YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/469
KARAR NO : 2023/1568
KARAR TARİHİ : 02.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/165 E., 2021/62 K.
DAVACILAR : 1- Bayındırlık Ve İskan Bakanlığına İzafeten Bayındırlık Ve İskan İl Müdürlüğü 2- … vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 16.06.2010
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; idarece yapılan ihale neticesinde davalılardan …’ın … ilçesi 200 öğrenci kapasiteli pansiyon inşaatı işini üstlendiğini, idare müfettişlerince düzenlenen rapora göre yükleniciye 158.261,93 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini, yapılan fazla ödemenin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı asıl … cevap dilekçesinde özetle; sadece bir hak ediş için yapılan ödemede imzası bulunduğunu, ara hak edişlerde fazla bir ödeme yapılmış ise bunun kesin hesap hak edişinde düzeltilebileceğini, fazla ödemede bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı asıl … cevap dilekçesinde özetle; yüklenicinin idareye karşı borçlu veya alacaklı olup olmadığının ancak kesin hesap sonucu ortaya çıkabileceğini, fazla ödemenin tespiti halinde kesin teminattan veya hak ediş üzerinden kesilen nakdi kesintinin bloke edileceğini, aradan geçen 9 yıl sonra müfettişlerin fazla ödemeyi hangi usulle hesap ettiğinin belirli olmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, fazla ödemeye ilişkin tespitlerin yanlış ve eksik hesaplamaya dayandığını, ara hak edişlerin kesin nitelik taşımadığını, yapılan fazla ödemenin kesin hak ediş ile düzeltilebileceğini, müvekkilinin fazla ödeme dolayısı ile bir sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiş, ileri sürülen maddi vakaları inkar etmiş sayılmıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02/12/2015 tarihli ve 2012/122 Esas, 2015/445 Karar sayılı kararıyla; bilirkişice müfettiş raporları, kesin hak edişler, tasfiye kabulüne ilişkin tespit tutanakları ve tüm diğer deliller değerlendirilmek suretiyle imalat miktarlarının belirlendiği, bu miktarlar düzenlenerek kesin hesap oluşturulduğu, bu nedenle denetime elverişli olduğu belirtilen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulü ile 09.056,83 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2016/5378 Esas, 2018/763 Karar sayılı ve 22/02/2018 tarihli kararı ile davacılar vekilinin tüm, davalı yüklenici ve idare elemanlarının sair temyiz itirazlarının reddi ile temerrüt faizinin dava tarihinden işletilmesi gerekirken ödeme tarihinden işletilmesinin doğru olmadığı, davalı idare elemanlarının görev yaptıkları dönem ve görevleri ile ilgili belgeler, mevzuat hükümleri de gözetilerek idare elemanı davalıların idarenin zarara uğramasında bir kusur ve ihmallerinin bulunup bulunmadığı, varsa kusur oranları ve sorumlu oldukları miktarın ne olduğu konusunda denetime elverişli rapor alınarak teftiş kurulu raporundaki bulgularda değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ardahan Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden alınan davalı idare elemanlarının görev, görev süresi ve sözleşme konusu işteki unvan ve sıfatını belirten 06/08/2019 havale tarihli cevabi yazı, bozma öncesi inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi ve hukukçu bilirkişilerden alınan 02/07/2014 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen 109.056,83 TL’lik fazla ödeme tutarının davalı yükleniciden tek başına tahsili gerektiği, tasfiye kabul tutanağından sonra kesin hak ediş raporu düzenlenmediği ve kesin hesabı yapılmadığı için önceki hatalı poz ödemelerinin veya metraj hatalarının düzeltilemediği, Sayıştay kararlarında inceleyen sıfatıyla imza atanlar (kontrol şefi/amiri sıfatıyla imza atan) davalı mimar …, inşaat tek. davalı … ve kontrol mühendisi görevi verilen davalı teknisyen …’un sorumlu olmadığı, onaylayan sıfatıyla imzası bulunan davalı …’ın Bayındırlık Müdürlüğünün ita amiri olup olmadığının belli olmadığı ve amiri ita ise sorumluluğu bulunmayacağı tespitini içeren Sayıştay e. daire başkanı, inşaat mühendisi ve hukukçu bilirkişiden alınan 17/06/2020 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporu, dava dilekçesi, tutanaklar ve tüm dosya kapsamı ile dava konusu 200 öğrenci kapasiteli pansiyon yapımı işinden dolayı fazladan ödenen meblağın 109.056,83 TL olduğu ve yapılan fazla ödemenin tek başına (münferiden) davalı yükleniciden (müteahhit) istenebileceği, diğer davalıların herhangi bir hukuki sorumlulukları bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davalı yüklenici … aleyhinde açılan davanın 109.056,83 TL üzerinden kısmen kabul kısmen reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılardan … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; Teftiş kurulu raporu ile bilirkişi raporu arasındaki alacak miktarı konusundaki farkın nereden kaynaklandığı tam olarak tespit edilmeden, sadece bilirkişi raporunda belirlenen bedele göre hüküm kurulduğunu, temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yanlış olduğunu, davanın reddine karar verilen her bir davalı yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ret sebebi ortak olan davalılar bakımından tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili; Davanın zaman aşımına uğradığını, keşif yapılıp, dava konusu işin tüm ihale dokümanları ataşmanlar mukayeseli keşif hak ediş tutanakları incelenmeden yapılan inşaatın projesine uygun olup olmadığı araştırılmadan rapor düzenlendiğini, davaya konu inşaatın ikmal işinin de müvekkili tarafından yapılmış olduğunu, önceki ihaleden kaynaklanan eksiklik veya fazla ödeme varsa İkmal işine ilişkin alacaktan mahsup edilebileceğini, davacı idarenin ihale dokümanları ve ilgili evrakları dosya kapsamına sunmadığını, dosya kapsamındaki diğer raporlarda ve hükme esas alınan raporda dava konusu işe ait proje ve belgelerin eksik olduğu, idare ve yüklenici tarafından düzenlenen kesin hak edişler kapsamında proje ve usulüne uygun düzenlenmiş onaylanmış ataşmanları olmadığı, eksik belge ve sade davacı kurumun düzenlediği müfettiş raporuna göre rapor düzenlendiği ve davacının109.056,83 TL alacaklı olarak tespit edildiğini, bu hali ile raporun eksik inceleme ile düzenlendiğini, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödemenin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 355-371 . maddeleri
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı … vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2.1. 27.06.1956 T. 1954/2 Esas, 1956/14 Karar sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında, birden fazla gerçek ve tüzel kişi aleyhine açılan bir davanın reddi halinde, davalılar için tayin ve taktir olunacak vekalet ücretinin ne olacağı hususu irdelenerek, sonuçta davacıya karşı dayanışmalı sorumlu bulunan birden çok gerçek ve tüzel kişilere karşı açılan bir davanın, davalılar için ortak bir nedenden ötürü reddi durumunda, davalılar vekillerinin müşterek mesailerinin aynı neticeyi verdiği göz önünde tutularak, dava konusunun kıymet veya tutarı üzerinden bir vekalet ücretinin belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Öte yandan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesinde, müteselsil sorumlulukta dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir. Anılan maddenin amacına ve İçtihadı Birleştirme Kararına hakim olan ilke birlikte gözetildiğinde, birden fazla davacının birlikte dava açması ve tek vekille temsil edilmeleri halinde, davanın reddi sebebi ortak ise, davacılar aleyhine de tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekecektir.
2.2.Yukarıda açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ret sebebi ortak olan davalılar bakımından tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, ret sebebi ortak olan davalıların her biri için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK’un 438/VII. maddesi gereğince, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
Davacılar vekilinin 2.1. ve 2.2. bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının 2.1. ve 2.2. bentlerde açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkeme kararının hüküm bölümünün B fıkrasında yer alan ‘‘ 2-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre 18.894,88 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
3- Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre 18.894,88 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre 18.894,88 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …’a verilmesine,’’ cümlelerinin hükümden çıkarılmasına, yerine ‘‘ 2- Davalı …, …, … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre 18.894,88 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …, …, …’a verilmesine,’’ cümlesinin yazılmasına, izleyen bent numaralarının teselsül ettirilmesine, hükmün değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalı …’tan alınmasına
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…