YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4836
KARAR NO : 2023/3446
KARAR TARİHİ : 24.10.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/444 E., 2022/626 K.
HÜKÜM/KARAR : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/2656 E., 2019/1018 K.
Taraflar arasında açılan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve teminat mektuplarının iadesi talepli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda mahkemece reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; davacı müvekkilinin elektrik arıza onarım bakım konularında ihale ile iş alan taahhüt şirketi olduğunu, davalının ise ihale veren dağıtım şirketi olup taraflar arasında 09.11.2012 tarihli 2012/111274 ihale numaralı sözleşme düzenlendiğini, düzenlenen sözleşme ile davacının Gaziantep ili ve ilçelerinin arıza, onarım, bakım işini üstlendiğini, işin kesin kabulünün 16.04.2015 tarihinde yapıldığını, sözleşme uyarınca davacı tarafın davalıya Bank Asya tarafından düzenlenen 08.11.2012 tarih 763996 seri numaralı 228.000,00.TL tutarlı ve Türkiye Finans Katılım Bankası tarafından düzenlenen 08.11.2012 tarih 0586508 seri numaralı 228.000,00.TL tutarlı teminat mektubu verdiğini, işin üstlenildiği döneme ilişkin işçi Mehmet Şahin’in iş kazası sonucu vefatından dolayı açılan Nizip 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/132 Esas sayılı dosyası ile görülen tazminat davası derdest olmakla birlikte bu zararların davacı tarafça yaptırılan sigorta güvencesi altında olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.4.1. maddesi uyarınca teminat mektuplarının iadesi gerekirken davalı tarafın bundan kaçındığını, emsal teşkil eden Yüksek Mahkeme kararları çerçevesinde devam eden iş davasının olmaması, SGK ilişkisiz yazısı, kesin kabuller, geçici kabullerin yapılmış olmasına rağmen davalı şirketin toplamda 456.000,00.TL’lik kesin ve süresiz teminat mektubunu elinde tutmakta olduğunu, oysa ki sözleşme gereğince geçici kabul yapılması ile mektupların yarısını garanti süresinin dolması ile de mektupların kalan diğer yarısını iade etmesi gerektiğini, davacı müvekkilinin 3 yıl önce geçici kabulleri ve kesin kabullerinin yapıldığını, davalı kurumun, geçici ve kesin kabul tarihlerinden itibaren dava dışı bankalara müvekkilinin ödediği komisyon ve zararlardan sorumlu olduğunu, işbu dava konusunun teminat mektuplarının iadesi ve ödenen zararların faizi ile tahsili istemi olup izah edilen hususlar çerçevesinde davalı kurumun teminat mektubu kesin ve süresiz olduğu için her an bu mektupları paraya çevirme tehlikesi mevcut olup paraya çevirdiği takdirde telafisi imkansız zararlar doğacağını, tedbiren bu teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin de durdurulmasına ve belirtilen teminat mektuplarının iadesi ve davacı tarafça ödenen 1.000,00.TL mektup komisyon bedelleri ile 1.000,00.TL teminat mektuplarının haksız elde tutulmasından dolayı uğranılan kar kaybının avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu teminat mektuplarının iade edilmeme nedeni ihale sözleşmesi uyarınca davacının sorumluluğunda olan ancak asıl işveren/iş sahibi sıfatıyla davalı şirkete karşı açılan ve derdest davalardan kaynaklı risk olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı taraf işçiler tarafından açılan davaların işveren mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alındığını ve davalı için risk oluşturmadığını ileri sürmüş olsa da işveren mali sorumluluk sigortası hak sahibine karşı asıl sorumlu/borçlu kişinin sorumluluğunu sona erdiren bir neden olmadığı, sigorta poliçesi ile sigortacı, asıl borçlunun/sorumlunun yanında belirli bir limitle asıl borçlunun sorumluluğunu teminat altına aldığı bu nedenle davacı yüklenicilerin işçilere karşı mali sorumluluğunun sigortalanması, davalı tarafın riskini sona erdiren ve teminat mektuplarının iadesini gerektiren bir vakıa olmadığı, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin raporda davalı tarafın cevaplarına esas oluşturan listedeki tüm dava dosyaları değerlendirilmemiş olmakla birlikte incelemesi yapılan 6 dosyaya ilişkin tespitler hüküm için yeterli görüldüğünden bilirkişiden incelenmeyen mahkeme dosyaları için ek rapor alınması gereği duyulmadığı, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi taraflar arasındaki hizmet alımı sözleşmesi iş hukuku açısından, 4857 sayılı İş Kanunu 2/IV maddesine göre ‘asıl işveren-alt işveren’ ilişkisi doğurduğu buna göre işçilerin işçilik alacaklarından dolayı alt işveren (yüklenici) asıl işverenle (idare) birlikte müteselsil olarak sorumlu olduğu, iç ilişkiye göre işçilik giderlerinden sorumluluk hizmet alımını üstlenen (davacı) şirketlere ait olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 23.3 maddesine göre teminatların iadesi için yüklenicinin işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığının tespiti gerektiği, davacıların sözleşme uyarınca idareye borcunun olmadığının tespit edilebilmesi için yüklenicinin istihdam ettiği işçiler tarafından açılan davaların sonuçlanması, hükümlerin kesinleşmesi ve haklarının ödenerek sorumluluğun netleşmesi gerektiği, derdest bir davada alınan raporlar, henüz kesinleşmeyen hükümler veya kesinleşmiş olsa bile ödenmeyen hükme konu tutarlar (işleyecek faiz yönünden) yüklenicinin sorumluluğunu değiştirecek olgular olduğu, sonuç olarak yüklenici tarafından istihdam edilen işçilerin işçilik hakları ödenip idare ibra edilmeden davalı tarafın teminat mektuplarını iade yükümlülüğü doğmayacağı, bilirkişi raporunda incelenen derdest dosyaların bir kısmı için idare riski belirlenirken mahkeme tarafından alınan kusur raporu esas alınmış olmakla birlikte bu davalar müteselsil sorumluluk esasına dayandığından yüklenicilerin kusur oranı tek başına hükmedilecek tazminat miktarı konusunda belirleyici olmayacağı, kaldı ki az önce belirtildiği gibi yargılama bitip dava konusu olay nedeniyle idare ibra edilmediği sürece davalı idarenin riskinin kesin ve tam olarak belirlenme imkanı bulunmadığı bu nedenlerle bilirkişinin miktar/rakam olarak belirlediği risk tutarı hükme esas kabul edilmediği keza bilirkişinin bazı dosyalardaki dava konusu olaylar için sigorta teminatı bulunduğu yönündeki görüş de belirtilen nedenlerle teminat mektuplarının iadesi sonucunu doğuracak bir vakıa olarak kabul edilmediği, davacı yüklenicilerin sözleşme konusu iş nedeniyle davalı-idareye borçlarının kalmadığı hususu mevcut riskler nedeniyle sabit olmadığından kanaatle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davanın ihale ile asıl işveren davalıdan iş alan davacı şirketlerin davalı nezdinde bulunan iki adet kesin ve süresiz nitelikte 456.000,00.TL tutarında teminat mektubunun iadesi istemli olduğunu, 31.03.2014 tarihinde biten bir iş için davalı şirket elinde 456.000,00.TL’lik kesin ve süresiz teminat mektubu bulundurmakta olup iade etmediğini, işin üzerinden 6 yıl geçtiğini, davacı şirketlerin ihale ile aldığı işin süresi yani sözleşme süresinin 15.05.2013 tarihinden 31.03.2014 tarihleri arasında 10 ay 15 gün olduğunu, devam eden işçilik alacakları dosyasında çalışan işçilerin asıl işverene bağlı olarak 7-8 yıldır çalışan işçiler olduğunu, yine bu işçilerin çalışmasının davacı şirketlerden sonrada devam ettiğini, davacıların son işveren olmadığını, emsal teşkil eden Yargıtay kararları gözetilmeksizin mahkemece karar verildiğinden bahisle hükmü istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme kapsamında alınan teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı, taraflar arasında düzenlenen 09/11/2012 tarihli sözleşmenin 14.4 maddesinde kesin teminat ve ek kesin teminatın geri verilmesi düzenlenmiş olup, 12.4.1 maddesinde “taahhüdün, sözleşme ve ihale dökümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği, yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten ve sosyal güvenlik kurumundan ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların yarısı garanti süresi dolduktan sonra kalanı yükleniciye iade edilecektir” düzenlemesine yer verildiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca teminat mektuplarının iadesi için yüklenicinin idareye borçlu olmamasının gerektiği, ilk derece mahkemesi tarafından alınan ve Dairemizce de denetime elverişli ve hüküm tesisine yeterli görülen, 31/01/2019 tarihli ve 13/06/2019 tarihli ek raporlardan anlaşıldığı üzere dava dışı işçilerce taraflara karşı açılan ve devam eden davalar bulunduğu, dava konusu teminat mektubunun alınmasının gerektiren muhtemel risklerin devam ettiği anlaşılmakla, teminat mektubu iade şartlarının gerçekleşmediği kanaatiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; istinaf sebepleri ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle BAM kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve teminat mektuplarının iadesi talepli davadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu 2-IV. MADDE.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.