YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/983
KARAR NO : 2023/1746
KARAR TARİHİ : 10.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/332 E., 2021/501 K.
…
DAVA TARİHİ : 14.04.2014
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı … vekilince duruşmalı ve adli yardım talepli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı … vekili Avukat … geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığı anlaşılmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Batman Bölge Müdürlüğüne ait muhtelif cins ağır ve hafif hizmet araçlarının motor revizyon ile mekanik bakım onarım ve temizliği işlerinin müteahhit … tarafından üstlenildiğini, müteahhit yanında çalışan …’in sözleşmede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyip gerekli önlemleri ve tedbirleri almadığından iş kazası geçirdiğini, %35 oranında malul kaldığını, müvekkili kurum aleyhine karşı Ankara 7. İş Mahkemesinin 2002/772 Esas sayılı dosyası ile açtığı tazminat davasında müvekkili kurumun %80 kusurlu bulunduğunu, SGK tarafından Batman İş Mahkemesinin 2007/333 Esas sayılı dosyası ile de açılan davada müvekkili Kurumdan toplam 70.755,74 TL’nin tahsiline karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığını, SGK’ya Batman İcra Müdürlüğünün 2006/4253 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takip dosyasında toplam 100.992,20 TL ödeme yapıldığını, bu nedenlerle müteahhit …’in kesinleşen dosyada kazanın oluşumunda sözleşmeye göre kusurlu olduğundan müvekkili kurum tarafından ödenen 100.992,20 TL’nin ödeme tarihi olan 18/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğini, görevsizlik kararı verilmesini, TPAO ile birlikte sözleşme gereği işveren vasıfları nedeniyle %80’lik kusurun tamamının müvekkiline yükletilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, meydana gelen kazada iş yerinin her türlü bakım ve denetiminin TPAO’nun uhdesinde olduğunu, SSK Teftiş Kurulu raporunda da tanıkların, asıl işverenin müvekkili değil TPAO olduğunu belirttiklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 02.12.2015 gün ve 2014/216 Esas, 2015/396 Karar sayılı kararıyla “…mahkememizce aldırılan, yeterli ve gerekçeli bulunarak hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporuna göre; olayın meydana gelmesinde davalı müteahhidin kusurunun bulunmadığı, TPAO’nun ise %80 oranında kusurlu bulunduğunun tespit edildiği, şöyle ki; olayın meydana geldiği yerin TPAO’ya ait bir yer olduğu, davalı taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği TPAO’nun müteahhiti olarak tanımlanmış ise de dava konusu olayın meydana geldiği işyerindeki yönetimin, işçilerin giriş-çıkış ve iş güvenliğinin davacı Kurum mühendisleri tarafından gerçekleştirildiği, yani dava dışı işçinin fiiliyatta davacı Kurumun işçisi olduğu ve 1995 yılından beri aynı işyerinde çalışıp bu süre zarfında 3 kez müteahhidinin değiştiğinin SGK müfettişleri tarafından tespit edildiği, hal böyle olunca işçiye sadece maaşını ödeyen ve bir bakıma aracı olan davalı müteahhidin sadece bu nedenle kazadan dolayı sorumlu tutulamayacağı, daha önce alınan raporlarda da davacı Kurumun bu kazanın meydana gelmesinde %80 oranında sorumlu olduğunun belirlendiği, davalının kusursuz olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1- Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2-Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 01.02.2018 tarih ve 2016/3250 Esas, 2018/336 Karar sayılı ilamı ile “uyuşmazlık sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerine göre incelenip değerlendirilmelidir. Eser sözleşmelerinde yüklenici yaptığı işin uzmanı olup, eser denilen sonucun gerçekleşmesini taahhüt eder. İş sahibinden talimat almaz, ona karşı bağımsızdır. Yanında işçi çalıştırıyorsa işçisine karşı da işveren durumundadır. Dolayısıyla eser sözleşmelerinde yüklenici işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre iş yerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlüğü altındadır. İş sahibinin ise, böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi ancak hile veya ağır kusuru durumunda sorumludur. İşin uzmanı sayılan yüklenici Borçlar Kanunu’nun 357. maddesi uyarınca yükümlendiği işin ifası sırasında gerekli özen ve dikkati göstermekle görevli olup yüklenici ve iş sahibinin kusuru işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre çözümlenemez. Dolayısıyla davacının olayın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığı iş hukuku mevzuatı hükümlerine göre değil, eser sözleşmesi hükümleri doğrultusunda saptanmalıdır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 16.1 maddesinde “Müteahhit, sözleşmede belirtilen bütün işlerin sözleşme ve eklerine göre güvenli ve dikkatli bir şekilde yapılmasından ve yürürlükteki kanun ve tüzüklere uygun olarak gereken önlemleri almaktan sorumludur” hükmüne, 16.3 maddesinde “Müteahhit herhangi bir işin yapılması esnasında meydana gelecek kazalardan korunmak için bütün önlemleri alacak ve gerekli emniyet önlem ve usullerinin personeline öğretilme ve uygulanmasından sorumlu olacaktır” hükmüne, yine 17.0 maddesinde “Müteahhit veya elemanlarının sözleşmede ifade edilen çalışmaları sırasında ihmali, tedbirsizliği, dikkatsizliği ve de ne sebeple olursa olsun gerek petrole gerekse üçüncü şahısların malına ve eşyasına verdiği hasar ve zarardan sorumludur. Bundan dolayı doğabilecek maddi ve manevi tüm zararları tazmin etmekle yükümlüdür” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca sözleşmenin 28.2 maddesinde sözleşme eki olarak gösterilen “özel teknik şartnamenin” 26. maddesinde “Müteahhidin çalıştıracağı işçilerin uğrayacakları kaza ve sonuçlardan petrol sorumlu tutulamaz. Bütün hukuki ve cezai sorumluluklar tamamen ve doğrudan doğruya müteahhite ait olacaktır” hükmü yer almaktadır. Anılan bu hükümler ahde vefa ilkesi gereğince tarafları bağlar. Bu düzenlemeler 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 99. maddesinde yer alan sorumsuzluk kaydıdır. Sorumsuzluk kaydı hile veya ağır kusurun varlığı halinde hükümsüz olup, hafif kusur halinde geçerlidir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar konusunda uzman üç kişilik teknik bilirkişi kurulu oluşturularak 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler ile sözleşmedeki iş sahibinin sorumluluğu bakımından 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi hükmü değerlendirilmek suretiyle taraflar ile kazada yaralanan ve iş göremezlik kaybına uğrayan dava dışı…’in kusur durumlarını saptamak ve davacının rücuan giderim istemini de elde edilecek sonuç dairesinde karara bağlamaktan ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle ve hukuki değrelendirmede yanılgıya düşülerek iş hukuku ve iş güvenliği mevzuatı hükümlerine göre inceleme ve değerlendirme yapan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması uygun bulunmuştur” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak; “Dosya kapsamına alınan 24/01/2020 ve 02/11/2020 tarihli kusur tespitine ilişkin raporlarda davalının %80 oranında kusurlu olduğu tespit edildiğinden mahkememizce yapılan inceleme ile davalının bu kusur oranına denk gelen tutar bakımından sorumlu olduğu hesaba katılarak davacı tarafından Batman İcra Müdürlüğünün 2006/4253 Esas sayılı takip dosyasında ödemiş olduğu sabit olan 100.992,20 TL’den iş bu dosya bakımından davalı tarafın sorumlu olduğu dikkate alınarak, bu tutarın davacı tarafından ödendiği dosya kapsamında ispat edilemediğinden bu yöndeki tazminatın davalıdan rücuen tahsili gerektiği” gerekçesiyle davanın kabulü ile “Batman İcra Müdürlüğünün 2006/4253 Esas sayılı dosyasındaki ödemiş olduğu 100.992,20 TL tutarındaki tazminatın ödeme tarihi olan 18/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, işveren davacının kuruluşundan bu yana kullandığı binaların bakım, kontrol ve tadilatıyla ilgili yükleniciye ne kadro ne de ödenek ayırmadığını, demirbaş konumundaki binaların denetim ve sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, Borçlar Kanununda geçen “kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesi gereği meydana gelen kazada sorumluluğun davacıda olduğunu, kaza ve yapılan ödemelerin 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükteyken gerçekleştiğinden 3. kişilere karşı 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan edimin ifası sırasında meydana gelen iş kazası nedeniyle iş sahibi tarafından ödenen tazminatın yükleniciden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri. 818 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 427 nci maddesi ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi kurulu oluşturularak 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddeleri ile aynı kanunun 99. maddesi hükmü değerlendirilmek suretiyle tarafların ve dava dışı …’in kusurunun belirlendiği, rapora itiraz üzerine ek rapor ve ayrıca aktüerya bilirkişisinden rapor alındığı, raporların gerekçeli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla mahkemece verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmadığından yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.