Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2023/1604 E. 2023/2392 K. 15.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1604
KARAR NO : 2023/2392
KARAR TARİHİ : 15.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/16 E., 2021/1006 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARDA
DAVACILAR : 1-… 2-… 3-… vekili Avukat … 4-… Mirasçıları a-… b- … -… d-… e- … vekili Avukat …
ASIL DAVADA
Birleşen 2010/2017 Esas Sayılı Davada
DAVALILAR : 1-… 2-… 3-… 4- … …
Birleşen 2013/98 Esas Sayılı Davada
DAVA TARİHİ : 13.06.2007
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı …. vekili

I. DAVA
1-Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan arsa sahibi … ile davalı yüklenici … arasında 01.08.1997 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, akabinde yüklenicinin “yapım sözleşmesidir” başlığı altında davacılar ile anlaşma sağladığını, davacıların aidatlarını davalı …’e eksiksiz ödediklerini, yüklenicinin ekonomik sıkıntılar sebebiyle süresinde inşaatı bitirememesi üzerine arsa sahibinin sözleşmeyi feshettiğini, daha sonra müvekkilleri ile davalı arsa sahibi … arasında imzalanan 11.03.1999 tarihli sözleşmeye göre, arsa sahibi …’ya iki daire ile bir dükkan verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkillerinin inşaatı 2000 yılı Aralık ayında tamamlayarak dairelerine yerleştiklerini ancak davalı …’nın, başka talepler ileri sürerek tapu devrine yanaşmadığını, ayrıca Batman İcra Müdürlüğü’nün 2003/3002 esas sayılı dosyasında alacaklı … tarafından yüklenici davalı … aleyhine yapılan icra takibinde haciz ihbarnamesi gönderilen davalı …’nın alacaklıyla danışıklı olarak, yapılan inşaattan müvekkillerine ait dairelerin yüklenici …’e ait olduğu yönünde beyanda bulunması üzerine haciz konulduğunu, müvekkillerinin açtığı istihkak davasının da reddedilmesi sonucunda müvekillerine ait dairelerin icraca satılma tehlikesi doğduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapunun iptaliyle 2 ve 6 numaralı dairelerin davacı …, 3 numaralı dairenin davacı …, 4 numaralı dairenin davacı …, 8 numaralı dairenin davacı …’e ait olduğundan bu dairelere ait arsa paylarının davacılar adına tescilini, tescilin mümkün olmaması halinde tespit edilecek daire bedellerinden şimdilik daire başına 10.000,00’ar TL’nin hakkın doğum tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

2-Birleşen 2010/717 sayılı davada davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkilleri ile davalı yüklenici … arasında bila tarihli yapım sözleşmesi imzalandığını, davalının 1998 yılı sonlarında iflas edip Batman’dan kaçması sonucunda inşaatın yarım kaldığını, arsa sahibi … tarafından davalıya sözleşmesinin fesh edildiğine ilişkin ihtarnamenin gönderildiğini, inşaat sözleşmesinde davalılar …, … ve …’ın imzası bulunduğunu,Yargıtay bozma ilamına göre taraf teşkilinin sağlanması için adı geçen davalılar aleyhine dava açıldığını belirterek ve asıl davadaki beyanlarını tekrar ederek davalı … adına olan tapunun iptaliyle, 1 numaralı dairenin davacı …, 2 ve 6 numaralı dairelerin davacı …, 3 numaralı dairenin davacı …, 4 numaralı dairenin davacı …, 8 numaralı dairenin davacı …’e ait olduğundan bu dairelere ait arsa paylarının davacılar adına tescilini, tescilin mümkün olmaması halinde tespit edilecek daire bedellerinden şimdilik daire başına 10.000,00’ar TL’nin hakkın doğum tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

3-Birleşen 2013/98 esas sayılı davada davacılar vekili dava dilekçesinde, davalılardan … ile 01.08.1997 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalayan, ancak inşaatı yarıda bırakan yüklenici … aleyhine dava dışı … tarafından icra takibi başlatıldığını, kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen davalı …’nın yüklenicinin kendisinden alacaklı olduğunu bildirmesi üzerine müvekkillerince inşaatı tamamlanan bina ve arsanın icra kanalıyla …’a satıldığını, adı geçen şahsın da bina ve arsayı davalı …’nın akrabası ve vekili olan …’un sahibi olduğu …İnşaat… Ltd Şti.’ye muvaazalı olarak sattığını ileri sürerek, davalı şirket adına olan tapu kaydının iptaliyle binadaki 1 numaralı dairenin …, 2 ve 6 numaralı dairelerin davacı …, 3 numaralı dairenin davacı …, 4 numaralı dairenin davacı …, 8 numaralı dairenin davacı …’e ait olduğundan, bu dairelere ait arsa paylarının davacılar adına tescilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1-Asıl davada davalı … vekili, davacıların açmış bulunduğu istihkak davasının reddine ilişkin kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğinden bu davayı açamayacaklarını, ayrıca yüklenici …’in inşaatın yapımı sırasında malzeme alarak borçlandığı esnafların alacaklarını müvekkilinden talep ettiklerini, davacıların bedel ve aidat ödemeden daire sahibi olmak istediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2-Birleşen 2010/717 Esas sayılı davada davalı …, yüklenici …’in yaptığı inşaat maliyetini banka hesabına yatırdığını, inşaatı kendi imkanlarıyla tamamladığını, daha sonra, kendisine ait bir daire ile, dükanın 1/8 payını 09.10.2001 tarihinde …’e haricen sattığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

3-Birleşen 2013/98 Esas sayılı dava davalı vekili cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın 25.03.2010 tarihinde cebri icra yoluyla …’a satıldığını, müvekkilinin de 12.04.2010 tarihinde taşınmazı satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.05.2008 tarih ve 2007/287 Esas, 2008/332 Karar sayılı kararı ile davacıların tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1-Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2-Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 2010/2611 Esas, 2010/3098 Karar sayılı ilamı ile “11.03.1999 tarihli sözleşmenin taraflarından olan dava dışı … ve … ile 01.08.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan yüklenici … haklarında, bu dava ile birleştirilmek üzere dava açabilmeleri için davacılara uygun süre verilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra inşaatın yasal olup olmadığının belediye işlem dosyası da getirtilerek, bilirkişilere yaptırılacak inceleme sonucu saptanması ve davacıların bağımsız bölümlerinin adlarına tescilini isteyebilme hakları doğmuş ise, irtifak paylarının belirlenmesi gerektiği belirtilerek” bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 12.02.2014 gün ve 2010/551 Esas, 2014/83 Karar sayılı kararı ile ” birleşen 2013/98 E. sayılı dava yönünden davalı şirketin taşınmazı, cebri icra yoluyla satın alan … isimli sahıstan satın aldığı, gerek … gerekse de davalı şirketin muvazaalı işlem yaptığının davacı yanca ispatlanamadığı gerekçesiyle, bu davanın reddine, davaya konu inşaatın yasal olmadığı, ruhsatının dolduğu, inşaattaki eksikliklerin tadilat projesiyle dahi düzeltilmesinin mümkün olmadığından kat mülkiyetine ve kat irtifakına geçilemeyeceği ve davacılar adlarına bağımsız bölümleri tescil hakları doğmadığı gerekçesiyle, tescil yönünde hüküm kurulamayacağı, önceki bilirkişi raporunda … hissesi bedelinin 103.96,62 TL, diğer davacıların hisse bedellerinin ayrı ayrı 51.548,00 TL olduğu, davanın kısmi dava olarak açıldığı” gerekçesiyle, asıl ve birleşen 2010/717 E. sayılı davaların kabulüne karar verilmiş, birleşen 2010/717 E. sayılı davada “davalı … ‘ın inşaattaki haklarını 2001 yılında satın alan üçüncü kişi … tarafından bir dava açılmadığı” gerekçesiyle, bu davalının hissesi yönünden tescil ve bedel yönünden bir karar verilmemiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1-Mahkeme kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı … vekili ile asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2-Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 04.03.2016 tarih ve 2015/7713 Esas, 2016/1344 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3-Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin bu ilamına karşı asıl ve birleşen davalarda davacılar …, …, … ve … vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4-Karar düzeltme istemini inceleyen Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 24.10.2017 ve 2016/6703 Esas, 2017/2842 Karar sayılı ilamında “11.03.1999 tarihli sözleşme, davalı arsa sahibi ile yüklenici arasında yapılan 01.08.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin devri mahiyetindedir. Yargıtay Yüksek 15. Hukuk (kapatılan) Dairesi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmiş olmadığının kabulü halinde taraflar arasında yapılan 11.03.1999 tarihli sözleşme uyarınca BK’nın 162 (TBK 183) vd. maddeleri uyarınca hak sahibi olup olmadıklarının araştırılması gerektiğine işaret etmiştir. Bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında ilk yüklenici … davalı olarak davaya katılmış, sözleşmenin feshedildiği konusunda herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Bu durumda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ayakta olup, taraflar arasında yapılan 11.03.1999 tarihli sözleşme bir devir sözleşmesi olarak kabul edilmeli ve davacıların bu sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirip getirmedikleri araştırılmalıdır. Mahkemece, Belediye yazısına değer verilip, taşınmazın ruhsata bağlanmasının imkansız olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu husus bilirkişi raporu ile çelişkilidir. Davacılar, yüklenici …’in haklarını temlik aldıklarına göre davacılara bilirkişi raporunda belirlendiği şekliyle tadilat ruhsatı hazırlayıp yapının sözleşme, imar fen ve sanat kurallarına uygun hale getirilmesi konusunda yeterli bir süre ve yetki verilip inşaatın uygun hale getirilmesi halinde 15. Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirlenen şekilde arsa payları belirlenip bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca dava konusu taşınmazın tapu intikallerinin muvazaalı şekilde gerçekleştirilmiş olup olmadığı üzerinde de yeterince durulmamıştır. Taşınmazın yakın tarihli şekilde el değiştirmesi, borçlanma işlemlerinin ve devir işlemlerinin birbirlerine yakın kişilerce yapılması hususları yeterince araştırılmamış, kararda da yeterince gerekçelendirilmemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen yukarıda belirlenen hususlarda yeterli inceleme yapılmadan karar verilmesinin doğru görülmediği, verilen kararın bu gerekçelerle bozulması gerekirken değişik gerekçelerle bozulmasına karar verilmesinin doğru olmadığı” açıklanarak karar düzeltme istemi kabul edilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin bozma ilamı kaldırılarak kararın değişik bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Mahkememizce Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/6703 Esas 2017/2842 Karar sayılı ilamına uyularak karar doğrultusunda kararda belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yeniden yapılan yargılamada, davacılara yapının sözleşme,imar fen ve sanat kurallarına uygun hale getirilmesi konusunda yeterli süre ve yetki verildiği,davacı tarafından yapı kayıt belgesinin mahkememize sunulduğu,çözümünün özel veya teknik bilgiyi gerektirmesinden dolayı yapı kayıt belgesi de değerlendirilerek yapının uygun hale getirilip getirilmediği hususunda dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği,01/12/2020 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda, yapı kayıt belgesinin yapının tamamı için verildiği,Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapı, imar, fen ve sanat kurallarına, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen yapı kayıt belgesi ile uygun hale getirildiğinin tespit edildiği ve raporda Yargıtay 15. Hukuk dairesinin 2010/2611 Esas 2010/3098 Karar sayılı ilamında belirlenen şekilde tüm bağımsız bölümlerin kat irtifaklarının tesisine esas alınabilecek yeterlilikte ve doğrulukta olmak üzere bağımsız bölümlerle irtibatlı arsa paylarının belirlendiği,arsa sahibi ile yüklenici arasında yapılan 01/08/1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiği konusunda herhangi bir delil sunulmadığından söz konusu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ayakta olduğu,taraflar arasında yapılan 11/03/1999 tarihli sözleşme ,devir sözleşmesi olarak kabul edilerek gerek mahkememizce çıkılan keşifteki gözlem,gerek inşaat bilirkişi raporları ,gerekse de dinlenilen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere sözleşme uyarınca zemin artı 5 kat olacak şekilde ve her katta 2 daire olacak şekilde inşaatın yapıldığı, davacıların sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirdikleri, Batman İcra Müdürlüğünün 1999/152 Esas numaralı dosyasında alacaklı …’ın müteahhit … hakkında takip başlatmasının ardından dava konusu taşınmaz üzerine haciz konulduğu, … vekili tarafından 05/05/1999 tarihinde istihkak iddiasında bulunulduğu,gene aynı şekilde 14/06/1999 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunulduğu, söz konusu dilekçeler ile müteahhit …’in kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki taahhüdünü yerine getirmemekle birlikte söz konusu yerde herhangi bir hakkı olmadığını bildirdiği, daha sonra … tarafından icra dosyasına verilen 15/09/2003 havale tarihli, 18/02/2005 ve 07/04/2005 tarihli dilekçelerde ise tam aksine hiçbir gerekçe belirtilmeden …’in söz konusu taşınmazda müteahhit hakkı kaldığının ve söz konusu borcu kabul ettiğinin beyan edildiği,hatta 07/04/2005 tarihli dilekçede müteahhidin sözleşme şartlarını yerine getirerek daire ve dükkanları tarafına teslim ettiğinin, 8 daire ve dükkanların ona ait olduğunun beyan edildiğinin görüldüğü, söz konusu beyanların davalı …’nın sunmuş olduğu 26/09/2007 tarihli cevap dilekçesi, taraflar arasında imzalanan 11/03/1999 tarihli sözleşme ve Batman 2. Noterliğinin 09/02/1999 tarih ve 1817 yevmiye numaralı ihtarname ile çeliştiği ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu,bina ve arsanın …’a satılması akabinde Batman Tapu Müdürlüğü’nün 13/08/2015 tarihli müzekkere cevap ekinde gönderilen tapu kaydı ve tapu senedinden da anlaşılacağı üzere 12/04/2010 tarihinde söz konusu taşınmazın… İnşaat ve Nakliye Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye satıldığı, dosya arasında bulunan Midyat Noterliği’nin 17/09/2020 tarih 07790 yevmiye numaralı imza sirkülerinden söz konusu şirketi temsile yetkili şirket müdürünün … olduğunun tespit edildiği, söz konusu kişinin de 30/04/2021 tarihli kolluk tutanağından da görüleceği üzere davalı …’nın dünürü olduğu,söz konusu durumun davalı… şirketinin vekilinin birleşen 2010/693 esas sayılı dosyasının 2. celsesindeki beyanı ve nüfus kayıtları ile doğrulandığı, yukarıda ayrıntılı olarak bahsedildiği üzere taşınmazın yaklaşık 1 ay gibi kısa bir sürede satılmış olması,devir işlemlerinin birbirlerine yakın ve tanıdık kişilerce yapılması ve davalı …’nın icra dosyasına sunmuş olduğu birbiriyle tamamen uyumsuz dilekçeler değerlendirildiğinde tapu intikallerinin muvazaalı şekilde gerçekleştiği kanaatine varıldığı” gerekçesiyle, asıl ve birleşen 2013/98 esas sayılı dava dosyalarında davanın kabulüne, birleşen 2010/717 Esas sayılı dava dosyası taraf teşkili sağlanmak üzere açıldığından bu dosyada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Birleşen 2013/98 Esas sayılı davada davalı… İnşaat Nakliye Turizm Sanayii Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Dairemizin 27.12.2022 tarih ve 2022/2031 Esas, 2022/6101 Karar sayılı kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI.KARAR DÜZELTME
A.Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Dairemizin yukarıda belirtilen kararına karşı birleşen 2013/98 Esas sayılı davada davalı… İnşaat Nakliye Turizm Sanayii Ticaret Ltd. Şti. vekili süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı… İnşaat Nakliye Turizm Sanayii Ticaret Ltd. Şti. vekili karar düzetme dilekçesinde, HMK’nın 297. maddesine aykırı olarak verilen kararın onanmasının hatalı olduğunu, hükmün uygulanma kabiliyeti olmadığını, gerekçe ile hüküm fıkrasının çeliştiğini, davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, yüklenici davalı …’in sözleşmeye uygun sürede ve tarzda edimini yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, dava konusu taşınmazla ilgili onaylı proje ve tadilat projesinin Belediye Başkanlığından sorulup dosyaya getirilmeden sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İmar Müdürlüğünden yapı kayıt belgesi aldırılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kamuoyunda imar barışı olarak bilinen bir uygulama kapsamında alınan yapı kayıt belgesinin inşaat ruhsatı olarak kabul edilmesi ve buna göre de rapor hazırlanmasının İmar Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu, cebri icra sonucu yapılan ihalenin muvazaalı olduğu iddiasının hukuken dinlenemeyeceğini, muvazaa iddiası kanıtlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen 2010/717 Esas sayılı dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedelin tazmini, birleşen 2013/98 Esas sayılı dava ise muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk
1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi, 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddeleri

3.Değerlendirme
1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanunun 440 ncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2- Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre… İnşaat Nakliye Turizm Sanayii Ticaret Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve HUMK’un 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uymayan diğer karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3-Mahkemece hükme esas alınan 30.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda “yapının imar, fen ve sanat kurallarına Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen yapı kayıt belgesi ile uygun hale geldiği” belirtilmiş, mahkemece de bilirkişi raporu benimsenerek asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

4-Yapı kayıt belgesi imara aykırı yapının kullanılmasına ilişkin olup, yapıyı imara uygun hale getirmemektedir. İmar Kanunu‘nun geçici 16. maddenin 10.bendinde belirtildiği üzere, yapı kayıt belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşümüne kadar geçerlidir. Düzenlemenin amacı da, yapının yeniden yapılmasına kadar kullanımına idare tarafından imkân sağlanmasından ibarettir. Aksi takdirde, imara aykırı bir yapı yapmış olan yüklenici, yapı kayıt belgesi alındığını ileri sürerek, ediminin ifasını yapının tekrar yapılmasına kadar ertelemiş olur ki, bu durum başlı başına edimin ifa edilmediğini gösterir. Edimin ifasının, yapının tekrar yapılmasına kadar beklenmesini talep etmek de kabul edilemez bir durum olup, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Netice itibariyle, İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. madde ile getirilen düzenlemenin, kat karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde kararlaştırılan edimlerin ifasına bir etkisinin bulunmadığı sonucuna varmak mümkündür. Tabii ki sözleşme hürriyeti gereğince, tarafların yapı kayıt belgesi alınması sonrasında kavuştukları yeni durum karşısında, karşılıklı olarak edimlerinin ifa durumunu değerlendirmeleri ve mevcut duruma göre yeni bir tavır takınmaları da imkan dahilindedir.

5-Batman Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 03.12.2013 tarihli yazısında “Binadaki projeye aykırılıklardan dolayı tadilat projesinin yapılmasının mümkün olmadığı” belirtilmiş, 21.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda ise, binada yapılan inceleme sonucunda projeye aykırılıklar maddeler halinde gösterilmiş, hazırlanacak bir mimari tadilat projesi ile belediyeden inşaat tadilat ruhsatı alınabileceği sonucuna varılmıştır. Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 24.10.2017 tarihli bozma ilamında da belirtildiği gibi, belediye yazısı ile bilirkişi raporu çelişkilidir.

6-Bu durumda, inşaatın yasal hale getirilip getirilemeyeceğinin gerekirse mahallinde yeniden konusunda uzman bilirkişi heyeti marifetiyle, inşaata ilişkin işlem dosyası da belediyeden getirtilerek yapılacak inceleme ile kesin olarak belirlenmesi, yasal hale getirilmesinin mümkün olması halinde davacılar yüklenici …’in haklarını temlik aldıklarından, davacılara tadilat ruhsatı hazırlayıp yapının sözleşme, imar, fen ve sanat kurallarına uygun hale getirilmesi konusunda yeterli süre ve yetki verilip inşaatın uygun hale getirilmesi halinde Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 31.05.2010 tarihli bozma ilamında belirtildiği şekilde arsa payları belirlenip bir karar verilmesi gerekirken, yapı kayıt belgesinin alınması ile yapının yasal hale geldiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

7-Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerekirken, kararın onandığı bu kez yapılan incelemede anlaşılmış olmakla, birleşen 2013/98 sayılı davada davalı olan… İnşaat Nakliye Turizm Sanayii Ticaret Ltd. Şti. vekilinin yukarıda açıklanan hususa ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Karar düzeltme talebinin kabulüne,
Dairemizin 27.12.2022 tarih ve 2022/2031 Esas ve 2022/6101 Karar sayılı onama ilamının
Kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA,

Karar düzeltme ve peşin harcın istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.