YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/330
KARAR NO : 2023/1896
KARAR TARİHİ : 17.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/765 E., 2021/1045 K.
DAVA TARİHİ : 07.09.2015
HÜKÜM : Başvurunun Kabulü ile Davanın Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/405 E., 2019/367 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davacı şirket vekili Avukat … ile temyiz talebinde bulunan davalı … vekili Avukat …, davalı … vekili Avukat …’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı … Ltd. Şti.’nin müvekkiline olan borcu nedeni ile davalı DSİ Genel Müdürlüğünden 6 ve sonraki numaralı hakedişlerden olan alacağını Ankara 13. Noterliğinin 07/01/2010 tarih ve 820 yevmiye numaralı temliknamesi ile müvekkiline temlik ettiğini, temliknamenin davalı DSİye tebliğ edildiğini ve kayıtlarına girdiğini, temlik veren … Ltd. Şti.nin iflas erteleme talebi ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesine başvurduğunu, mahkemenin 07/02/2012 tarihli tedbir kararı verdiğini, verilen tedbir kararının 26/10/2011 olan dava tarihinden sonra yapılacak olan işlemleri kapsadığı belirtilmesine rağmen temlik edilen alacağın kendilerine ödenmediğini, daha sonra Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/04/2015 tarihli kararı ile tedbir kararının daha önceki temlikleri kapsamadığı yönünde hüküm kurduğunu, ancak bu karardan sonra davalı DSİ nin dava dışı temlik edenin kendisinden bir alacağı kalmadığını beyan ettiğini, müvekkiline yapılması gereken ödemenin 3. kişilere yapılmasının davalıları sorumluluktan kurtarmadığını, 1.000.000,00 TL temlik alacaklarının davalı DSİ Genel Müdürlüğü ve kayyumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/04/2015 tarihli kararı ile tedbir kararının daha önceki temlikleri kapsamadığı yönünde hüküm kurduğu belirtilmiş ise de aynı mahkemenin 11/12/2016 tarihli oturumunda İş Bankası vekilinin temliklerin tedbir kapsamında bulunup bulunmadığı konusundaki talebinin tüm temliklerin tedbir kapsamında bulunduğundan bu konudaki talebinin reddine karar verildiğini, müvekkilinin mahkeme kararlarını uyguladığını, mahkeme kararı ile kayyum olarak atandığını ve müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; dava dışı şirketin açtığı iflasın ertelenmesi davasında Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/02/2012 tarihli tedbir kararı ile dava dışı şirketin dava tarihi olan 26/10/2011 tarihinden sonra yaptığı ve yapacağı işler sebebiyle alacağı hakedişlerin tamamının tedbir kapsamında olduğuna yönelik karar verdiğini, bu karara istinaden kayyum heyetinin de 01/07/2013 tarihli yazısı ile ödemelerin kendilerinin belirttiği hesaba yapılmasını talep ettiğini, dava dışı İş Bankasının da kendisine verilen 14/06/2011 ve 15/08/2011 tarihli temlikler için başvuru yaptığında Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2013 tarihli celsede tüm temliklerin tedbir kapsamında olduğuna karar verdiğini, temliklerin tedbir kapsamında olmadığına yönelik 09/04/2015 tarihi itibarı ile ise dava dışı temlik edenin bir alacağı kalmadığını ve bu tarihten sonra yapılan bir ödeme bulunmadığını, müvekkilinin mahkeme kararları doğrultusunda hareket ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile idare tarafından mahkemece verilen tedbir kararlarına uygun şekilde davranılarak ödemelerin gerçekleştirildiği, davalı kayyım açısından ise kayyımın iflas erteleme talep eden şirket adına mahkemenin vermiş olduğu yetki ile şirketi temsil ettiği, temsilci durumunda bulunması sebebiyle kendisinden şahsi olarak herhangi bir talepte bulunulmasının mümkün olmadığı, davacının temlikname sebebiyle oluşan alacağının dava dışı şirketten talep etmesinin gerektiği anlaşıldığından davanın davalı kayyım açısından husumet yokluğu sebebiyle, davalı idare açısından izah edilen şekilde esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dava dışı şirketin açtığı iflas erteme davasında Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen tedbir kararının yasalara aykırı şekilde yorumlanarak, müvekkiline temlik edilen ödemelerin dava dışı temlik eden şirkete ödendiğini, kararın eksik inceleme ile verildiğini, gerekçeli kararın hem kendi içinde hem de dosyadaki mahkeme kararları ve deliller ile çeliştiğini, dava dışı şirketin defterleri üzerinden inceleme yapılmadığını, bilirkişi incelemesinin tamamen DSİ nin kayıtları üzerinden yapıldığını, bilirkişi heyetinin 05/04/2013 tarihli 6 no.lu hak edişi inceleme dışı bıraktığını, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 09/04/2015 tarihli kararla yeni bir karar verilmediğini, ilk verilen kararın açıklandığını, buna göre tedbir kararının dava tarihinden önceki temlikleri kapsamadığı yönünde olduğunun ortada olduğunu, iflas erteleme davasında verilen tedbir kararının davadan önceki temlikleri kapsamayacağının hem yasa hem de yargı içtihatları ile ortada olduğunu, 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2013 tarihli ara kararının yasaya aykırı yorumlanmasının izahının mümkün olmadığını, 6 numaralı hakediş tarihinin 05/04/2013 olduğunu, mahkeme kararının hukuka uygun olduğunun kabul edilmesi halinde dahi 11/12/2013 tarihinden önce olan 6 numaralı hak edişin müvekkiline ödenmemesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece, davalı … yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği halde, nispi vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddi ile davalılardan … yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddedildiği, bu durumda; bu davalı yönünden AAÜT’nin 7/2.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalı … lehine maktu vekalet ücreti tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, dosya kapsamındaki ek rapor ve dava dışı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme taleplerinin reddedildiğini, sadece davalı DSİ nin evrakları üzerinden inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, 6 no.lu hakediş bakımından Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının gerekçesinde 11.12.2013 tarihiden sonra ödeme yapılmasının yasaya aykırı olmadığı belirtilmiş olmasına karşın 6 no.lu hakediş tarihinin 05.04.2013 olduğunu, temlik alanın asıl alacaklı konumuna geçtiğini, ilk derece mahkemesi kararının çelişkili olduğunu, temlik edilen alacağın tarihinin iflasın ertelenmesi davası öncesi olduğunu ve iflasın ertelenmesi talebindeki tedbirin alacakların temliklerini kapsamayacağını, DSİ yetkililerinin hukuk müşavirlerinin beyanlarına rağmen aksi yönde ve kötüniyetli olduklarını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili; Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava hakkında yeniden hüküm tesisine gittiğini, ancak vekalet ücreti yönünden kaldırılan mahkeme kararının tarihindeki tarife dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedildiğini, yerel mahkeme karar tarihinin 2019 olduğunu ve 53.950,00 TL’ye hükmedildiğini ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2021 tarihli olduğunu ve hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 67.050,00TL olduğunu, bu hali ile vekalet ücretine yönelik 2 yıllık faizin de ortadan kaldırıldığını, eski tarihli tarifeye göre vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu, taleplerinin 29/11/2021 tarihli ek karar ile yerel mahkeme kararında sadece davalı … lehine hükmedilen vekalet ücretinin düzeltilmiş olduğunu ve diğer hususlar yönünden mahkeme kararında değişiklik yapılmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, vekalet ücreti yönünden kararın bozulmasını ya da düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın temliki nedeni ile alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 818 sayılı BK 162. maddesi, 355-371. maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava dışı … İnş. Tic. San. Ltd. Şti ile davacı arasında Ankara 13. Noterliğinin 07/01/2010 tarih ve 00820 yevmiye numaralı temliknamesi düzenlenmiş olup buna göre dava dışı şirketin üstlendiği Şırnak … Barajı İnşaatı işinden dolayı aldığı ve alacağı akaryakıt ürünleri karşılığında Dsi Genel Müdürlüğü nezdindeki Şırnak … Barajı İnşaatı işinin 6 ve sonraki istihkaklarından 1.000.000,00 TL’si davacıya temlik edilmiştir.
2.1. Dava dışı temlik eden … İnş. Tic. San. Ltd. Şti.’nin iflasın ertelenmesi talebi ile 26/10/2011 tarihinde başvurduğu Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/619 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılamada, 07/02/2012 tarihli ek karara göre;
‘’Davacı şirketin dava tarihi olan 26/10/2011 tarihinden sonra yaptığı ve yapacağı işler sebebiyle alacağı hakedişlerin tamamının kayyım heyeti denetiminde devam eden iş sözleşmeleri gereğince yükümlülüklerini yerine getirmesi ve şirket alacaklarına borçlarını ödemesi için harcanmak koşuluyla hakedişi ödeyecek idare, kurum ve kuruluş ve kişilerce hakediş bedelinin tamamının davacı şirkete ödenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bu konuda bildirildiğinde ilgili idare, kişi ve kurum ve kuruluşlara yazı yazılmasına,’’ karar verilmiştir.
Devam eden yargılamanın 11/12/2013 tarihli celsesinde; Müdahil İş Bankası vekili, temlike konu tasarrufların mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kapsamında olup olmadığı konusunda karar verilmesini talep etmiş, mahkeme 4 numaralı kararı ile ‘‘tüm temliklerin tedbir kapsamında bulunduğundan bu konudaki talebinin reddine,’’ karar verildiği görülmüştür
Devam eden yargılamada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, 09/04/2015 tarihli ara kararda; mahkemelerince verilen 07/02/2012 tarihli ihtiyati tedbir kararının davacı şirket tarafından dava tarihi olan 26/10/2011 tarihinden önce yapılan temliknameleri kapsamadığının tespitine, karar verilmiştir.
2.2. Kayyım heyeti, 2013/84 Karar numaralı ve 01/07/2013 tarihli kararı ile Dsi Genel Müdürlüğü’ne Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/02/2012 tarihli kararı gereği hak ediş ödemelerinin heyet denetimindeki hesaba yatırılması talep edilmiştir.
2.3. Davacı, 12/01/2010 tarihli dilekçesi ile temliknamenin idare kayıtlarına girip girmediğini sormuş, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü 13/01/2010 tarihli yazısı ile temliknamenin kayıtlarına 13/01/2010 tarihinde intikal ederek 1. sıraya alındığını belirtmiştir.
2.4. Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dışı temlik edenin temliğe konu yaptığı iş nedeni ile toplamda 15 hakediş yapıldığı anlaşılmıştır. Temliğin kapsadığı 6. hakediş 05/04/2013 tarihli olup, 15. hakediş 15/07/2014 tarihlidir. 6. hakediş ve 15. hakedişler dahil olmak üzere temliğin kapsadığı hakedişler bakımından toplamda 39.806.068,16 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
2.5. Yukarıda belirtildiği üzere Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/619 Esas sayılı dava dosyasında 07/02/2012 tarihli ve 11/12/2013 tarihli kararlar doğrultusunda dava dışı temlik edenin yaptığı tüm temliklerin tedbir kapsamında olduğu ve yapılacak ödemelerin kayyım heyetine yapılması gerektiği belirtilmiş, 09/04/2015 tarihli kararda ise tedbir kararının 26/10/2011 tarihinden önce yapılan temliknameleri kapsamadığının tespitine, karar verilmiştir. Bu hali ile temlik kapsamında bulunan 6. Hak edişin 05/04/2013 ve devamındaki son hakedişin 15/07/2014 tarihli olduğu, dava öncesi temliklerin tedbir kapsamında olmadığına ilişkin kararın ise 09/04/2015 tarihli olduğu, bu hali ile davalılar tarafından herkes tarafından bağlayıcı olan mahkemece verilen kararlar doğrultusunda işlem yapıldığı, davalıların dava konusu bedelden bir sorumluluğu bulunmadığı, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve ek kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı DSİ harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
8400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalılara verilmesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.