YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5297
KARAR NO : 2022/6083
KARAR TARİHİ : 26.12.2022
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki Konkordatonun feshi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin davalı şirketten ilama dayalı alacağı olduğunu, davalı şirketin borçtan kurtulmak amacı ile doğrudan iflas talep ettiğini ve ardından iflas içi konkordato yoluna başvurduğunu, konkordatonun tasdikine ilişkin kararın hüküm fıkrasında açıkça ilama bağlı alacaklarına ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesine rağmen davalının davacı şirkete ödeme
yapmadığını, konkordato oylamasına katılan kişilerin özel yetkileri olmadığını ve davalının
konkordato nisabını tutturmak amacı ile gerçek olmayan alacaklar oluşturduğunu ileri sürerek konkordatonun feshini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, konkordato kararının kesinleşmesinden itibaren 4 yıl geçtikten sonra bu davanın açılamayacağını, konkordatonun feshini gerektiren bir durum olmadığını, proje kapsamında ödemelerin yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalının konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak sureti ile konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini iddia ederek İİK’nın 308/f maddesi uyarınca sakatlanmış konkordatonun feshini talep ettiği, kısmen fesih talebi olmadığından ödemelerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gerek görülmediği, konkordatonun kabulü yönünde oy kullananların vekaletlerinde özel yetki bulunmamasının ve kayyım tayin edilmemesinin fesih nedeni olamayacağı, gerçek olmayan alacak oluşturulduğuna yönelik iddia yönünden ise kabul yönünde oy kullanan alacaklılardan RCT Varlık Yönetim’in payının %97,34 olduğu ve bu alacaklılının varlık şirketi olduğu BDDK tarafından denetlendiği dikkate alındığında gerçek olmayan alacak üretmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İİK’nin 308/e maddesindeki “konkordato projesi uyarınca kendisine ifada bulunulmadığı” ve İİK’nin 308/f maddesi uyarınca “konkordatonun davalı tarafından kötü niyetle sakatlanmış olması” nedenleri ileri sürülerek konkordatonun feshi isteminde bulunulmasına ve mahkemenin tarafların talep sonuçları ile bağlı olmasına rağmen, konkordatonun tamamen mi yoksa kısmen mi feshini talep ediyorsunuz şeklinde açıklama istemesi ve bunun sonucuna göre de değerlendirme yaparak, iddia ve istemlerinin inceleme dışı tutulması suretiyle davanın reddine karar vermesinin usule aykırı olduğunu, bilirkişi incelmesinin yetersiz olduğunu, kendilerine ödeme yapılmadığını ileri sürerek verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının ön inceleme duruşmasında “konkordatonun tamamen feshini talep ettiği” mahkemece dava konusu ihtilafın “Davacının konkordato tasdiki davasında kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle kendi lehine konkordato projesini tasdik ettirip ettirmediği” hususlarında toplandığının tespit edildiği, tasdikin hile ile sağlandığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
VII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Gerekçeleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1-Uyuşmazlık
Dava, konkordatonun feshi istemine ilişkindir.
2- İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri ile 320/2 maddeleri, İcra ve İflas Kanunu’nun 308/e, 308/f, maddeleri
3-Değerlendirme
Mülga İİK’nın 308.maddesinde; “Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden istiyebilir” hükmü yer almakta olup, konkordatonun tamamen feshini düzenleyen İİK’nın m.308, f.1’de “Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.” hükmü, İİK’nin 308/e maddesinde ise ” İİK.m.308/e “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir” hükmü yer almaktadır.
Basit Yargılama Usulünün uygulandığı davalarda, 6100 sayılı HMK’nın 320/2. maddesi uyarınca Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.
Hakimin davayı aydınlatma ödevi başlığı altındaki HMK’nın 320/2. maddesinde ise “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, mahkemece HMK’nın 320/2. hükmü uyarınca uyuşmazlığın aydınlatılması amacı ile ön inceleme duruşmasında, HMK’nın 31. Maddesi kapsamında, davacı vekilinden isteminin İİK’nın 308/e maddesindeki konkordato projesi uyarınca kendisine ifada bulunulmadığı için kendisi yönünden konkordatonun feshini mi istediği, yoksa İİK’nın 308/f maddesi uyarınca konkordatonun davalı tarafından kötü niyetle sakatlanmış olması nedeniyle tamamen feshini mi istediği sorulmuş, davacı vekili “konkordatonun tamamen feshini” talep ettiklerini bildirmiştir. w
Yine aynı duruşmada mahkemenin HMK’nın 31.maddesi kapsamında davacı vekilinden “davacının konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini mi iddia ettiği” sorusu üzerine davacı vekili “Evet, biz davacı tarafın konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini iddia ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunması üzerine, mahkemece dava konusu uyuşmazlığın “Davacının konkordato tasdiki davasında kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle kendi lehine konkordato projesini tasdik ettirip ettirmediği” hususlarında toplandığı tespit edilmiş, davacı vekili “Yapılan tespit bir diyeceğim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bu durumda davacının talebinin uyuşmazlığın tespiti tarihinde yürürlükte olan İİK’nın 308/f.1 bendinde düzenlenen kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun tamamen feshi istemine ilişkin olduğu kabul edilmelidir.
Konkordatonun tamamen feshini düzenleyen ve somut olayda uygulanması gereken İİK m.308, f.1’de “Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu maddeye göre, her alacaklı, kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun tamamen feshini isteyebilir.
Konkordatonun kabulü yönünde oy kullanan alacaklıların vekillerinin vekaletnamelerinde özel yetki olmaması ve tasdik kararında yönetim ve gözetim tedbirleri almakla görevli bir komiser görevlendirilmemesi konkordato tasdiki kararında temyiz nedeni yapılmadığı gibi tamamen fesih nedeni de değildir. Hileli olarak alacak oluşturulduğu iddiası yönünden ise; kabul yönünde kullanılan oyların %97,34 ünü oluşturan ve bu hali ile tasdik kararının alınmasında etkili olan dava dışı alacaklı varlık şirketinin alacağının dayanağının finans kuruluşlarından temlik alınan alacaklardan oluştuğu ve BDDK denetimine tabi olduğu gözetildiğinde davacının hileli olarak alacak oluşturulduğu iddiasını ispatlayamadığı açıktır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler de kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi Kararının 6100 sayılı Kanun’un 370. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken temyiz harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.