YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/615
KARAR NO : 2023/373
KARAR TARİHİ : 01.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Kısmen Ret
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalılar vekili ile davalı-karşı davacı … mirasçıları vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde; davalı ve dava dışı … ile davacı şirket arasında … … … Mahallesi 3414 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazla ilgili olarak … 9. Noterliğinin 16275 yevmiye no.lu 10.05.2006 tarihli gayrimenkul satış vaadi daire karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 7. maddesi gereğince imar değişikliği nedeniyle ilave inşaat yapılırsa, mal sahiplerine %50 hak tanınacağının kararlaştırıldığını ve proje değişikliği nedeniyle zeminde 5. dükkan yapıldığını ve bu 47 no.lu bağımsız bölümün 1/2 hissesinin davacı şirkete, 1/2 hissesinin arsa sahiplerine ait olması gerektiğini, davacı şirketin inşaatı tamamlayarak 26.04.2011 tarihli yapı kullanma izin belgesini aldığını, arsa sahiplerine düşen bağımsız bölümlerin daha önceden fiilen teslim edildiğini, kat irtifakları kurulurken bağımsız bölümlerin tamamının tapularının arsa sahiplerinin üzerine yapıldığını, davalının kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacı şirkete verilmesi kararlaştırılan 1,2,3, ve 4 no.lu bağımsız bölüm olarak kayıtlı daireler ile 47 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün 1/4 hissesini davacıya vermekten kaçındığını, davalı ile defalarca görüşülmesine rağmen sonuç alınamadığını bildirerek 3414 ada 1 parselde davalı adına kayıtlı 1,2,3,4 no.lu bağımsız bölümler ile 47 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün 1/4 hissesinin davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Birleşen 2011/371 Esas sayılı dosyada davacı-asıl davada davalı arsa sahibi vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalı yüklenicinin müvekkiline ait 3414 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 10/05/2006 tarihinde inşaata başlayacağı, en geç 10/11/2008 tarihinde inşaatın teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, ancak tarafların kendi aralarında 26/05/2009 tarihli ek bir protokol imzaladığını, buna göre inşaatın teslim tarihinin konut blokları için 30.12.2009, işyeri blokları için 31.8.2009 olarak kabul edildiğini, konut bloklarının eksik, kusur ve sözleşmeye aykırılıklar olduğu halde süresinde teslim edildiğini, konutlar için teslim süresine ilişkin taraflar arasında uyuşmazlık olmadığını, ancak iş yeri bloklarının 31/08/2009 tarihinde teslim edilmesi gerekiyorken 19 ay 25 günlük gecikme ile 26.4.2011 tarihinde teslim edildiğini, yapı kullanma izin belgesinin de bu tarihte alındığını, sözleşmenin 15.maddesinde, gecikme halinde her ay 5.000,00 TL gecikme tazminatı ödeneceğinin hüküm altına alındığını, 26/05/2009 tarihli protokolde arsa sahibinin Ağustos 2009’a kadar olan gecikme tazminatını talep etmeyeceğinin kararlaştırıldığını, Ağustos 2009’dan teslim tarihi olan 26.04.2011 tarihine kadar geçen 19 ay 25 günlük gecikme bedeli olarak hesaplanan gecikme tazminatı alacaklarının 99.150,00 TL olduğunu, ana sözleşmede taraf yükümlülükleri açık bir şekilde ifade edilmesine rağmen akdin ifasında birçok eksiklik olduğunu, noter kanalı ile çekilen ihtarnameye rağmen eksik ve kusurların giderilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile eksik ve kusurlu işler ile geç teslim nedeniyle 170.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-birleşen dava davacısı arsa sahibi vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından sözleşme hükümlerinin gereğince yerine getirilmediğini, eksikliklerin tamamlanmadığını, edimlerin olması gerektiği şekilde ifa edilmediğini, davalının, davacının edimlerinin yerine getirilmemiş olması karşısında sözleşme gereği vaad ve taahhüt ettiği devir işlemlerini gerçekleştirme borcunun henüz doğmadığını, taraflar arasında sonradan akdedilen 26/05/2009 tarihli anlaşmanın 6. maddesine göre “45 no.lu dükkanın vekaleti teminat olarak kalacaktır” şeklinde hüküm olmasına rağmen davacı şirket tarafından satıldığını, davacıya azilname gönderileceğinin bildirilmesi üzerine davacı şirketin ticari kariyerine zarar gelmemesi için 16. Noterliğin 12.08.2009 tarih ve 35324 yevmiye sayılı istifanamesi ile 1,2,3,4 no.lu bağımsız bölümlerin satış yetkilerinden istifa ederek bu bölümleri teminat olarak bıraktığını, yapı kullanma izninin hatalı ve farklı şekilde alındığını, sözleşme ve ek anlaşmalara uygun olmadığını, davacının yapı kullanma iznini düzeltmekle yükümlü olduğunu, davacının belirttiği 47 nolu dükkanın bina girişi olarak yapıldığını ve halen bu amaçla kullanıldığını, davacının girişe ayrılan yeri kapamak suretiyle bir dükkan daha elde etmek istediğini, bunun kabul edilemez olduğunu, davacının iddia ettiği gibi 5. bir dükkanın olmadığını, davalının taşınmazın istinaf mahkemesi olarak kiralanmasına ilişkin bir talebi, beklentisi veya isteğinin olmadığını, bu girişimin tamamen davacı şirketin tasarrufu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davacı-birleşen dava davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde; inşaatın tamamlanmamasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, inşaata 31.01.2008 tarihinde başlanıldığını, ruhsattan sonra belirlenen süreden çok önce inşaatın içindeki ince işleri hariç dış sıvası ve boyası dahil tamamlandığını, 2008 yılı sonlarına doğru dairelerin ince işlerine başlanma aşamasında Adalet Bakanlığı adına … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istinaf mahkemesi olarak kullanılmak üzere binanın tümünü kiralamak amacıyla şirket ve arsa sahipleri ile görüştüğünü, kira miktarı ve diğer şartlarda anlaşma sağlandığını ve Bakanlığın onayının beklenildiğini, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı tarafından binanın içinin istinaf mahkemesine uygun şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği için inşaatın durdurulması ricasında bulunulduğunu, bunun üzerine arsa sahiplerinin bilgisi ve muvafakatları dahilinde kiralama işlemi sonuçlanıncaya kadar inşaatın ince işleri ile ilgili faaliyetin durdurulduğunu, iki yıla yakın süre beklenmesine rağmen kiralama işleminin gerçekleşmediğini, 15.06.2010 tarihine kadar arsa sahipleri ve şirketle binanın kiralanması konusunda kira sözleşmesi yapılamadığından şirket tarafından inşaatın kalan işlerinin hızlı bir şekilde tamamlanarak inşaatın bitirildiğini, 26.04.2011 tarihinde yapı kullanma izin belgesi alınarak bağımsız bölümlerin arsa sahiplerine teslim edildiğini, davacının gecikme tazminatı talebinde bulunduğu 2009 Ağustos ayında kiralama işleminden vazgeçildiği 15.06.2010 tarihine kadar imalat yapılamadığını, bu sürenin geciken süre olarak düşünülemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırılan inşaatın yapım süresinden düşülmesi gerektiğini, 24 konut ve 4 dükkan olarak projelendirilen inşaatın arsa sahiplerinin istekleri doğrultusunda 44 daire ve 5 dükkan olarak projelendirilerek bu şekilde ruhsatı alınmak suretiyle tamamlandığını, şirketin sözleşme gereğince edimlerinin tamamını eksiksiz ve tam olarak yerine getirdiğini, eksik ve kusurlu işler yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, arsa sahiplerine sözleşmeye göre fazla imalat yapıldığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve 2011/361 Esas, 2013/290 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazda inşaatın davacı yüklenici tarafından tamamlandığı, arsa sahiplerine ait olacak bağımsız bölümlerin teslim edildiği ve tüm bina için 26.04.2011 tarihinde yapı kullanma izninin alındığı, %50 paylaşım oranına uygun teslimin yapıldığı, 1,2,3,4 no.lu bağımsız bölümlerin davacı yükleniciye tescili koşullarının oluştuğu, sözleşmenin 15. maddesindeki; inşaatın teslim süresinin gecikmesi halinde mal sahiplerinin her birine aylık 5.000,00 TL ödeneceği, gecikme 6 ayı geçerse arsa sahiplerinin akti feshedebileceği hükmüne rağmen iş sahipleri iş geciktirildiği halde akti feshetmedikleri, “Anlaşmadır” başlıklı harici protokol ile teslim süresi ve iskan alım tarihinin 30/10/2009 tarihine erteledikleri, sonrasında da ifayı bekledikleri, “Anlaşmadır” başlıklı protokolün resmi şekilde yapılmamasına rağmen tarafların sözleşmedeki başlangıç iradelerine ve bu iradenin devam ettiğinin anlaşılmasına göre geçerli olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, arsa sahibi … …’ın gecikme tazminatı talebinin 6 ay ile sınırlı olduğu ve bu süreyi aşan kısım var ise rayice göre kira mahrumiyeti talep edebileceği, talebin sözleşmedeki maktu kira olduğu, binanın kiralanması işleminin Bakanlıkça onayı için 15.6.2010 tarihine kadar beklendiği, daha sonra beklenemeyeceğinin bildirildiği ve Bakanlıkça kiralamadan vazgeçildiği, bina inşaatına kaldığı yerden devam edilerek tamamlandığı ve dinlenen tanık beyanlarına göre kiralama için beklenen sürenin arsa maliki … …’ın bilgisi dahilinde olduğu, her ne kadar “Anlaşmadır” başlıklı belgeye göre süre bitim tarihi 30.10.2009 ise de Bakanlığın “projenin tadilat kaydı ile kabul edildiği” yazısının tarihinin 26/11/2009 olup sürenin bittiği tarihten sonra olduğu, 15.06.2010 tarihinden itibaren gecikme süresinin yeniden başladığı ve 6 aylık maktu kira tazminatının arsa sahibi tarafından talep edilebileceği, fiilen bina girişi olarak düzenlenmiş olan ancak 47 no.lu dükkan olarak projelendirilip arsa payı verilmiş olan bağımsız bölümün proje tadilatı ile bina girişi olarak düzenlenmesinin bağımsız bölüm maliklerinin muvafakatı ile sağlanabileceğini, fiili durumun sözleşmeye, tarafların başlangıç iradelerine ve bu iradenin devam ettiğini gösteren “Anlaşmadır” başlıklı harici protokolün birinci maddesine uygun olduğu gibi kullanıma ve estetiğe de uygun olduğu, gerektiğinde fiili durumun korunması için bu bağımsız bölümün davalı arsa maliki adına kayıtlı 1/4 hissesinin tapu kaydının iptali ile davacı yüklenici adına tapuya tescili ile fiili durumun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesinin uygun olduğu gerekçeleriyle asıl davada 1,2,3,4 no.lu bağımsız bölümlerin tamamı ile 47 no.lu dükkanın 1/4 hissesinin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine ”47 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm bina girişi olarak kullanılmaktadır” ibaresinin eklenmesine, taşınmazlar üzerindeki tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, birleşen davanın kısmen kabulü ile 30.000,00 TL gecikme tazminatının davalı şirketten alınarak davacı arsa sahibine verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı … aleyhinde açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 09.04.2013 tarihli ve 2011/361 Esas, 2013/290 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı-birleşen davalı şirket vekili ile davalı-birleşen dava davacı arsa sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 26.02.2014 tarih ve 2013/8795 Esas, 2014/1371 Karar sayılı ilamında; asıl davada davacı-birleşen davada davalı yüklenici Gizemler Ltd. Şti.’nin tüm, asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi M. … … vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, sözleşmenin 4. maddesinde; sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içinde inşaatın yapı kullanma izin belgesi alınmış olarak arsa sahiplerine teslim edileceği öngörüldüğü, “Anlaşmadır” başlıklı belgenin 4. maddesinde yapı kullanma izin belgesinin 30.10.2009 tarihinde alınacağı belirtilmiş olmasına rağmen, bu belgenin 26.04.2011 tarihinde alındığı, bu tarihe kadar kira tazminatı yönünden yüklenici aleyhine temerrüt oluştuğunun kabulü gerektiği, sözleşmenin 15. maddesinde ise inşaatın teslim süresinin gecikmesi halinde mal sahiplerinden herbirine her ay için 5.000,00 TL ödeme yapılacağı, gecikmenin 6 ayı geçmesi halinde arsa sahiplerinin akdi fesih edebileceğinin hüküm altına alındığı, buna göre gecikilen 6 aylık süreden sonrada arsa sahiplerinin sözleşmeyi fesh etmediği sürece devam eden gecikme için de rayiç kira badeli üzerinden kira tazminatı talep etme haklarının bulunduğunun gözetilmemesi doğru görülmediği gibi, sözleşmenin sonuç bölümünde birleşen davanın davalısı …’ın sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığı gözetilerek, sözleşme hükümlerinden sorumlu olduğu düşünülmeden aksi düşüncelerle, bu davalı yönünden birleştirilen davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi ve yine asıl davayla ilgili kurulan hükümle birlikte ifa kuralına göre karar verilmemesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Anılan bozma ilamına karşı taraf vekillerince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
4.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 15.12.2014 tarih ve 2014/5558 Esas, 2014/8136 Karar sayılı ilamında; birleşen davada davalı … ve asıl davada davacı vekilinin tüm, birleşen davada davalı yüklenici şirket ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı arsa sahibi vekillerinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, gecikme tazminatına ilişkin olarak hesaplamanın arsa sahibince gecikme tazminatı için aylık 5.000,00 TL istendiği gözönünde bulundurularak, ilk 6 aylık dönem için 5.000,00 TL, sonrasında ise rayiç aylık kira bedellerinin toplamının bilirkişi aracılığıyla hesaplanması, taleple bağlılık kuralına uygun şekilde tazminata hükmedilmesi, arsa sahibinin eksik ve ayıplı işler nedeniyle tazminat istemi yönünden hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporları, bodrum, otopark, izolasyonlu tuğla kalemleri yönünden çelişkili olup arsa sahibi vekilince dava dilekçesinde somutlaştırılarak sunulan iddiaların kök bilirkişi raporunda denetime elverişli olarak açıklanmadığı gibi, bu rapora yapılan itirazların ek bilirkişi raporunda da karşılanmadığını ve mahkemece bu itirazların nasıl giderildiği kararın gerekçesinde usulünce değerlendirilmeden iddiaları cevaplandırmayan ve denetime elverişsiz raporlara dayalı olarak hüküm tesis edildiği, arsa sahibinin sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan eskiz projelere aykırı imalat yapıldığı iddiasının ne gerekçeyle reddedildiğinin bilirkişi raporlarından ve karar gerekçesinden anlaşılamadığını, eskiz projesi, mimari proje ve tadilat projesi temin edildikten sonra mahallinde keşif ve inceleme yapılarak, projelerde arsa sahibinin imzasının bulunup bulunmadığı da gözetilerek eksik ve ayıplı işlere yönelik anılan kalemler noktasında sözleşmeye, eskiz projeye ve projeye aykırılık olup olmadığı hususlarında rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi, tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya TMK’da bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğü’nde bir düzenleme yapılmış olması gerektiği, Tapu Sicil Tüzüğü’nün 60. maddesi hükmü gereğince de kütüğün beyanlar sütununa ancak mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususların yazılabileceği, mahkemece, mimari projeye aykırı kullanım durumunun, beyanlar hanesine şerh verilmesinin doğru olmadığını, belirtilen nedenlerle bozma sebeplerine ek olarak, açıklanan sebeplerle de bozulması gerektiği belirtilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; Yargıtay bozma ilamı gereği rayiç kira bedeli ve taleple bağlılık kuralı gözetilerek, bilirkişilerin belirlemiş olduğu bedel taleple bağlılık kuralı kapsamında kalan bedelden yüksek olduğundan, 30/10/2009 – 31/03/2011 aylık 5.000,00 TL olduğundan 17 aylık süreçte gecikme tazminatının 85.000,00 TL olacağı, 31/03/2011 – 26/04/2011 tarihleri arasında aylık 5.000,00 TL olduğundan gecikme tazminatının 4.333,34 TL olacağı, bu durumda toplam gecikme tazminatının toplam 89.333,34 TL olacağı kanaatine varılarak bu bedelin birleşen dosya davalısından alınarak davacıya verilmesine, eksik ve ayıplı işlere yönelik Yargıtay Kararı incelendiğinde, “… hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporları, bodrum, otopark, izolasyonlu tuğla kalemleri yönünden…”, “…Bu durumda, mahkemece, eskiz projesi, mimari proje ve tadilat projesi temin edildikten sonra mahallinde keşif ve inceleme yapılarak, projelerde birleşen davada davacı arsa sahibinin imzasının bulunup bulunmadığı da gözetilerek eksik ve ayıplı işlere yönelik anılan kalemler noktasında sözleşmeye, eskiz projeye ve projeye aykırılık olup olmadığı hususlarında bilirkişiden itirazları da cevaplandırır nitelikte ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamıştır….” hususlarında bozma yapıldığı, söz konusu kalemlere ilişkin ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere 12.521,25 TL eksik ve kusurlu işler bedeli belirlendiği, asansör ve yangın merdiveni gibi diğer hususlara ilişkin eksik ve ayıplı işler bedeli talebinin bozma kapsamında olmadığından fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği, arsa sahibi bozmadan sonra faiz talebinde bulunmuş ise de Yerleşik Yargıtay Kararları gereği bozma ilamından sonra ıslah mümkün olmadığından, bu yöndeki talebin bozmadan sonra ancak başka bir dava ile dava konusu edilebileceğinden, ıslah ile talep edilen faiz talebinin reddine karar vermek gerektiği, bozma ilamında her ne kadar davacı müteahhide verilecek taşınmazların birlikte ifa kuralına bağlanarak davacıya verilmesi yönünde karar verilmiş ise de mahkemece bozma ilamında yer alan birlikte ifa kuralı gözden kaçırılarak sehven kesinleştirme kararı verildiği, kesinleşmenin hemen akabinde taşınmazların davacı tarafından dava dışı kişilere devredilmiş olup, dava konusu 1,2,3 ve 4 numaralı bağımsız bölümler ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, 47 numaralı bağımsız bölüm ise henüz davalı üzerinde kaldığından uyulan Yargıtay ilamı gereği birlikte ifa kuralına bağlı kalınarak davacı adına tesciline karar vermek gerektiği, 1,2,3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin birlikte ifa kuralına teminat olarak gösterilen … ili … ilçesi Büyükbalıklı Mahallesi 1025 parsel üzerine konulan tedbirin ise birlikte ifa kuralı gereği eksik ve kusurlu işler bedeli ödendikten sonra üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar vermek gerektiği belirtilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen dava davacı arsa sahibi vekili ile davacı-birleşen dava davalı yüklenici şirket vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı-birleşen dava davacı arsa sahibi vekili temyiz dilekçesinde;
1.Mahkemenin bozma ilamında lafzı olarak adı geçmeyen bir kısım kusurların, Yargıtayca bozmaya konu edilmediği şeklinde dar bir yorumla kararda yer vermediğini, tüm bu eksiklere rağmen hatalı şekilde 1,2,3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerle ilgili birlikte ifa kuralı gözetilmeyerek hukuka aykırı şekilde kesinleştirilme yapıldığını, tapularda devir işlemi gerçekleştirildiğini, yargılama safhasında talep ettikleri eksik ve kusurların ısrarlarına rağmen bir kısmı yönünden ya hiç karar verilmediği ya da bir kısmı yönünden de eksik karar tesis edildiğini,
2.Ana sözleşme 10. maddesi gereği müteahhit tarafından ödenmesi gereken vergi borcu ediminin davalı şirketçe yerine getirilmediğini, gayrimenkulün 10.014,30 TL ödenmemiş, Emlak Vergi Borcu olduğu görüldüğünü,
3.Müteahhit tarafından sonradan yapılan dubleks katların arsa malikleri arasında paylaşım oransızlığı yarattığını, Ana sözleşme 7. madde gereği %50 hissesinin davalı/karşı davacı müvekkiline verilmesi gerektiğini, bilirkişilerce dubleks dairelerin paylaşımı konusunda arsa sahipleri arasında eşitsizlik olduğu ve dava tarihi itibariyle bu bedelin 50.000,00 TL olduğu belirtilmesine rağmen mahkemece dikkate alınmadığını,
4.Dava dilekçesinde 170.000,00 TL talebin ne kadarının gecikme tazminatı için olduğu, ne kadarının eksik ve kusurlu işler gereği olduğuna dair bir açıklamaları olmadığını, taraflar arasında 26.05.2009 tarihli yapılan anlaşma başlıklı ek protokol ile gecikme halinde ilk 6 ay sürede her ay için gecikme tazminatının aylık 5.000,00 TL olacağı hususunda ihtilaf bulunmadığını, tüm aylar için gecikme tazminatı talebi aylık 5.000,00 TL’lik bir taleple kendilerini bağlamış olmalarının söz konusu olmadığını,
5.Islah ile faiz ve diğer bedeller yönünden talepte bulunulduğunu, mahkemece “bozma ilamından sonra ıslahın mümkün olamayacağı” görüşü kabul edilerek celse arası ara karar ile taleplerinin reddedildiğini, son değişiklikle bozmadan sonra da ıslah yapılabildiğini, bu nedenlerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
2. Davacı-birleşen dava davalı yüklenici şirket vekili temyiz dilekçesinde;
1.Bilirkişilerin sözleşmede izolasyonlu tuğla kullanılacağının kararlaştırıldığını ve binanın içlerinde normal tuğla kullanıldığı için izolasyonlu tuğla farkı nedeniyle hesaplama yaptığını, mahkemenin de bu yönde karar verdiğini, ancak sözleşmenin içeriğinden iç duvarların izolasyonlu tuğlayla örüleceğine dair bir sonuç çıkarılamayacağını, mantolama yapılarak sözleşmeden daha iyi vasıfta izolasyon yapıldığını,
2.Yüklenicinin sözleşmenin ifasındaki gecikmesinin, arsa sahiplerinin bilgisi ve rızası ile olduğu dosya kapsamı ile açıkça ortada olduğunu, bu nedenle davalı-karşı davacının gecikme tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
3.Dosya kapsamı ile inşaatın sözleşmede belirtilen süre içinde tamamlanamamasının müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığı, müvekkilinin temerrüde düşmediği, arsa sahiplerinin muvafakati ile taşınmazın Bölge Adliye Mahkemesi olarak kiralanması yönündeki talep nedeniyle geçen süreç yüzünden inşaatın beklediği açıkça ortada olduğundan, birleşen davada davacının gecikme tazminatı talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil, birleşen davada eksik ve ayıplı iş giderim bedelinin tazmini ile gecikme tazminatı istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369, 370 ve 371. maddeleri ve …177- “Islahın zamanı ve şekli: (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
(2) (Ek:22/7/2020-7251/18 md.)(17) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.”
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece, bozma ve karar düzeltme ilamlarında bahsedilen eksik inceleme üzerine yeniden araştırılması gereken hususların tespiti konusunda hatalı bir yorum yapılarak, bu ilamlar neticesinde kesinleştiğinden bahisle, birleşen davada davacı arsa sahibinin dava dilekçesinde ayrıntılı olarak belirttiği eksik ve ayıplı işlerin bir kısmı değerlendirme dışı bırakılmak suretiyle eksik hesaplama yapılmıştır. Hatalı şekilde bozma ilamı dışında kalarak kesinleştiği kabul edilen hususların da incelemeye alınarak arsa sahibinin birleşen dava dilekçesinde ayrıntılı olarak belirttiği eksik ve ayıplı iş kalemlerinin tümü değerlendirilmeli, ayıp ve eksikliklerin giderim bedelinin makul süredeki piyasa fiyatları ile bedellerinin hesaplanması gerekmektedir.
3.6100 sayılı HMK’nın ıslaha ilişkin bölümünde 7251 sayılı Kanunun 18.maddesi ile yapılan 22/7/2020 tarihli değişiklik sonrası, bozma sonrası ıslah mümkün olduğundan davalı-birleşen dava davacı arsa sahibinin ıslah dilekçesinin incelenmesi gerekirken, ıslah talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmamış, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-Temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde taraflara iadesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
Dosyanın kararı veren Yerel Mahkemeye gönderilmesine,
01.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.