Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/3921 E. 2023/771 K. 28.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3921
KARAR NO : 2023/771
KARAR TARİHİ : 28.02.2023

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Davanın Kısmen Kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı tarafından ihalesi yapılan Giresun ili, Şebinkarahisar İlçesi, 500 kişilik antrenman sahası işini üstlendiğini, işin bitirilerek idareye teslim edildiğini, geçici kabulün 30/12/2005, kesin kabulün ise 30/12/2006 tarihinde yapıldığını, geçici ve kesin kabulden sonra düzenlenen hakedişten idarece %95 kesinti yapıldığını, haksız kesinti tutarı 159.605,65 TL’nin 14/02/2007 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kesin hesap hakedişlerinden kesinti yapılmadığını, hakedişin ilk düzenlemesindeki bedelin ödemeye esas olmadığını, tetkik ve inceleme sonucu ödemeye esas miktarın
1
belirlendiğini, davacının 6 aylık süre içerisinde kesin hesap hakedişlerini düzenleyerek idareye teslim etmediğini, idarenin 25/12/2008 tarihli yazısı ile yapılan işin kesin hesap raporunun tanzim ve tasdik işlemlerinin tamamlandığının davacı tarafa bildirdiğini, davacının ödemeye esas evrakları sunmadığını, bunun üzerine 26/12/2008 tarihine kadar fatura evrakını temin etmesi halinde ödeme yapılacağının davacıya bildirildiğini, davacının 23/06/2008 tarihli dilekçesi ile kesin hesap raporuna itiraz ettiğini, davacıya yerine getirilmeyen eksik iş ve işlemlerin tamamlanması için 10/04/2008 tarihinde ihtarname çekildiğini, davacının 23/06/2008 tarihli dilekçesindeki haklarını saklı tutarak kesin hesap raporunu imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2019 tarihli ve 2018/742 Esas, 2019/1025 Karar sayılı kararıyla; 18.07.2019 tarihli ve 30.09.2019 tarihli ek bilirkişi raporları ile davacı tarafın talep edebileceği kesin hak ediş alacağının 217.351,04 TL olarak hesaplandığı, buna göre, taraflar arasındaki eser sözleşmesine istinaden davacı tarafın talep edebileceği toplam kesin hak ediş alacağının 217.351,04-TL olduğu, ancak davacı tarafın dava dilekçesindeki talebinin 159.605,65-TL olduğu, davacı taraf talebini 09/05/2017 tarihinde ıslah etmiş ise de uyulan bozma ilamı ile belirlendiği üzere bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; 159.605,65-TL alacağın 13/01/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, bozma kararından sonra ıslah ile arttırılan kısım (62.600,49-TL) yönünden geçerli bir ıslah bulunmadığından bu yöndeki talebin usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2019 tarihli ve 2018/742 Esas, 2019/1025 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 04.10.2021 tarih ve 2021/47 Esas, 2021/568 Karar sayılı ilamında;
“1.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3.Mahkemece verilen ilk karar, Dairemiz tarafından, tarafların itirazları karşılanmadan hazırlanan çelişkili raporlara dayanılarak hüküm verildiği, konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılıp denetime elverişli rapor hazırlatılıp, bu rapora yapılacak itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanıp, çelişki bulunması halinde çelişkiler giderilerek davanın esasının incelenmesi, ayrıca davalı borçlu dava tarihinden itibaren temerrüde düşürülmediği ve sözleşmede kararlaştırılmış kesin vade de bulunmadığından dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, bozma ilamına uyulmak sureti ile Mahkemece tahkikata dair işlemler tesis edildiği, bu doğrultuda davacı vekilinin alacak istemini 09.05.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı, Mahkemece ıslaha itibar edilerek alacağın belirlendiği; söz konusu ilamın Dairemizin 04.07.2018 tarih, 2017/2207 Esas ve 2018/2883 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilam doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar Dairemizin bozma ilamına uyulmuş ise de; 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılması mümkün hale getirilmiştir. Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu Yargıtay kararlarıyla açıklanmıştır (Yargıtay HGK 20.02.2008
2
gün, 2008/13-160 E., 2008/147 K.). Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerekmektedir.

3.Ayrıca Yerel Mahkemenin ilk kararı Dairemiz tarafından esasa ilişkin diğer bozma sebeplerinin yanında alacağa dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği gerekçesi ile de bozulmuştur. Mahkemece bu bozma ilamına uyularak ikinci kararında 222.206,14 TL alacağın 159.605,55 TL kısmı yönünden dava tarihi olan 13/01/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ancak Mahkemece temyize konu üçüncü kararında ise 159.605,55 TL alacağın 13/01/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği görülmektedir. Dava tarihi olan 13/01/2009 tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken 13/01/2019 tarihinden itibaren faiz uygulanması yerinde görülmemiş hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.” denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, bilirkişi kurulundan alınan 30/09/2019 tarihli ek rapor ile davaya konu Giresun ili Şebinkarahisar ilçesi 500 Kişilik antrenman sahası işi eser sözleşmesi kapsamında davacının kesin hak ediş alacağının toplamda 217.351,04-TL olarak belirlendiği, mahkemece söz konusu bilirkişi raporunun hükme dayanak yapıldığı, davacı vekilinin 18/07/2022 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi ve Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 04/10/2021 tarih ve 2021/47-568 E. K. Sayılı bozma ilamında yer alan hususlar göz önüne alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulü ile; toplam 217.351,04-TL’nin (154.750,55-TL’nin dava tarihi olan 13/01/2009 tarihinden itibaren bakiye 62.600,49-TL’nin ise ıslah tarihi olan 09/05/2017 tarihinden itibaren) yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma gerekçesinde son rapora göre hüküm kurulması gerekeceği yönünde hiç bir açıklama ve vurgu yokken, son rapor ıslah edilmemişken, mahkeme hatalı değerlendirme yaparak son raporu esas alarak alacağın 217.351,04 TL olduğuna karar vermesinin yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, kesin hakedişten kesinti yapılmadığını, tetkik ve incelemeler sonucu ödemeye esas miktarın belirlendiğini, eksik işlerin tamamlanması için davalı yükleniciye ihtarname keşide edilmesine rağmen, eksik işler tamamlanmadan işin bırakıldığını, yapılan işlerin pozlarına göre gerekli ödemelerin ve hesaplamaların yapıldığını, kesin hakedişin Sayıştay Başkanlığınca da incelendiğini ve yapılan iş ve işlemlerin uygun bulunduğunu, mahkemece bilirkişi raporlarına itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan kesin hakediş alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanununun 353-370. maddeleri

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dairemizin son bozma ilamı ile taraf vekillerinin sair temyiz itirazları reddedilerek ıslah ve faiz hususunda bozma yapılmış, mahkemece de usuli kazanılmış haklar gözetilerek hüküm kurulmuş olup taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.

3.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.