YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3150
KARAR NO : 2023/2196
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1722 E., 2022/1148 K.
Şirketi vekili Avukat …
Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü olarak gösterildi)
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 06.04.2018
HÜKÜM/KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/249 E., 2020/166 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı kurum (Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu) arasında 2015-2016-2017 yılları özel güvenlik hizmet alımı sözleşmesi düzenlendiğini ve işe başladıklarını, ihaleye katılan diğer firmaların ihaleye itiraz ettiklerini, itirazın reddi üzerine bu kez Kamu İhale Kurumuna itiraz edildiğini, bu itirazın da reddedildiği, ardından bu kez Ankara 11. İdare Mahkemesinde 2015/95 Esas sayılı davanın açıldığını, yargılama sonunda ihalenin iptaline karar verildiğini, bu karar üzerine Kamu İhale Kurumunun, kararın kesinleşmesini beklemeden ihaleyi iptal ettiğini, ihale komisyonunun da aynı şekilde ihaleyi iptal ettiğini, 20/07/2015 tarihli yazı ile davacıdan işi bırakması istendiğini, daha sonra idare mahkemesi kararının Danıştay tarafından bozulduğunu, sözleşmenin feshinde herhangi bir kusurlarının olmadığını, sözleşmenin davalı idarece tek taraflı bozulması nedeniyle davacının zarara uğradığını, davacının sözleşmenin ifası sırasında yapmış olduğu masraflar ve mahrum kalınan kar zararının doğduğunu, sözleşmenin 29. maddesi uyarınca idareden talepte bulunduklarını ancak olumsuz yanıt aldıklarını, sözleşmenin feshedilmesinden dolayı elde edemedikleri kâr tazmini için dava açma zorunluluğu doğduğunu, uğranılan zararları için şimdilik 10.000,00 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilesi talep ve dava edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde öztele; davanın idari yargının göre alanına girdiğini, derdestlik itirazları olduğunu, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/32 Esas sayılı dosyasında Adana Bölge Müdürlüğü ile aralarındaki sözleşmenin feshinden doğan menfi zararların tazmini için açılan davanın devam ettiğini, zamanaşımı definde bulunduklarını, mahkeme kararı gereği ihalenin iptal edildiğini, sözleşmenin süresi dolmadan feshedildiğinden sözleşmenin 24. maddesinin olayda uygulanma imkanı bulunmadığını, Borçlar Kanunun m.125 hükümleri çerçevesinde hem menfi, hem müspet zarar niteliğinde mahrum kalınan kâr talebinde bulunulamayacağını belirtilerek davanın reddi istenmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında 09/12/2014 tarihli ihale kayıt numaralı özel güvenlik hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, dava dışı şirketin ihalenin feshi davası açması sonucu, Ankara 11. İdare Mahkemesinin 04/03/2015 tarihli kararla ihaleyi iptal ettiği, ihale komisyonun da bu kararı uyguladığı ve davacıya 20/07/2015 tarihinde bildirdiği, İdare mahkemesi kararının, birim fiyat teklif cetvelinde malzeme ve teçhizata ilişkin giderlerin ayrı bir kalem olarak gösterilmemesi gerekçesine dayandığı, davacı tarafın ihalenin feshedilmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığı, bu nedenle uğradığı zararı talep hakkı bulunduğu kanaatine varıldığı, bilirkişi kurulu tarafından, kesinti yöntemine göre; sözleşme bedeli 22.924.974,21 TL’den eksiltme yöntemi ile yaptırılabilecek toplam iş bedeli %80 orana göre 18.339.979,37 TL olarak hesaplanıp, 30/06/2015 tarihli iş bitirme belgesindeki gerçekleştirilen iş tutarı 4.713.681,20 TL’nin düşülmesi ile sözleşme fiyatlarıyla yapılan işin tutarı arasındaki bedel 13.626.298,17 TL olarak tespit edildiği, işin yapılmamasından dolayı, tasarruf edilen miktar ile başka işten kazanmaktan feragat ettiği kazanç miktarı ise davalının bakiye iş bedeli üzerinden sağlayabileceği net karın bakiye iş tutarının %2’si nispetinde olacağı esas alınarak, davacının feshedilen sözleşme sebebiyle kâr kaybının kesinti yöntemi ile 13.626.298,17 x 0,02 = 272.525,96 TL olduğu belirlendiği, mahkemece de Yargıtay uygulamalarına uygun olan bu hesap yönteminin uygun bulunduğu belirtilerek ıslah talebi de gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı, İYUK’un 28. maddesine göre iptal kararının en geç bir ay içinde uygulanması gerektiğini, sözleşmenin iptal edilmesine ilişkin mahkeme ve Kamu İhale Kurumu kararına idarece uyulduğunu, 4734 sayılı Kanun’un 24. maddesindeki şartların oluşmadığını, iş eksilişi halinde yükleniciye yapmış olduğu masraflara ve kaybettiği kara ilişkin olarak tazminat mahiyetinde ödeme yapıldığını, maddedeki şartların oluşması için yüklenicinin sözleşme süresinin sonuna kadar taahhüdünü ihale dokümanı, sözleşme ve hukuka uygun olarak yerine getirmeye devam etmesi ve sonrasında işin sözleşme bedelinin %80’inden daha düşük bedelle tamamlanmış olduğunun tespitinin gerektiğini, oysa ki somut olayda; sözleşmenin, iptal kararına uyularak süresinden önce feshedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının, dava konusu sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğramış olduğu menfi zararın tahsili için açmış olduğu davanın Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/32 Esas ve 2017/156 Karar sayılı, 25/04/2017 tarihli kararı ile kabulüne karar verildiği, dairenin 2018/38 Esas ve 2018/174 Karar sayılı, 23/01/2018 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddedildiği, iş bu kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/7511 Esas ve 2021/339 Karar sayılı, 21/01/2021 tarihli ilamı ile harç yönünden düzeltilerek onandığı anlaşıldığı, davacının, işbu dosyada sözleşmenin feshi nedeniyle kar kaybını istediği, kar kaybı talebinin, müspet zarar olup sözleşmenin ayakta tutulduğu durumlarda dile getirilebildiği ve sözleşmenin feshi halinde mahrum kalınan gelir kaybına ilişkin talepte bulunulmasının mümkün olmadığı, sözleşmesel ilişkide menfi ve müspet zararın birlikte talep edilemeyeceği, menfi zararın sözleşmeden dönmenin, kar kaybı ise ifanın devamını istemenin sonuçlarından biri olduğu, zira, menfi zararın tazmini istenebiliyorsa borcun hükümsüz sayıldığı kabul edildiği, hüküm ifade etmeyen borcun ifasına ilişkin çıkarın tazmini istenemeyeceği, davacının, aynı sözleşme nedeniyle menfi zararının tazmini için dava açtığı ve davanın kabulüne dair kararın kesinleştiği, mahkemece, davacının müspet zarar kapsamında bulunan kar kaybını talep edemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun bulunmadığı, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği ve davanın reddi yönünde hüküm kurulduğu belirtilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalının, yerel mahkeme ilamına karşı istinaf kanun yoluna başvurusunda istinaf sebebi olarak yalnızca Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 24. maddesine dayandırdığını ve bu maddeye göre ödeme şartının oluşmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasını talep ettiğini,
2.Bölge Adliye Mahkemesinin davalının istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerin dışında inceleme yaparak karar verdiğini,
3.Davalının istinaf sebebini yalnızca Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 24. maddesine dayandırdığını ve bu maddeye göre ödeme şartının oluşmadığını iddia ederek kararın kaldırılmasını talep ettiğini, mezkur madde kapsamında ödeme şartlarının zaten sağlandığını, istinaf incelemesinde ise davalı tarafın istinaf dilekçesindeki iddiasının dışında ayrı bir hukuki durum dikkate alınarak karar verildiğini, ne var ki, davalının istinaf talebini menfi zarar hakkında kararın kesinleşmesi sebebiyle müspet zararın talep edilemeyeceğine dayandırmadığını, açıklanan nedenlerle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan özel güvenlik hizmet alım sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan müspet zararın (kar kaybı) tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369, 370 ve 371. maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Davacı ile davalı kurum arasında 2015-2016-2017 yılları özel güvenlik hizmet alımı sözleşmesi düzenlenmiştir. Kamu İhale Kurumuna yapılan itirazın reddedilmesinin ardından, Ankara 11. İdare Mahkemesinin iptal kararı neticesinde taraflar arasındaki sözleşme davalı idare tarafından feshedilmiş, dosyanın incelenmesinde idareye kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı tarafından Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/32 Esas sayılı dosyada dava konusu sözleşmenin feshi nedeniyle menfi zararın tazmini istenmiş, talebe ilişkin kabul kararı kesinleşmiştir. Eldeki davada ise müspet zarar kapsamındaki kar kaybı talep edilmiştir. Davacı sözleşmenin feshi neticesinde hem ifanın devamını talep niteliğindeki müspet zararı hem de sözleşmeden dönmenin bir sonucu olan menfi zararı isteyemeyeceğinden mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgililye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.