Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2959 E. 2023/3282 K. 12.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2959
KARAR NO : 2023/3282
KARAR TARİHİ : 12.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1996 E., 2022/1007 K.
DAVALILAR : 1-… vekili Avukat … 2-BCT Estetik Sağlık Turizm Ve Danışmanlık Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti. vekilleri Avukat …
DAVA TARİHİ : 29.05.2019
HÜKÜM/KARAR : İstinaf Başvurusunun Esasdan Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/214 E., 2021/250 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin bacak şeklinden rahatsız olması sebebiyle estetik ameliyat olmak üzere davalı doktor ile görüştüğünü, ameliyat öncesinde muayene sırasında doktor tarafından lokal anestezi ile ameliyat yapılacağının söylendiğini, müdahale edilecek bölgelerin keçeli kalemlerle çizildiğini ve sedyeye uzandığını, muayene sırasında söylenen anestezi şeklinin değiştirilip genel anestezi uygulanacağını ameliyat masasında öğrendiğini, öncesinde lokal anestezi konusunda anlaştıklarını ancak müvekkilin genel anestezi istemediğini, ameliyathaneyi bu stres ve şok etkisinde terk ettiğini, bu stres ve şokla ameliyattan vazgeçen davacının günler sonra kendisine gelebildiğini, davalıların yaşattıklarından ötürü davacının travma yaşadığını, genel anestezi uygulanabilmesi için gerekli tüm tahlil ve tetkiklerin yapılıp yapılmadığının tespitinin yapılmasına, davacının psikolojik durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumuna yönlendirilmesine ve oradan alınacak rapor ve sevk edilecek psikiyatristlerin uygulayacağı tedavinin tüm giderlerinin davalılara yükletilmesine, şimdilik davalı aleyhine ameliyat ücretinin ödenmesi için başlatılan takip için avukatına ödediği avukatlık ücreti 1.173,66 TL ve 30.000,00 TL manevi tazminatın toplamda 31.173,66 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile 22.07.2017 tarihinde sözleşme akdedildiğini, şikayetçi hastaya sözleşmede belirtilen “tüm bacak liposculpture” işlemi uygulanmadan şikayetçi hasta tarafından sözleşmeden vazgeçildiğini, davacıya sözleşmeden vazgeçmesi sebebiyle ödemiş olduğu tutarın tarafına iadesini istediğini, operasyon sürecinin başlangıcında müvekkili Sağlık Kuruluşunun, hekimin ve çalışanlarının hiçbir ihmali, tedbirsiz ve dikkatsiz eylemi veya meslekteki acemiliği ile zarar doğrucu bir davranışı olmadığını, davacıya kesinti yapılmadan ödemiş olduğu tutarın iyi niyetli olarak kendisine iade edildiğini, müvekkil Sağlık Kuruluşu uğradığı ticari zarara ilişkin olarak davacıdan herhangi bir talepte bulunmamasına rağmen, davacı yanın açmış olduğu bu davanın, davacının tamamen kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, manevi tazminat yönünden ise; müvekkillerimizin ve çalışanlarının somut olayda hiçbir kusuru bulunmadığından davacının manevi tazminat isteminin reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının kalça ve üst bacak bölgelerindeki fazla yağ dokusu şikayeti ile başvurması üzerine her iki üst bacak bölgesine liposculpture ameliyatı planlandığı, bu ameliyatın genel anestezi, spinal (epidural) anestezi veya lokal anestezi ile yapılabileceği, lokal anestezi yapılabilmesi için alanın sınırlı olması, çok geniş olmaması gerektiği, çünkü bir insana verilebilecek azami lokal anestezik dozunun hastanın kilosuna ve ameliyat yapılacak alanlara göre belirlendiği, hesaplanan lokal anestezik dozunun planlanan ameliyat bölgelerinin lokal anestezisi için yeterli olmaması durumunda ameliyat sahasının küçültülmesi veyahut ameliyatın seanslar halinde tamamlanmasının gerekeceği, tek seansta lokal anestezi ile tüm planlanan bölgenin ameliyatı yapılamıyor ise diğer anestezi seçeneklerinin değerlendirilebileceği, dava konusu olayda kişinin ifadesinde lokal anestezi uygulanacağı belirtilmekle oral kontraseptif kullanımı ve Immunglobulin E yüksekliği durumlarında genel anestezi uygulanmasının kontraendike (engel oluşturmadığı) olmadığının tıbben bilindiği, yani genel anestezi uygulanabileceğine ilişkin görüş bildirildiği, yine dosya kapsamında bulunan hasta onam ve ameliyat izin formunda davacıya cerrahi işlem sırasında genel anestezi uygulanacağına ilişkin bilgilendirme yapıldığı, davacının dava konusunun taleplerinin ise davalının kusurlu olması halinde değerlendirilebilir olduğu anlaşılmış olup sözleşmenin yerine getirilmemesinde davacıyı haklı kılacak surette davalıya atfı kabil kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; ortada kurallara uygun olarak hazırlanmış ve hastaya imzalatılmış bir aydınlatılmış onam formu bulunmadığını, Ameliyat İzin Formunun hatalı olarak düzenlendiğini, hasta ile doktor arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesi olduğunu, estetik cerrahı ile hasta arasındaki ilişki ise vekalet sözleşmesi ile birlikte bir eser sözleşmesi olduğunu, inceleme sonucunda yüksek IgE değerinin genel anesteziye engel bir durum teşkil etmemesi aleyhe bir durum olmadığını, Adli Tıp Raporuna göre, IgE değeri yüksekliği genel anestezi alınmasına engel olamadığını, buna göre hangi sebeple davalı klinikte çalışan anestezi uzmanının “IgE değeri yüksekse ben size dokunmayayım” şeklinde bir beyanda bulunduğunun belirlenmediğini, mahkemece bu hususta araştırılmadığını, gerekçeli kararda, tanık beyanlarına kesinlikle yer verilmediğini, davalı tarafın şahidi …’ın dinlenmediğini, davalı doktor hakkında herhangi bir zaman diliminde Estetik Cerrahları Derneklerinden ihraç edilip edilmediğinin araştırılmadığını, davalıların davacının kendisine ödediği paraya, haksız olmasına rağmen 2 yıl boyunca el koymuş olup, davacı tarafından İstanbul 5. İcra Müdürlüğü’nün E.2019/13880 sayılı dosyasında başlatılan takip üzerine itiraz etmeksizin ödediklerini, bir hastanın ameliyat masasında tereddütte bırakılması, farklı hekimlerden farklı bilgiler alması, aydınlatma yükümlülüğünün gerektiği gibi yerine getirilmemesinin manevi olarak zarar görmesi için yeterli olduğunu ileri sürerek davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılması planlanan estetik müdahalenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacı tarafça ameliyattan vazgeçilmesi nedeniyle sözleşmenin kurulmadığı, ödenen paranın iade edildiği, ATK raporuna göre de belirtilen ameliyatın lokal anestezi ile yapılmasının ameliyatı yapılacak alana göre belirlenebileceğinin mütalaa edildiği, davaya konu olayda davacının vücut bütünlüğünün bozulmadığı gibi kişilik haklarına saldırının da oluşmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, estetik amaçlı operasyonun yapılamamasından kaynaklı kusur incelemesi ve davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacı tarafça ameliyattan vazgeçilmesi nedeniyle sözleşmenin kurulmadığı, ödenen paranın iade edildiği, mahkemece alınan ATK raporunda belirtilen ameliyatın lokal anestezi ile yapılmasının ameliyatı yapılacak alana göre belirlenebileceğinin mütalaa edildiği, dosya kapsamından davacının vücut bütünlüğünün bozulmadığı gibi davacı tarafından, davalı doktor tarafından söylendiği iddia edilen ifadelerin de kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.