Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/609 E. 2023/1518 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/609
KARAR NO : 2023/1518
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/2017 E., 2021/1344 K.
TASFİYE MEMURLARI : 1- …,…
vekilleri Avukat …
DAVA TARİHİ : 23.09.2014
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/280 E., 2018/264 K.

Taraflar arasındaki kooperatif genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ’dan devralmak suretiyle davalı kooperatifin arsa sahibi bina yaptırmayan üyesi olduğunu, genel kurul toplantısının üyelerin %90’ına tebliğ edilmediğini, genel kurul ve yönetim kurulu kararında arsa sahibi üyelerin haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, 24.08.2014 tarihli genel kurul kararının iptalini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kooperatif üyesi olmadığını, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacının üyelik aidatı ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı 24.08.2014 tarihli genel kurul kararının tümden iptalini talep etmekle birlikte, dava dilekçesinde anlatılan talep konusu gözönünde bulundurulduğunda iptali istenen hükmün söz konusu genel kurulun 4. maddesi olduğu, Kooperatifler Kanununu ilgili maddesi gereği yönetim kurulunun parasal yükümlülükler ile ilgili yetkisinin olamayacağı, 22/07/2016 tarihli protokol gözönünde bulundurulduğunda davacının kooperatif üyesi olduğunun kabul edildiği, arsa ortağı olarak kooperatif arsasının satışından kendisine ödenecek parasal bedelin genel kurulda belirlenmediği ve kendisi tarafından arsa satışından diğer ortaklar gibi yararlanabileceğinin belirsiz olduğu, bu protokolün yukarıda anlatılan hükümler gereği ve davacının artık bu protokolü artık kabul etmemesi ve şarta bağlı olup belirsiz olması nedeni ile geçersiz olduğu, Genel Kurul Kararının 4. maddesinin iptali şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, davacı tarafın davalı kooperatif üyesi olduğu gerekçesiyle, 24.08.2014 tarihli Genel Kurul Kararının 4. maddesinin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, iptal davası açabilmek için kooperatif üyesi olmak gerektiğini, davacının üyeliğini devrettiğini, davacının üyeliğini devraldığını iddia ettiği …’ın da kooperatif üyesi olmadığından üyelik devretmesinin mümkün olmadığını, davacının hiçbir genel kurula katılmadığını ve aidat ödemediğini, üye olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, protokolde davacının üye olduğuna dair bir bilginin yer almadığını, 2002 yılında yapılan genel kurulda kooperatif üyesi olmayan 7 arsa sahibi ile yönetim kurulunun anlaşmasına karar verildiğini, bu durumda bu üyelerin kooperatif ortaklığından çıktığını, davacının genel kurullara çağrılmaması ve hiçbir genel kurulda yer almaması, kooperatif ile hiçbir iş ve işlemde bulunmaması hususlarının üyelikten çıktığını gösterdiğini, bu 7 kişiye yapılacak ödemelerin arsa ve para olarak yapılması kararı alındığı, davacının kooperatiften çıkma alacağı olduğunu, davacı üye olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının dava hakkının bulunduğu kabul edilse dahi davaya konu genel kurul kararının hukuka uygun olduğunu, kararın oybirliği ile alındığını ve salt davacının genel kurula çağrılmamış olmasının kararın iptalini gerektirmediğini, davacının para ödenmediği gerekçesiyle protokolden vazgeçtiğini, davanın HMK 313. maddesi gereğince reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ortaklıktan çıkması yönünde bir karar alınmadığı, bu konuda başvurusu olmadığı ve yönetmelik kurulu kararının bulunmadığı, genel kurul kararları ve yönetim kurulu kararlarında davacı ile birlikte olan ancak ev yaptırmayan şahısların “arsa sahibi üyeler” olarak nitelendirildiklerinden davacıların üyelik kaydının devam ettiği, yine taraflar arasındaki protokolün incelenmesinde de davalı kooperatif tarafından davacının kooperatifin üyesi olduğunun kabul edildiği, davacının üye olmadığından bahisle dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesi gerektiğine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, önceki genel kurul kararıyla ortaya çıkan kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiği,. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu karar ile 1707 adadaki arsanın satışının yapılmasına karar verildiği, davalı kooperatifin 1998-2002-2005-2006-2007-2011 yıllarında yapılan Genel Kurullarında kooperatife ait olan 1707 ada ile ilgili olarak arsa sahibi üyeler yönünden haklarının ifraz edilmesine yönelik kararlar alındığı, bu kararların itiraz edilmeksizin kesinleştiklerinden iptali talep edilen 4 nolu kararın uygulanmasının davacı ve diğer arsa sahibi üyelerin haklarını ihlal edebileceği, satılmasına karar verilen taşınmazın vergisel yükümlülüklerinin değerlendirilmediği gibi davacının üye olarak taşınmazın satışından yararlanıp yararlanamayacağı ve ne oranda yararlanacağının da belirsiz olduğundan 4 nolu kararın hakkaniyet ve nesafet kurallarına aykırılık oluşturduğu,
Davacı tarafından mahkeme dışında yapılmış olan sözleşmenin geçersizliği ileri sürüldüğünden sözkonusu sözleşmenin HMK madde 313’e uygun olmadığı, kaldı ki sözkonusu protokolün incelenmesinde de 7 madde halinde düzenlenen protokolün şarta bağlı olarak yapıldığı, taraflara belli hak ve yükümlülükler yüklediği anlaşıldığından HMK madde 313 kapsamında bir sulh sözleşmesi de olmadığı, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.