Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/747 E. 2023/1785 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/747
KARAR NO : 2023/1785
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/559 E., 2021/216 K.
DAVALILAR : 1- … Özel Sağlık Hizmetleri ve Tıbbi Danışmanlık
Anonim Şirketi vekili Avukat … 2- …
… vekili Avukat …
FER’Î MÜDAHİL : … vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 23.12.2013
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı … vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 09.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalı … vekili Avukat … ile davacı vekili Avukat …’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Alman vatandaşı olduğunu, yapılan reklamlar çerçevesinde Türkiye’de bizzat … tarafından tedavi edilmek üzere randevu aldığını, davalı …’in tedavi ile doğru düzgün ilgilenmediği halde tedavi bedelini peşin tahsil ettiğini, uygulamaların bir çoğunu da asistanına yaptırdığını, davacıya ait dişlerin yetiştirilmemesi nedeniyle, İstanbul’da 8 gün fazladan kalması nedeniyle konaklama giderine neden olduklarını, cuma günü için alınan randevunun pazartesiye aktarılması ile dönüş için aldığı uçak biletinin yanması nedeniyle 360 Euro zarara uğradığını, yine bu 8 gün davacının işinin başında olmaması nedeniyle gelir kaybı olduğunu, davacının günlük kazancının 1.250 Euro olduğunu, pazartesi randevusuna gittiğinde de davalı …’in muayene etmeden asistanına yönlendirdiğini, bu süreçte implant takılması gibi ciddi işlemlerin de asistana yaptırıldığını, buna itiraz üzerine de implantın oturmadığını belirtilerek çekildiğini, davacının çene kemik yoğunluğu düşük olduğundan kemik tozu uygulaması yapıldıktan sonra implant uygulanması gereğine de uyulmadığından dişin çekilerek implantın da söküldüğünü, Tuzla Tıp Merkezi’ne giden davacıya hatalı uygulama yapıldığı bilgisinin verildiğini, böylece bilim gereklerine aykırı davranan davalılara tedaviden vazgeçtiğini, ayrıca ücret ödeyerek Almanya’da tedavisini tamamladığını, bu arada davalılara Kartal 7.Noterliğinin 28/03/2013 tarih ve 08478 yevmiye sayılı ihtarı gönderildiğini, ancak herhangi bir yanıt verilmediğini, bu nedenlerle davacının dişlerinde ve damaklarında davalı …’in keza onun talimatı ile bir kısmı da asistanına yaptırılan hatalı ve tıbbi ilkelere aykırı ve zarar verici, hatalı, eksik ve yanlış davalı tarafından da yarım bırakılan tedavisinden dolayı maddi tazminata ilişkin tüm fazlaya dair hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile hak etmedikleri ve tedaviyi yarım bıraktığı halde eksiksiz ödenen ücretin iadesi de dahil olmak üzere 30.744 TL maddi tazminatın, çektirilen elem ve ızdırabın bir nebze olsun giderilmesi için 70.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren en yüksek ticari direnim faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 40.070,94 TL’ye ıslah etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yabancı olması nedeniyle teminat yatırması gerektiğini, davalılardan …’in hastanede çalışan bir diş hekimi olduğunu, reklamı bulunmadığını ve randevuların doktor ismi üzerinden değil klinik için mevcut otomasyan sisteminden verildiğini, davacı iddiası aksine davacı ile başından sonuna kadar …’in ilgilendiğini, asistanların sadece hekimi asiste ettiklerini, doktorun hatalı bir işlemi bulunmadığından davalıların sorumluluğunu gerektiren yasal koşullar bulunmadığını, davacının ilk randevusuna 24.12.2012 tarihinde geldiğini, çekilen röntgen ve çalışmalar sonucunda 3 adet implant 21 adet de zirkonyum diş tedavi dolgu yapılmasının kabul edilmesi üzerine 6.750 Euro fiyat verildiğini, ancak peşin ödenmesi kaydıyla 6.500 Euro ödemenin kabul edildiğini, bu teklifin davacıdan geldiğini, ikinci randevunun 26/12/2012 tarihinde olduğunu ve implantlar yerleştirildiğini, zirkonyum dişlerinin ölçülerinin alındığını, üçüncü randevunun da 29.12.2012 tarihinde olduğunu, zirkonyum dişlerin tamamlandığını ve implantların geçici dişlerinin takıldığını ve 4 ay sonrasına randevu verildiğini, 18.03.2013 tarihindeki randevusunda sorun bulunmadığı bildirildiğinden implant ölçüleri alınıp Cuma gününe kadar randevu verildiğini, Cuma günü randevusuna geldiğinde sol üst çene implantında sıkıntı fark edilmesi üzerine bunun çıkarılması gerektiğinin söylendiğini, hastanın isterse hiç bedel ödemeden tedaviye devam edileceği, ancak 4 ay sonra tekrar gelmesi gerektiğinin izah edilmesi üzerine bunu düşünmek istediğini söylemesi üzerine Pazartesine geldiğinde implantların yapıldığı diğeri için de randevu verildiğini, ancak hastanın sonra hastaneye gelmediğini, tedavi sürecinin yapılan işlemlere uygun olduğunu, hekimin kasıtla veya hatalı işlemle tedavi süresinin uzamasının söz konusu olmadığını, kullanılan malzemelerin de bu konuda en kaliteli malzemelerden olduğunu ve davacının üçüncü randevudan ve birçok işlem yapıldıktan sonra tedavisini yarım bırakması nedeniyle taleplerinin yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat tutarının yüksek olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.06.2016 tarihli ve 2013/704 Esas, 2016/265 Karar sayılı kararı ile; rapor incelendiğinde davacının üst sol 1. büyük azı dişinde (26) çapraz yöndeki kemik içi implantın uygulama yolunun hatalı olduğu ve hemen önündeki (25) numaralı doğal dişin köküne çarparak köke kalıcı hasar verdiği, alt çenede ön bölgede davacının doğal dişlerinin var olduğu, alt sağ tarafında ince ve kısa bir implant yapıldığı ve bu implantın hareketli olduğu, davacının alt sol tarafındaki implantında hareketli olduğu yani kusurlu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca kanal tedavilerinden bazılarının eksik olduğu, bu nedenle ilgili dişlerde kronik apikal lezyonların olduğu, yapılan işin tıbbın gereklerine uygun şekilde yapılmamış olduğu ve davalılar vekilinin rapora itiraz dilekçesinde belirttiği gibi sadece bir implantta değil, diğer implantlarda da hata olduğu gibi başkaca birçok hatalı uygulamaların olduğu, bunlardan bir kısmının kalıcı hasara neden olduğu, davacının diş tedavisinin tamamıyla hatalı yapıldığı, ayıplı ifa nedeniyle davacının dolayısıyla uğradığı zararın davalılar tarafından tahsili gerektiği, maddi tazminata konu gider kalemleri ve miktarları denetime elverişli şekilde 43,070.94 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafın, söz konusu hatalı işlemlerden sonra davalılara Kartal 7. Noterliğinden 28.03.2013 tarihinde 08478 Yevmiye nolu ihtarı çekerek, ihtarın kendilerine tebliğinden itibaren 10 gün içinde söz konusu tazminatları ödemelerini talep ettiği, ihtarın davalılara 08.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların, davacı tarafından ihtarda belirtilen sürenin sonunda temerrüde düşürülmüş oldukları, ayrıca 70.000,00 TL manevi tazminat talep edildiği, davalılar tarafından diş tedavisinin özensiz yapılmış, tedaviden beklenen sonuçların meydana gelmemesi davacının yeniden aynı ağrıları çekmesi nedeniyle bedensel ve ruhsal acı çekeceği nedenle TBK’nın 56.Maddesine göre; davacının manevi tazminat talep etme hakkı bulunduğu, manevi tazminatın miktarı belirlenirken bunun zenginleşme aracı olamayacağı hususu ve olayın niteliği gözetilerek 5.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği belirtilerek maddi tazminat yönünden davanın kabulüne; 43.070,94 TL maddi tazminatın 18.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne; 5.000,00 TL manevi tazminatın 18.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 03.10.2018 tarihli ve 2018/3669 Esas, 2018/3580 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazları reddedilerek alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olmadığı, Türk Borçlar Kanununun ayıba ilişkin hükümlerine göre değerlendirilip çözüme kavuşturulması zorunlu olduğu, ayıbın, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunması olduğu, şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisinin kullanılabileceği, hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususun def’i olarak ileri sürebileceği, sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, aynı maddenin II. fıkrasında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim ve eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği, 6100 sayılı HMK’nın “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31. maddesinde bulunan “(1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmüne göre hakim, tarafların açık olarak ileri sürmedikleri konusunda ileri sürülen hususun açıklanmasını isteyebileceği, mahkemece bu hükümlere göre davacının ayıp halinde hangi seçimlik hakkı kullandığı belirlenmeksizin yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olma gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararından sonra alınan bilirkişi raporunda, yapılan tedavinin hatalı olduğu, geri dönüşümü olmayan hasara neden olduğu, diş kaybı ve doku kaybına neden olduğu, protez öncesi yapılması gereken tedavilerin eksik ve hatalı yapılması sonucunda üst çenede diş kaybı, diş köklerinin enfeksiyonu ve kist oluşumuna neden olunduğu, üst çenede yapılan tüm porselenlerin yeniden yapılması gerektiği, davalı tarafından planlanan 21 adet zirkon kaplama ve 3 adet kemik içi implant arasında 36 nolu implant uygulaması dışında kalan diğer tüm tedavilerin yeniden yapılması gerektiği, kist operasyonu, diş çekimi, kanal tedavisi tekrarı, implant sökümü gibi ek tedaviler yapılması gerektiği, tedaviler yapıldıkça yeni komplikasyonlar oluşabileceği, tıbbi müdahale ve komplikasyon olmasından dolayı tedavi süresinin uzayacağının öngörülmesi gerektiği, planlama sırasında hastaya bilgilendirme yapılması ve onay alınması gerektiği, eksik ve hatalı tedaviler yapılan işlerin üzerinde uygulanan porselenlerin tam bir tedavi olduğunun söylenemeyeceği, protezlerin yenilenmesi gerektiği, yapılan tedavinin kabul edilemeyecek kadar ayıplı olduğu, yapılan tedavinin halinin kesin olarak belirlenmesi için tüm protezlerin sökülmesi, kalan dişler ve implant durumlarının kontrol edilmesi ve buna göre tedavi planının yapılması gerektiği ve bu değerlendirmeler kapsamında hesap yapılarak davacının iyileştirme tedavi bedelinin 71.175,00 TL olacağı, davaya konu tedavi kabul edilemeyecek kadar ayıplı bir şekilde ifa edildiği, bozmadan sonraki bilirkişi raporunda 11.175,00 TL ve 6.500,00 Euro iyileştirme gideri hesaplandığı, bozmadan sonra alınan raporda eksik ve hatalı yapılan tedavi ile ilgili iyileştirme bedeli de hesaplanmış ise de bu hesaplamada taraflar arasındaki anlaşmaya göre hesaplama yapıldığı, dava tarihi veya tedavi tarihi esas alınarak kur bedeli karşılığı bulunması gerekirken rapor tarihine göre hesap yapılması nedeniyle bozmadan önceki hesaplamaya itibar edildiği, buna göre önceki raporda belirtildiği üzere davacının maddi tazminata konu gider kalemleri, yaptığı ödemeler ve yapılması gereken yeniden tedavi, iyileştirme gideri, bir adet kemik içi implant uygulaması bedeli 1.593,00 TL’nin bozmadan önce alınan raporda belirtilen 43.070,94 TL’den mahsup edilerek 41.417,84 TL olarak belirlendiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın 18.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, davanın kısmen kabulüne, 41.417,84 TL maddi tazminatın 18.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilgili gerekçeli kararda, bozma kararına uyulduğu belirtilmesine rağmen bozma nedeni olan bozma öncesi alınan bilirkişi raporu gerekçeli kararda gerekçe gösterilerek ve hesaplanan miktarlara itibar edildiği, rapordaki tespitlerin eksik ve hatalı olarak tanzim edildiğini, fiziki muayene yapılmaksızın ve üç boyutlu tomografi çekilmeksizin bu tespitlerin yapılamayacağı, bununla birlikte yapılan tedavi üzerinden 8 sene geçtiği dikkate alındığında kalıcı hasar halinde hastanın ağzında kalabilmesinin tıbben mümkün olmadığını, tedavi uzmanı bilirkişiden rapor alınmasının gerekli olduğunu, itirazlarının giderilmediğini, davacının ağız ve diş bakımı yanı sıra yaptırdığı diş tedavisine yönelik olarak implantlarda düzenli bakımlarını yaptırıp yaptırmadığının tespit edilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, maddi tazminat tutarının faiz başlangıcının dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi gerektiğini, davacının fiziksel ve ruhen sıkıntıları olması durumunda davalı müvekkil kendisine başvurulması halinde üzerine düşen gereklilikleri yerine getirebilecek iken hiçbir şekilde bu yönde bir başvuru ve talep olmamasına rağmen sonradan ileri sürülen gerçeğe aykırı iddialar ile davacının acı, elem ve kedere düşmüş olduğunun kabulü mümkün olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık,eser sözleşmesi niteliğinde estetik amaçlı diş tedavi sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebi istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 vd maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve temyiz edenin sıfatına göre usul ve kanuna uygun olan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

1.Davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

2.Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalı …’den alınmasına,

3.8.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine,

4.Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

5.Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.