YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/894
KARAR NO : 2023/2483
KARAR TARİHİ : 22.06.2023
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2020/14 E., 2021/536 K.
DAVALILAR : 1-… vekili Avukat …
2-… İnş. Oto Gıd. Eml. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.
DAVA TARİHİ : 09.10.2013
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı … tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı asil … ve vekili Avukat … geldi. Tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı şirket ile 7 numaralı bağımsız bölümün 98.800,00 TL’ye satışı konusunda 20.07.2011 tarihli adi yazılı sözleşme yapıldığını, taksitlerin düzenli ödenmesine rağmen tapuda devrin gerçekleştirilmediğini, davalı şirketin 7 numaralı bağımsız bölümün tapusunu davacıya devretmek yerine diğer davalı …’a muvazaalı şekilde devrettiğini, davalıların arasında gerçek bir satış, satış sözleşmesi, satış bedelinin ödenmesi gibi işlemlerin olmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu iptali ve tescili, mümkün olmazsa daire bedeli ve tapu masrafı adı altında ödenen toplam 101.200,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı için geçerli olmadığını, davalının tapu siciline güvenerek taşınmazı aldığını, kendi adına dört, şirketi adına da üç adet daire aldığını, daire bedellerini ödediğini, daha sonra şirketle aralarında başka daire satışı konusunda anlaşmaları üzerine üç adet dairenin daha kendisine devredildiğini, ancak bu dairelerin üzerindeki takyidatların kaldırılması halinde satış bedelinin ödeneceğini, dava konusu bağımsız bölümün parası ödenerek alınan dairelerden olduğunu, alacak talebinin davalıya yöneltilemeyeceğini, davalıların arasındaki satışın gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2013/1194 Esas, 2015/212 Karar sayılı kararıyla; daire satış sözleşmesinin şekil şartına uygun olmadığı, adi sözleşme mahiyetinde olduğu, noterden ya da tapudan yapılmadığından geçersiz olan sözleşme uyarınca sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, herkesin aldığını yasal faiziyle birlikte iade etmek zorunda olduğu, davacı tarafından 101.200,00 TL ödendiği gerekçesiyle davalı … İnşaat Emlak Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. yönünden davanın kabulüne, diğer davalı …’ın getirtilen kayıtlar ve davacı tarafından sunulan tapular dikkate alındığında, üzerine kayıtlı çok sayıda taşınmaz bulunduğu, taşınmaz alım-satım işi yaptığı, diğer davalıdan satın aldığı dairelerin bedellerini ödediği, davada pasif husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davalı …’e karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan)14.Hukuk Dairesi 15.10.2018 tarihli ve 2018/1069 Esas ve 2018/6675 Karar sayılı ilamı ile yüklenicinin üçüncü kişilere yapacağı temlikin yazılı olmasının yeterli olduğu, adi yazılı satış sözleşmesinin geçerli olduğu, ancak satış işleminin davalı …’e karşı kötüniyetli ise ileri sürülebileceğinden dava konusu bağımsız bölümün devrinin muvazaalı olarak yapıldığına ilişkin delil varsa toplanarak sonucuna göre bir hüküm verilmesi ve arsa maliklerinin davada taraf kılınarak binadaki eksiklikler varsa bedelin depo edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekili ile davalı … vekilinin karar düzeltme istemi üzerine 14.01.2020 tarihli ve 2019/1498 Esas, 2020/340 Karar sayılı ilamıyla maddi hataya dayalı olarak arsa maliklerinin davada taraf kılınmasına yer verildiği gerekçesiyle bu kısım çıkartılarak kararının diğer gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın geçerli bir temlik sözleşmesi uyarınca davalı şirket tarafından davacıya satış yapıldığı ve satış bedelinin tahsil edildiği, taşınmazın da fiilen davacıya teslim edildiği, teslimden itibaren davacı tarafından da taşınmaz ve taşınmazın bulunduğu ortak alanlardaki eksikliklerin giderilmesi için ödemeler yaptığı gibi 2011 yılından itibaren de yönetim aidatlarının ödendiği, temlik edilen taşınmazda satıcı firma … Şirketinin tasarruf hakkı ortadan kalkmasına rağmen bu kez taşınmazın diğer davalı …’a resmi yoldan tescilinin gerçekleştirildiği, alacak temlik edilmekle artık satıcının taşınmaz üzerindeki hakkının ortadan kalktığı, davalı …’ın dava konusu taşınmazın bulunduğu apartmandan daha öncesinde taşınmaz satın aldığı da değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın davacıya satıldığını ve teslim edildiğini bildiği veya bilebilecek durumda olduğu, bu durumda davalı … adına yapılan tescilin yolsuz tescil hükmünde olup TMK.m.1024 uyarınca davacının dava açma hakkının bulunduğu, diğer taraftan davalının taşınmazın satımı yönünde bedel ödediğini kanıtlayamadığı, resmi senet uyarınca yapılan ödemenin 57.500,00 TL olup, taşınmaz rayiç değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğu, ayrıca davalılar arasında bedel ödenmeksizin taşınmaz devir işlemlerinin de yapıldığının davalıların kabulünde olduğu, beyanları ile taşınmaz devirlerinden sonra takyidatları kaldırılmayan taşınmazların bedellerinin ödenmediği, nitekim dava konusu taşınmazın da davalıya satışı esnasında üzerinde takyidatlar bulunup bu takyidatların 2013 yılında kaldırıldığı, yapılan ödeme miktarları ile alınan taşınmaz adedi kıyaslandığında 2013 yılında yapılan toplam 200.000,00 TL’lik ödemenin 2013 yılında satın alınan 5 adet taşınmaza ilişkin mi yoksa dava konusu taşınmazın satışı yönünden mi olduğunun ispatlanamadığı, dolayısıyla resmi senette belirtilen taşınmaz bedelinin de ödendiğinin olayda kanıtlanamadığı, bu durumda her ne kadar davalı … tarafından davalı şirkete ödemeler yapılmış ise de; yapılan bu ödemelerin taşınmaz satışına ilişkin olmadığı, esasen … tarafından, … Şirketine verilen borç ödemelerinin teminatını oluşturmak üzere davalı …’e taşınmaz devri yapıldığının kabulü gerektiği, ceza dosya kapsamında dinlenen …’nın bunu doğrular şekilde beyanda bulunduğu, bu nedenle davalılar arasındaki görünürdeki işlemin satış şeklinde olsa da gerçek iradenin alacağın teminatı niteliğinde olduğu, buna göre irade ile işlemin birbirleriyle uyumlu olmadığı, ayrıca davalı şirketin borca batık durumda olduğunun ceza dosyasında dinlenen tanık anlatımları ve davalı şirket temsilcisinin beyanıyla sabit olduğu, davalı …’ın da yatırım amacıyla taşınmaz alım satım faaliyeti yapması nedeniyle davalı şirketin mali durumunu bilebilecek durumda olduğu, bunun dışında satın almış olduğu taşınmazların da daha öncesinde başka kişilere satıldığını bilebilecek durumda olduğu, davalı adına yapılan işlemin muvazalı işlem olup yapılan tescilin de yolsuz olduğu, davalı şirketin taşınmazı davacıya temlik etmekle artık taşınmaz yönünden tasarruf hakkının ortadan kalktığı, davalının da taşınmazın davacıya satıldığını bildiği veya bilebilecek durumda olduğundan iyi niyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde,müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, taşınmaz gerçek bedelini ödediğini, müvekkilinin ödediği bedellerin gerekçede çelişkili olarak yer aldığını, tapu da şerh olmadığını, müvekkilinin ceza dosyasında beraat ettiğini, davacının dava konusu taşınmazda hiç oturmadığını, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeyi bilmesinin mümkün olmadığını, delillerinin değerlendirilmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptal ve tescil mümkün olmazda tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, TMK’nın 1023 ve 1024 maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmeyen davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı …’a yükletilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.