, bununla birlikte hükme esas alınan raporda bilirkişilerce yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesapların incelenip karşılaştırılmadığı ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeninin gerekçeli şekilde izah edilmediği, mahallinde yapılan keşif sonucu elde edilen bulgular, sözleşme ve ekleri, ve tüm dosya kapsamındaki belgeler ve taraflarca sunulan kesin hesap raporları ile ekleri dikkate alınarak yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesaplar incelenip kararlaştırılacak ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeni gerekçeli şekilde karşılaştırılıp incelenerek tablo halinde gösterilmediği, bu durumda raporun bozma ilamının gereklerini yerine getirmediği ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için kesin hesap çıkarılması konusunda işin uzmanı olan kişilerden oluşturulacak üç kişilik yeni bir teknik bilirkişi kurulundan daha önce mahallinde yapılan keşif sonucu elde edilen bulgular, sözleşme ve ekleri, ve tüm dosya kapsamındaki belgeler ve taraflarca sunulan kesin hesap raporları ile ekleri dikkate alınarak daha önce mahallinde yapılan keşif sonucu elde edilen bulgular, sözleşme ve ekleri, ve tüm dosya kapsamındaki belgeler ve taraflarca sunulan kesin hesap raporları ile ekleri dikkate alınarak yüklenici ve iş sahibi idarece sunulan kesin hesaplar incelenip karşılaştırılacak ve kesin hesaplar arasındaki farklılığın nedeni gerekçeli şekilde incelenerek tablo halinde gösterilecek, kesinti ve mahsuplar incelenip değerlendirilecek, bilirkişilerin mahallinde yaptıkları inceleme sonucu elde ettikleri verilerin ve dosya kapsamındaki tüm belgelerin incelenmesi sonucu ulaştıkları tespitlerin raporda yer alacak, sözleşme kapsamı ve sözleşme dışı yapılan iş bedellerinin ve güçlendirme bedelinin hesap yöntemi ve hesap detayları gösterilerek rapora eklenecek, ara hakedişlere yüklenici tarafından usulüne uygun olarak itiraz edilip edilmediği incelenerek usulüne uygun itiraz bulunmuyorsa yüklenici yönünden kesinleşen miktarların varlığının dikkate alınacak şekilde belirtilen ilke ve konuları kapsayan mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli kesin hesabı çıkaracak şekilde rapor almak, raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediğini denetledikten sonra davacının kendi çıkardığı kesin hak edişe göre 651.738,00 TL kesin hesaptan, 362.000,00 TL’de güçlendirme bedelinden olmak üzere toplam 1.013.732,00 TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğü ve dava dilekçesinde talebini bu şekilde sınırlandırdığı da dikkate alınarak asıl ve birleşen davada verilecek toplam bedelin bu miktarı geçemeyeceği de gözetilip taleple bağlı kalarak belirlenen bedellerin asıl ve birleşen dava tarihlerinden yasal faizleri ile birlikte tahsiline karar vermek ve davalı idare 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 13/j maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan harçtan sorumlu tutulmamasından ibarettir.

Mahkemece, usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde, denetime elverişli olmayan rapora göre talep de aşılarak karar verilmesi hatalı olmuş, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

İlamın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yasa yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.