Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2961 E. 2023/2195 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2961
KARAR NO : 2023/2195
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2340 E., 2022/953 K.
Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 27.08.2015
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/43 E., 2019/354 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu aleyhine, 11.04.2011 tarihinde davalı … ile davacı şirket arasında imzalanan 2011/35189 kayıt no.lu ihale sözleşmesinden kaynaklanan hak ediş alacağı için icra takibi başlatıldığını, davalı … tarafından 30.12.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile ihale sözleşmesi kapsamında çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları ve yıllık izin alacaklarından davacı şirketin sorumlu olduğu, işçilerin hak etmiş oldukları kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretleri ödenmediğinden bahisle davacı şirketin hak ediş alacaklarının işçilere ödenmek üzere bloke edildiğinin belirtildiği, davalı borçlu ile olan ihale sözleşmesi kapsamında belediyenin işinde ve işyerinde çalışan işçilerin davacı şirketten sonra ihaleyi alan taşeronlara bağlı olarak çalışmaya devam etmeleri sebebi ile feshe bağlı haklardan olan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretine hak kazanmadıklarını, huzurdaki davaya konu hak ediş alacağının dayanağı ihale sözleşmesine ilişkin olarak; davacı şirket tarafından çalıştırılan işçilerin büyük bir kısmının ihaleyi yeni alan firmalarda kesintisiz olarak çalışmaya devam ettiklerini, bu nedenle de 4657 sayılı İş Kanununun 6. maddesi uyarınca işyeri devri sayılan bu durum karşısında davacı şirketin işçilere kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ödemesini gerektirir bir fesih bulunmadığından; işyerinde çalışmaya devam eden bu işçilerin kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları da bulunmadığını, zira kıdem tazminatının da yıllık izin ücreti alacağının da feshe bağlı haklardan olup, iş sözleşmesi devam eden işçiler tarafından talep edilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle davalı borçlunun Kınkkale 1. İcra Müdürlüğünün 2014/5379 Esas sayılı dosyasına vaki haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalı borçludan alınmasına, masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davaya konu işçilerin davacı şirket ile aralarında imzalanan hizmet alımı sözleşmesi neticesinde kendi bünyelerinde ihale alan şirket işçisi olarak çalıştırdıklarını, işçilerin kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağına hak kazanacak şekilde iş akitlerinin şirket tarafından son verildiğini, 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde geçen işyeri devri durumunun burada söz konusu olmadığını, işçilerin iş akitlerinin feshedildiğini ve aradan uzun süre geçtiğini işçilerin kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarının doğduğunu ve bu nedenlerle yüklenici olan davacı şirketin hak edişlerinin bloke edildiğini, ihale süresi sona erdikten 45 gün sonra işçilerin yeni şirket bünyesinde çalıştıklarını bu durumun yasa kapsamına göre işyerinin devri niteliğinde olmayıp yeni bir iş sözleşmesi olarak nitelendirilmesi gerektiğini, işçilerin alacaklarını davalıdan talep etmeleri neticesinde işçilerin mağdur edilmemesi nedeni ile hak edişlerin bloke edildiğini yapılan kesintilerin kanuna uygun olduğunu, haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işverene nezdinde çalışmaya devam etmesi şeklinde ortaya çıkan durumun, bir işyeri devri niteliğinde ise de davacı şirkete ait işçilerin tamamının işten çıkışının “işin bitmesi (5) kodu” ile bildirilmiş olması ve davalı … ile yeni dönem için sözleşme imzalayan dava dışı … Kömür Taah. Sağlık. Tem. Gıda Hay. Turz. Nakl. Elektr. San. Tic. Ltd. Şti. işyerinde çalışmaya devam etmemiş olmaları, ayrıca asıl işveren davalı … tarafından ibraname karşılığı işten çıkışı verilen işçilerin tamamına kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin hesaplanarak banka aracılığı ile hesaplarına ödenmiş olması nedeni ile söz konusu işçilik alacaklarından davacı alt işveren şirket ile davalı asıl işveren belediye başkanlığı müştereken ve müteselsilen sorumlu ise de taraflar arasındaki sözleşmede açıkça işçilik alacaklarından davacı alt işverenin sorumlu olduğu düzenlenmiş olduğundan davalı … başkanlığının iç ilişkide rücu hakkı bulunduğundan davacı şirketin hak edişlerinden yapılan kesintinin ve davacı şirket tarafından başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın yerinde olduğu, sonuç olarak Kırıkkale Belediye Başkanlığının aleyhine 11.12.2014 tarihinde başlatılmış olan Kırıkkale 1. İcra Müdürlüğü 2014/5379 Esas sayılı dosyası ile 262.772,54 TL toplam alacaklı talepten davalının 254.352,48 TL’lik itirazlarının usul, yasalara ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına uygun olduğu, davalı yanca yapılan itirazın yasal süre içerisinde yapıldığı ve iş bu davanın yasal sürelere içinde açılmış olduğu, îşlemiş faiz kısmı yönünden icra takibine yapılan itirazın ise takibin itiraz edilmeksizin kesinleşen 6.938,22 TL’lik kısmı için işlemiş faiz olan 39,35 TL lik kısmı için yapılan itiraz yersiz olduğunun anlaşıldığı, bu doğrultuda davacının davasını ispatlayamadığı davalı kurumca icra takibine yapılan itirazın haklı olduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun hazırlanan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporları ve ek raporları doğrultusunda davacının davasının reddine dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılamaya muhtaç, doğmamış tazminat alacağı için hak ediş alacağının bloke edilemeyeceğini, rapor alınırken akademisyen bir bilirkişiden oluşan heyet olması taleplerinin nedenlerinden birisinin bu hususun göz ardı edilmiş olması olduğunu, ihale süresinin bitiminde davalı belediyenin aynı iş için iki farklı ihale yapması, ihalenin hazırlık aşaması ve ihale kararına itirazlar sonrasında ihale sonucunun kesinleşmesi akabinde işçilerin yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettiklerini, bu süre zarfında da işçilerin iş akitlerinin kıdem tazminatlarını ve yıllık izin ücret alacaklarını hak edecek şekilde iş sözleşmelerinin sonlandırılmadığını, tamamen belediye çalışanı bu işçiler için şirketleri tarafından herhangi bir fesih bildirimi yapılmadığını, işçilerin belediyede çalışmalarını sürdürdüklerini, belediyenin ileride doğması muhtemel bir borç yükünden kurtulmak için, doğmamış ve yargılamaya muhtaç işçilik alacak kalemleri için hak ediş alacaklarından kesinti yaptığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 2011-2014 arası dönemi kapsadığını, 17/09/2014 tarihinden önceki ihale sözleşmelerinde açık bir hüküm olmaması halinde kurumun işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğunu ve yükleniciye rücu edilemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmede işçilik alacaklarının tamamından yüklenicinin sorumlu olacağına dair bir düzenleme bulunmadığını, işbu dava rücu davası değilse de, bir an için alacakların varlığının kabulü halinde sorumluluğun asıl işveren belediyeye ait olduğunu, dava dışı işçiler aynı işyerinde yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettiğinden, alt işverenin değişmesi nedeni ile makul süre içerisinde yeni alt işverene bağlı olarak çalışmaya başladıklarından, işyeri devri hükümlerinin uygulanması gerektiğini, iş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti talep koşullarının gerçekleşmeyeceğini, ödemelerin 07/01/2015 tarihinde yapıldığını, 05/01/2015 tarihli ibranamenin geçerli bir ibraname olmadığını, çünkü işçilere ödeme baskısı altında imzalatılmış olduğuna karine teşkil ettiğini, ibranamenin 05/01/2015, ödemelerin 07/01/2015 tarihinde yapılmasına bakıldığında söz konusu işçilerin iş akitlerinin devam ettiği, yeni ihale alan yüklenicinin sigortasal yükümlülüğünde ancak belediye nezdinde kesintisiz çalıştığının görüldüğünü, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun yüklenicinin hak edişinden kesinti yapılabileceği halleri açık ve sınırlı olarak belirttiğini, doğmamış işçilik alacaklarının hak ediş kesintisine konu edilmesinin söz konusu kanunlara da aykırı olduğunu, dosyadan alınan raporlar arasında çelişkinin giderilmesi için aralarında akademisyen bir hukukçunun da bulunduğu bir heyetten rapor alınmasını talep etmelerine rağmen taleplerinin dikkate alınmadığını, davalı ile akdedilen hizmet alımı ihalesinde hak edişten kesinti yapılacağına dair bir düzenlemenin mevcut olmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu ve ek raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarından hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkin olması, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ”Diğer Hususlar” başlıklı 36. maddesinde (36.1) ”İşçilik alacakları yükleniciye aittir.” düzenlemesi nedeni ile kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretini işçilere ödeyen davalı asıl işveren tarafından yapılan ödemenin davacı şirketin hak edişinden kesilmesi işleminin yerinde bulunması, süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi şeklinde ortaya çıkan durum, işyeri devri niteliğinde ise de, davacı şirkete ait işçilerin tamamının işten çıkışının “işin bitmesi (5) kodu” ile bildirilmiş olması ve davalı … ile yeni dönem için sözleşme imzalayan dava dışı … …Ltd. Şti. isimli işyerinde çalışmaya devam etmemiş olmaları, davalı asıl işveren tarafından ibraname karşılığı işten çıkışı verilen işçilerin tamamının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin hesaplanarak banka aracılığı ile işçilerin hesaplarına ödenmiş olması nedeni ile taraflar arasındaki sözleşmede açıkça işçilik alacaklarından davacı alt işverenin sorumlu olduğu düzenlenmiş olduğundan, davalı asıl işverenin iç ilişkide rücu hakkının bulunması nedeni ile davacı şirketin hak edişlerinden yapılan kesintinin yerinde olması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde istinaf dilekçesi içeriğini tekrar ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesi uyarınca işçi alacakları nedeni ile yapılan hak ediş kesintilerinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı TBK’nın 470-486. maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Taraflar arasında imzalanan 27.04.2011 tarihli sözleşmeye göre sözleşmenin konusu m.5-(5.1)- “Kırıkkale Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü su abonelerinin sayaç endekslerinin el bilgisayarları ile okunması ihbarname dağıtımı, kanal ve su şebeke hat bakım onarımı” şeklinde tanımlanmıştır. Sözleşmenin süresi 9.maddede “işe başlama tarihi 02.05.2011 – işin bitirme tarihi 30.09.2014” olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin işçilik alacaklarına ilişkin kısmının diğer hususlar başlığı altındaki 36.maddesinde “işçilik alacakları yükleniciye aittir” denmektedir.

3.Süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmesi şeklinde ortaya çıkan durum, işyeri devri niteliğinde ise de davacı şirkete ait işçilerin tamamının işten çıkışının “işin bitmesi (5) kodu- belirli süreli iş akitlerinin sona ermesi” ile bildirildiği görülmüş, ayrıca davalı … ile yeni dönem için sözleşme imzalayan dava dışı … …Ltd. Şti. isimli işyerinde sözleşmeleri sona eren bu işçilerin tamamının çalışmaya devam etmedikleri ve davalı asıl işveren tarafından ibraname karşılığı işten çıkışı verilen işçilerin tamamının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin hesaplanarak banka aracılığı ile hesaplarına ödenmiş olduğu dosyanın tetkikinden anlaşılmaktadır.

4.Bu durumda, açıklanan nedenler ve taraflar arasındaki sözleşmede açıkça işçilik alacaklarından davacı alt işverenin sorumlu olduğu düzenlenmiş bulunduğundan, davalı asıl işverenin iç ilişkide rücu hakkının bulunması nedeni ile kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretini işçilere ödeyen davalı asıl işveren tarafından davacı şirketin hak edişinden kesinti işlemi yapılmasının yerinde olduğunun kabulü gerekir.

5.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.