Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/285 E. 2023/699 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/285
KARAR NO : 2023/699
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 15.Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraflar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 4. Etap uygulamaları çerçevesinde Güneş Enerjili Isıtmalı Sera Projesi kapsamında sera sisteminin kurulumu için müvekkili şirketin davalı şirket ile anlaştığını, 5.580 metre kare büyüklüğündeki seranın 29/09/2011 tarihinde meydana gelen rüzgarın etkisiyle yıkılmış olduğunu ve kullanılamaz hale geldiğini, yıkılan seranın rüzgarın şiddetinden değil, davalı firmanın kusurundan yıkıldığını, bu sebeplerden dolayı fazlaya ilişkin dava, talep ve faiz haklarının saklı tutulmak kaydıyla; 5.000.00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, olay tarihinden itibaren alacaklarına en yüksek ticari faizin yürütülmesine, yıkılan seranın projeye uygun hale getirilmesine, onarılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

BİRLEŞEN DAVA: (bozmadan sonra)
Birleşen dosya olan Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56 sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı şirketin müvekkili şirket ile yaptığı sözleşme gereğince güneş enerjisi ile ısınan sera kurulumu tesis ettiğini, inşa ettiği seranın büyük bir kısmının 29/09/2011 tarihinde meydana gelen rüzgar nedeni ile yıkıldığını, seranın yıkılması sonucunda müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/95 esas sayılı dosyasında taraflarınca dava açıldığını, halen derdest olduğunu, mevcut bilirkişi raporları incelendiğinde seranın yıkılmasının davalı şirketin kasıt ve ağır kusurundan kaynaklandığı, seranın projeye aykırı bir şekilde inşa edildiğinin izah edildiğini, o dosyada bilirkişi raporu ile belirlenen seranın değerinden kaynaklı 500.000,00 TL maddi zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahsul zararına karşılık olarak 60.000,00 TL maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın kısmi ve belirsiz dava olarak açılmasının HMK ya göre mümkün olmaması nedeniyle reddine, davacının tüm taleplerinin zaman aşımına uğramış olması nedeniyle, ayıba karşı tekeffül hükümlerince 2 haftalık süre içerisinde ihbar edilmediğini, il özel idare yetkililerince kontrol edilerek teslim alındığını ve meydana gelen yıkılmanın fırtınadan kaynaklanması ve bunun da bir doğal afet olması bu nedenle de müvekkilene bir kusur izafe edilemeyeceği nedeniyle ürün kaybı ile ilgili talep ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.03.2013 tarihli ve 2012/95 Esas, 2013/255 Karar sayılı kararı ile davacı ve davalının arasındaki sözleşme gereğince kusur düzeltmelerinin tamamlama tarihinden sonraki bir yıl olduğu, proje denetmeninin işveren tarafından tespit edildiği ve teslimin bu şekilde yapıldığı, teslimden itibaren 1 yılın geçmiş olduğu ayrıca olayda manevi tazminata ilişkin şartların oluşmadığı bu nedenle manevi tazminatın istenemeyeceği diğer talepler yönünden ise zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 11.07.2014 tarihli ve2013/6099 Esas, 2014/4502 Karar sayılı kararıyla, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, taraflar arasında sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, eser sözleşmelerinde zaman aşımı süresinin BK’nın 126/IV. maddesinde 5 yıl ve yüklenicinin kastının veya ağır kusurunun bulunması halinde ise BK’nın 125. maddesinde 10 yıl olarak düzenlendiği ve bu sürenin başlangıç tarihinin de alacağın muaccel olduğu tarih olduğu, taraflar arasında imzalanan 04.06.2009 tarihli sözleşmenin feshedilmeyip geçerliliğini sürdürdüğü ve teslim de yapılmadığından alacağın muaccel olmadığı ve dolayısıyla zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, mahkemece taraf delilleri toplanmak suretiyle maddi tazminat talebine ilişkin işin esası hakkında inceleme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; zaman aşımı def’inin yerinde olmadığı değerlendirilmiş, dosya kapsamındaki bilirkişi heyet raporlarına göre seranın uygulanan hibe projesi ile sözleşmeye uygun yapılmadığı, eserin ayıplı olduğu, yüklenicinin eserdeki ayıp nedeniyle kusurlu olduğu ve davacının mahsul zararının 60.014,12-TL olduğunun anlaşıldığı, ayıbın ilk bakışta olağan bir inceleme ile anlaşılmasının teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle seradaki ayıbın gizli ayıp olduğu kanaatine varıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde seçimlik hakkını ayıbın giderilmesi ve ayıptan kaynaklanan zararın tahsili yönünde kullandığı ve seranın onarılması, şayet onarılması mümkün değilse onarım bedeli ile mahsul zararını talep ettiği, her ne kadar talep sonucunu açıklayan 10/04/2018 tarihli dilekçesinde, 4.000 TL mahsul zararının ve 1.000 TL sera maliyetine ilişkin maddi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmişse de dava dilekçesinde onarım bedelinin talep edildiği anlaşılmakla iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında mahkemece davacı vekilinin 1.000,00 TL sera maliyetine ilişkin talebinin onarım bedeli talebi olarak nazara alındığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile taleple bağlı kalınarak, 1.000,00-TL onarım bedelinin ve 4.000,00-TL mahsul zararının dava tarihi olan 31/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş,

Birleşen dosya olan Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56 sayılı dosyası yönünden sera değeri ile mahsul zararının davalıdan tahsiline ilişkin ek dava açılmış olduğu, iş sahibinin kullanabileceği üç seçimlik hak düzenlendiği, davacı tarafın gerek 24/08/2017 tarihli dilekçesinde gerekse birleşen dosyadaki dava dilekçesinde talep ettiği sera bedelinin iş sahibinin kullanabileceği seçimlik haklar kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, talebin eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derece kusurlu ve sözleşme şartlarına aykırı olması halinde eserin reddi ve bedelin iadesi şeklinde kabulünün de mümkün olmadığı zira tarafın eseri reddetmediği, Güneş Enerjisi ile Isınan Sera Projesi ile bakanlık tarafından 243.506,77-TL hibe almasına rağmen ödemiş olduğu bedelin iadesini değil sera bedelini istediği, bu nedenle davacı tarafın birleşen dosyadaki sera bedelinin tahsili yönündeki talebinin davacı iş sahibinin kanunda düzenlenen seçimlik haklardan birini talep etmediği kanaatine varılmakla talebin reddine, yüklenicinin kusurlu olması nedeniyle, iş sahibinin tazminat isteme hakkı kapsamında, ek dava olan birleşen Kızıltepe 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/56 sayılı dosyasında mahsul zararı talebinin kısmen kabulü ile bakiye mahsul zararı olan 56.014,12-TL zararın dava tarihi olan 31/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı tarafın manevi tazminat talep edemeyeceği sabit olduğundan bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde ; davanın tarafının müvekkili şirket değil Mardin Tarım İl Müdürlüğü olduğunu, yapılan projenin hibe destekli kredi neticesinde yapılmasından dolayı seranın Mardin Tarım İl Müdürlüğüne tam çalışır vaziyette, projesine ve aslına uygun teslim edildiğini, bu nedenle öncelikle husumet itirazımızın kabulü ile davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, seranın tesliminde heyet tarafından yapılan eserde kusurlu görülen imalat bildiriminde bulunulmadığını, davacı tarafın serada meydana gelen doğal afetten sonra ne kendilerine ne de Mardin Tarım İl Müdürlüğüne ihbar ve ihtar göndermediği, imalat ve montajı yapılan seranın konstrüksiyonu ile ilgili bir hatanın söz konusu olmadığı, serada tamamen doğal koşulların (afet) oluşturduğu kısmi bir hasar olduğunu, ürün kaybıyla ilgili güneş enerjili ısıtma sistemlerinin, yılın olumsuz hava koşullarına sahip dönemlerinde sera ısıtması için yeterli olmadığı bu durumda davacının bu dönemlerde ürün almasının mümkün olmadığı, talepleri ve tespit rakamlarının fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.

Davacı temsilcisi temyiz dilekçesinde; mahkeme tarafından, dava dilekçesinin eksik mütalaa etmekle, seranın bedeli korusunda asıl dava yönünden bir talebleri olmadığı neticesine varıldığı, oysa, asıl dava açısından sundukları dilekçede seranın maliyetini talep ettiklerini, mahkeme kararında sera bedeline yönelik taleplerinin, tazminat talep etme manasına gelmediği sonucuna varılarak, seçimlik haklar kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatine varmış olduğu ve sera değeri yönünden davalarının reddine karar verildiği, oysa seranın maliyetinin tazminat talep etme ile aynı anlama geldiği, bu sebeple, seranın bedelini talep etmelerinde bir aykırılık bulunmadığını, mahkeme tarafından, seranın sadece hibe edilen bedelle tesis edildiği ve davacının sadece hibe olunan miktarı talep etmesi gerektiği kanaatine varıldığı ancak dava konusu seranın maliyetinin davacı tarafından davalı tarafa yapılan ödemeler ile karşılandığı, seranın maliyeti 500.000 TL’yi geçtiği, haliyle, seranın maliyeti için davalı tarafa yapılarn toplam ödemenin tazminini talep etmekte bir yanlışlık bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin seranın bedeli konusunda davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmektedir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada, projeye aykırı imalât nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin maddi ve manevi tazminat ve seranın sözleşmeye uygun hale getirilmesi istemine, birleşen davada ise tazminat talebinin kalan kısmı ve sera bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi, 438 nci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddeleri ve ilgili diğer mevzuat.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraflar vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen “eser” sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmelerinin taraflarından olan yüklenicinin edimi, sözleşmeye uygun, ayıpsız ve eksiksiz bir eserin teslimi, işsahibinin edimi ise, iş bedelinin ödenmesidir. Yanlar arasında iş bedelinin ödendiği hususu ihtilafsızdır. İhtilaf, yüklenici tarafından yapılan sera sisteminin ayıplı olması sebebiyle uğranılan zararlara ilişkindir.

Uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanununun 360. maddesinde yüklenicinin ayıplı ifası nedeniyle iş sahibine birtakım seçimlik haklar tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme ile yine bu hallerde yüklenicinin kusuru varsa tazminat isteme haklarıdır. Mahkemece ayıpların varlığının saptanması durumunda diğer gerekli yasal koşullarda gerçekleşmiş ise iş sahibi bu seçimlik haklarını kullanabilecektir. Seçimlik hak ise bir kez kullanılacak olup bunun ıslah suretiyle değiştirilmesi mümkün değildir.(Emsal Yarg 15 HD 2016/4116 E 2017/1636 K)
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olursa; Davacı asıl dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL maddi,10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında verdiği 10.04.2018 tarihli dilekçesinde talebini açıklamış 4.000 TL mahsul zararının ve 1.000 TL sera maliyetine ilişkin maddi zararının tahsilini talep ettiğini belirtmiş, mahkeme gerekçesinde, dava dilekçesinde onarım bedelinin talep edildiği anlaşılmakla iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında davacı vekilinin 1.000-TL sera maliyetine ilişkin talebinin onarım bedeli talebi olarak nazara alındığı belirtilmiştir. Birleşen dava dilekçesinde de sera değerinden kaynaklı 500.000TL nın davalıdan tahsili talep edilmiş,bu talebin verilen 24.08.2017 tarihli dilekçe ile tıpkı 10.04.2018 tarihli dilekçede açıklandığı gibi sera maliyetine ilişkin olduğu açıklanmıştır. Mahkemece davacı tarafın gerek 24.08.2017 tarihli dilekçesinde gerekse birleşen dosyadaki dava dilekçesinde talep ettiği sera bedelinin iş sahibinin kullanabileceği seçimlik haklar kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiş ise de bu talebin asıl davada talep edilen ve mahkemece de seçimlik hak olarak kullanıldığı kabul edilen onarım bedeline ilişkin olduğunun kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında ise seranın dava tarihi itibariyle inşaat değeri belirlenmiş, onarım bedeline ilişkin bir değerlendirme yapılmamış olduğundan bilirkişilerden alınacak ek rapor ile dava tarihi itibariyle onarım bedelinin hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Açıklanan bu gerekçe ile hükmün bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle taraflar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. (2) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle, taraflar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edenlere iadesine,

Karara karşı 15 gün içerisinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.