Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/282 E. 2023/348 K. 31.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/282
KARAR NO : 2023/348
KARAR TARİHİ : 31.01.2023

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hakkari Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.01.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde davacı vekili Avukat … geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Dağlıca TKAÜB-SERLAND T-BATISI -ORAMAR TİÜB yol inşa ihalesi sözleşmesinin imzalandığını, davacının sözleşme tarihinden itibaren işin gereklerinin ifası için çalışmaya başladığını, işin sözleşme hükümlerine uygun şekilde yürütülmesi amacıyla yapılan iş ve işlemlerin çalışma alanında bulunan Dağlıca Tabur Komutanlığı ve davalı idare arasındaki koordinasyonsuzluk ve prosedür zafiyetleri dolayısıyla sorunlara yol açtığını, şantiye kurulumu talebinin güvenliğin sağlanamayacağı gerekçesiyle kabul edilmediğini ve şantiye malzemesi ve çalışanların taburda kalması ve konumlandırılması gerektiğinin bildirildiğini, sözleşme hükümlerine göre işin bitim tarihinin 04.06.2017 olduğunu, ancak bölgenin coğrafi yapısı, fiziki şartları, bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle çalışılabilir sürenin 600 gün olarak esas alındığını ve kış şartlarında söz konusu bölgede çalışmanın mümkün olmadığı bilindiği için sözleşme toplam süresinin çalışılabilir süreye uyarlanması suretiyle yine davalı idarece belirlenen iş bitim tarihinin 18.10.2018 tarihi olarak tespit edildiğini, söz konusu sürenin henüz dolmadığını, yol yapım işi devam ederken bölgede artan terör olayları nedeniyle güvenlik güçlerinin ulaşım ihtiyaçlarının farklılaşması nedeniyle sözleşmede yer almamasına rağmen davalı idare, tabur komutanlığı ve tümen komutanlığının istekleri doğrultusunda ek iş statüsünde sözleşme dışı alanda yol yapımı işinin yürütülmesi istenerek mevcut iş makinelerinin söz konusu alana kaydırılmasının istendiğini, müvekkili firmanın sözleşme dışı alanda çalışmaya zorlandığını, ancak tanzim edilen cetvel esas alınarak genel sözleşme hükümleri içerisinde yer alan alanda faaliyet gösterilmiş gibi müvekkile hakediş ödendiğini, bu haliyle sözleşme dışı yaptırılan işin bedeli, sözleşmede yer alan bölgede yapılmış iş gibi gösterilerek müvekkile ödeme yapıldığını, ek iş alanında kaya kopması nedeniyle iş makinesi çalışanının hayatını kaybettiğini ve iş makinesinin kullanılamaz hale geldiğini, bu durumların yaşanmasında davalı idarenin kusurlu olduğunu, kazadan sonra davalı idare ve tabur komutanlığının çalışmaları engelleyici tutum takındıklarını, bu süre içinde çalışma alanında şantiye kurulmaması ve iş yerinde bulunulmadığı iddiası ile müvekkiline ihtarname gönderildiğini, çalışanların iş sahasına alınmadığını, davalı tarafından sözleşmenin 26.08.2016 tarihinde feshedildiğini, öncelikle muarazanın menine ve müvekkilinin iş bitirme süresinin hitamına kadar işine devam etmesinin sağlanmasına, aksi halde feshin geçersizliğinin tespiti ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL eksik ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Dava dilekçesinin dava konusu kısmında ise talep; “Fesih ihbarnamesinin haksız ve hukuka aykırı olmasının tespiti ile müvekkil firmanın teminatının iadesi ve şimdilik 5.000,00 TL’lik zarar olmak üzere davanın kabulüne karar verilmesi talebidir” şeklinde belirtilmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmede işin başlama, bitiş ve işin yapım programının belirlendiğini, işyerinin davacıya teslim edildiğini, davacının sözleşme hükümlerine uymadığını, edimlerini yerine getirmediğini, iş mahallinde yapılan incelemede, yer teslimine rağmen herhangi bir çalışmanın olmadığının tutanak ile tespit edildiğini ve çeşitli tarihlerdeki bildirimler ile davacının işe başlamasının istendiğini, iş makinelerinin eksik olduğununun, şantiye kurulmadığının, teknik hiçbir personelin olmadığının, öngörülen sürede işin bitirilmesinin mümkün olmadığının, yapılan yolun standartlara ve projeye uygun olmadığının, iş artışı kapsamında Şehit … Özyalçın YEÜB yolunda da benzer aksakların bulunduğunun tespit edildiğini, davacının sözleşmede belirtilen plan ve programa uymadığını, sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Taraflar arasında yol yapım sözleşmesinin 22.10.2014’te imzalandığı, 600 iş günü içerisinde tamamlanmak üzere iş bitim tarihi olarak 04.06.2017 tarihine karar verildiği ancak yörenin şartları, terör vs. ile uyarlama yapılarak iş bitim tarihinin 18.10.2018 olarak kararlaştırıldığı, davacının sözleşme dışı alanda çalıştırılmaya zorlandığını beyan ettiği, ancak hakediş ödemesini almış olduğu, bu sözleşme dışı çalışılan alanda kaya kopması sonucu 14.06.2014 tarihinde bir işçinin hayatını kaybettiği, davalı tarafından iş yerinde bulunmadıkları ile 26.06.2016’da tutanak tutularak, 27.06.2016’da davalıya tebliğ edildiği, Yüksekova Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/409 Esas sayılı dosyasında delil tespitinin güvenlik nedeni ile yapılamadığı, 26.08.2016’da sözleşmenin feshi kararının 31.08.2016’da davacıya tebliğ olunduğu, bilirkişi kurulundan alınan raporda davacının belirtmiş olduğu durumların 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 10 maddesinde sayılan mücbir sebepler arasında sayılamayacağı, davacının yaşanan durumlara rağmen imzalamadığı hak ediş ödemesini alması durumu zımnen kabul ettiğine delalet olduğundan alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

İhale şartnamesinde yer almayan bölgedeki yolun yapım ısrarına karşı mecbur kalarak çalışmaya başlandığı, bu çalışma esnasında bölgede şantiye kurulumu ve personel barınma alanının kurulmasına tabur komutanlığınca izin verilmediği, personelin taburda kalması ve talep edilen ihale dışı yolun bitirilmesinin istendiği, bu yol bitmeden şantiye kurulmasına onay verilmeyeceğinin belirtildiği,
İhale şartnamesinde yer almayan ayrı yolun yapımında çalışma sürecinde ihale şartnamesinde yer alan ödenekten hakediş ödemesi yapılmak istendiği, hakedişe şerh koyarak işlemin yasal mevzuata aykırılığının bildirildiği, söz konusu hakedişin davacının hesabına aktarılarak çalışmasının talep edildiği,
Araçların belli bir bölümünün ihale alanı dışında tabur ve idarenin isteğiyle çalıştırıldığı dönemde idarenin tutanak tanzim ederek alan dışında çalıştırılan araçları görmezden geldiği,
İhale dışı alanda yapılan yol çalışmasının kazayla sonuçlanması ve cenazenin alınarak memleketine götürülmesinden sonra dönüşte çalışanların tabur alanına girişine ve çalışma alanına gidilmesine tabur komutanlığı tarafından izin verilmediği,
Bilirkişilerce, işin niteliği ve kalan işin kalan sürede tamamlanıp tamamlanamayacağı hususunun afaki bir şekilde değerlendirildiği,
Mahkemenin tüm bu hususları gerektiği gibi araştırmadığı,
Bilirkişi raporunda çalışma alanı dışında yapılan işin hakediş cetveline eklenerek yapılan ödemenin itiraz şerhine rağmen ödeneğin davacıya ödenmesinin zımmi kabul niteliğinde olduğu beyanın hukukla bağdaşır olmadığı belirtilerek kararın kaldırılması talep edilmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Uyuşmazlık, muarazanın meni için gerekli şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Yukarıda açıklanan bilgi ve belgelere göre, her ne kadar davalı sözleşme süresi bitmediğinden muarazanın meni olmadığı takdirde davalı tarafından sözleşmenin feshedilmesinin haksız olduğunun tespiti ile alacak isteminde bulunmuş ise de, sözleşmenin davalı idare tarafından feshedildiği, fesih tarihinden önce davalı idare tarafından davacının işe başlanması ve işi hızlandırması yönündeki tutanak ve yazılarına rağmen davacının işe süresinde başlamadığı, işin yavaş yürütüldüğü, sözleşmede öngörülen sayıda iş makinesi ve personelle çalışılmadığı, davacının güvenlik talebinin yerine getirilmesi için davalı tarafından kolluk birimlerine ilgili yazıların yazıldığı, iş yeri değişikliği ve ilave işe ilişkin sözleşmede hükümlerin bulunduğu, davacı tarafından bakiye sürede işin bitirilmesinin mümkün olmadığının teknik bilirkişiler tarafından tespit edildiği, gecikmenin davalı idareden kaynaklanmadığı, Kamu İhale Sözlemesi Kanunu’nun 20. maddesine göre ihtara rağmen yüklenicinin taahhüdünü sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesinin fesih nedeni olarak sayıldığı, buna göre davacının taahhüdünü sözleşmeye uygun yerine getirmediği, feshin haklı nedene dayandığı, bilirkişi raporunun ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla davacının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Temyizi

Kış şartlarında çalışmamın mümkün olmayacağı sözleşme şartlarında belirlenmiş ve 15 Kasım – 15 Nisan tarihleri arasında doğal koşullar nedeniyle çalışmanın yapılamayacağı belirtildiği, 15 Kasım – 15 Nisan tarihleri arasında çalışılması gerektiği konusunda ihtar çekildiği, bu yönüyle ihtarın alenen hukuka aykırı olduğu,
Sözleşeme hükümlerine göre işin bitim tarihinin 04.06.2017 olduğu, kış şartlarında söz konusu bölgede çalışmanın mümkün olmadığı idare tarafından tespit edildiğinden sözleşme toplam süresinin çalışılabilir süreye uyarlanması suretiyle idare tarafında belirlenen iş bitim tarihinin 18.10.2018 olarak belirlendiği,
Mevcut durumun bölgenin olağanüstü şartlarından kaynaklandığı ve bu isteğin güvenlik kuvvetlerinden can kaybını önlemek için fiili bir zorunluluk olduğu bildirildiği, iş makinalarının gönderilmesi ve çalışmaların ihale sözlemesi dışındaki bölgede faaliyet gösterilmesinin talep edildiği,
Kamu İhale Kanunu hükmüne göre ihale süresi içerisinde ek iş yapımının alenen yasal mevzuata aykırı olduğu,
Müvekkil firmanın çalışma süresi içerisinde fiili sözleşme alanında çalıştırılmadan ek iş şeklinde başka alanda çalıştırılması ve bu alanda çalışma yapmanın idarenin talimatıyla yapılması sabit olduğundan idarenin hem bu talebi ısrarla sürdürmesi hem çalışma alanında yeterli işlerin yapılamadığı iddiasıyla ihtar işlemi yapmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği,
İdarenin müvekkilin çalışmasını istediği alan dışındaki bölgede bulunan iş makinalarını cetvele işlemeyip ihale alanındaki araç sayısını tespitle eksik çalışma aracı iddiasının doğru olmadığı,
Çalışma alanına şantiye yapılmasına terör olayları dolayısıyla izin verilmeyerek çalışanların tabur komutanlığında bulunmalarının istendiği, ek iş olarak gösterilen alanda çalışan dozer operatörünün kayalığın çökmesi sonucu hayatını kaybetmesini müteakip cenazenin memleketine götürülmesinden sonra çalışma alanına dönen görevlilerin mevcut tutanakla sabit olduğu şekilde tabur tarafından içeriye alınmadığı ve taburun devamındaki çalışma alanına gidişlerine müsaade edilmediği,
Bilirkişi raporunda işin kalan süre içerisinde tamamlanıp tamamlanamayacağı hususunun yapılacak keşifle incelemesi taleplerinin kabul edilmediği,
İşin süresi bitmeden iş sahibinin sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığının belirlenmesi için geri kalan sürede işin tamamlanabilme imkanının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği ve eksik inceleme karar verildiği,
Ek işin idare ve kolluk görevlilerinin talep ve ihtiyaçları çerçevesinde yaptırıldığının sabit olmasına rağmen sözleşme alanı dışında çalışan iş makinalarının kayıt dışı tutulması suretiyle alanda çalışan araçların yetersiz olduğu iddiası idarenin bu hususta kasıtla ihalenin iptaline dayanak oluşturma çabası içerisinde olduğu belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, idare tarafından yapılan feshin geçersizliğinin tespiti, eksik ödemenin tahsili, teminat mektubunun iadesi ve zararların tazmini istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı TBK’nın 470 vd maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26., 31. ve 119. maddeleri.

3. Değerlendirme

Dava dilekçesinin içeriği, 6100 sayılı HMK’nın 119. maddesinde düzenlenmiş olup, 119/ğ maddesi uyarınca; dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun belirtilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Bu taleple bağlılık ilkesinin bir gereği olup, HMK’nın 26. maddesinde ise hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği düzenlemesi mevcuttur. Talep sonucunun açık olmadığı durumlarda ise HMK’nın 31. maddesinde yer alan hakimin davayı aydınlatma ödevi gereğince, hakimin davacıdan talebini açıklamasını istemesi, birden fazla talebi olması halinde taleplerine göre dava değerini belirlemesini ve bu taleplerinin kuruşlandırılmasını istemesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi nedeniyle hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi ve hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir. Aynı madde gereğince uyuşmazlığın aydınlatılması, taleple bağlılık ilkesinin uygulanması için zorunludur.
Müspet zarar; sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla; sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa sebebiyle ifaya bağlı ceza, seçimlik ceza, eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır.
Menfi zarar ise; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Bu husus 6098 sayılı TBK’nın 125/son maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Menfi zarara, dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir.
Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; davacı dava dilekçesinin sonuç kısmında, muarazanın menine ve davacının iş bitirme süresinin hitamına kadar işine devam etmesinin sağlanmasına, aksi halde feshin geçersizliğinin tespiti ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL eksik ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinin ilk sayfasında dava konusu kısmında ise talep “Fesih ihbarnamesinin haksız ve hukuka aykırı olmasının tespiti ile müvekkil firmanın teminatının iadesi ve şimdilik 5.000,00 TL’lik zarar olmak üzere davanın kabulüne karar verilmesi talebidir” şeklinde yazılmıştır.
Yargılama sırasında ilk derece mahkemesince herhangi bir nitelendirme yapılmamış, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine ise bölge adliye mahkemesince uyuşmazlığın, muarazanın meni için gerekli şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktalarında toplandığını belirtilerek inceleme yapılmış, dava dilekçesinde belirtilen eksik iş bedeli, zararın tazmini, teminat mektubunun iadesi ile ilgili talepler incelenmeden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu durumda; davacının dava dilekçesindeki talep sonucu açık olmayıp HMK’nın 31. maddesi gereğince davayı aydınlatma ödevi gereği hakimin talep sonucunu açıklattırmadığı anlaşıldığından kararın bozulması gerekmiştir.
Mahkemece öncelikle yapılması gereken iş; HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi gereği davacı vekilinin taleplerinin neler olduğunun açıklattırılması ve dava değeri olarak gösterilen 5.000,00 TL’nin bu taleplere göre kuruşlandırılmasının sağlanmasından sonra ilgili idareden yazışmalar, hakedişler, sözleşme ve ekleri ile birlikte tüm ihale evraklarının temin edilip yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan gerekirse keşif de yapılmak sureti rapor alınarak davacının açıkladığı tüm taleplerinin incelenerek sonuçlarına göre karar verilmesinden ibarettir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının açıklanan nedenle temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA,

3.8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine,

4.Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.