YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2819
KARAR NO : 2023/3124
KARAR TARİHİ : 04.10.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/504 E., 2022/275 K.
DAVA TARİHİ : 05.05.2014
HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında Mahkemece görülen kayıt kabul davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, yaptıkları araştırma sonucunda davalı kooperatifin inşa ettiği konutları 20.12.2009 tarihli kur’a ile ortaklarına tahsis ettiğini öğrendiklerini, bunun üzerine davalı kooperatife gönderilen ihbarname ile mahkemenin kararı doğrultusunda davacıya konut tahsis talebinde bulunulduğunu ancak davalının cevap dahi vermediğini ileri sürerek, davalı kooperatif tarafından gerçekleştirilen kur’a çekiminin iptal edilerek, davacıya da diğer kooperatif üyeleri gibi konut tahsis edilmesi, davacıya konut tahsisine ilişkin bir hukuki/fiili imkansızlığın mevcut olması halinde ise, emsal dairenin rayiç değerinin kendisine ödenmesi gerektiğinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere uğradığı zarar için şimdilik 10.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiş, 02.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 110.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili, üyelik beyan edenlerden belgelerini kooperatife bildirmelerinin istendiğini, davacının belgelerini ibraz etmediğini, davacının üye olduğunu kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.07.2015 tarihli, 2014/223 Esas, 2015/342 Karar sayılı kararıyla; kur’a işleminin dayandığı genel kurul kararının iptali hususunda Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde öngörülen bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış bir dava bulunmadığı, kur’adan itibaren dava tarihine kadar dört buçuk yıla yakın bir süre geçtiği anlaşılmış olup, bu durumda artık kur’a çekiminin iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle, bu yöndeki talebin reddine, diğer taraftan davacı adına tahsisi mümkün herhangi bir konutun da bulunmadığı anlaşıldığından davacının konut tahsisine ilişkin talebin de reddine, davacının bu ortaklık sebebiyle davalı kooperatife ödemede bulunulduğuna dair herhangi bir ödeme belgesi davacı tarafça dosyaya sunulmadığı gibi, kooperatifin kayıtlarında da böyle bir ödeme kaydının yer almadığı, davacı yanın ödemeye ilişkin iddialarını ispat etmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 07.07.2015 tarihli, 2014/223 Esas, 2015/342 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 20.06.2017 tarihli, 2015/7815 Esas,2017/1884 Karar sayılı kararıyla; davalı kooperatife kayıtlarını ibraz etmesi için kesin süre verilmesi, kayıtlarını ibraz etmediği takdirde davacının ödeme konusundaki iddiasını ispat etmiş sayılması, ayrıca davacının söz konusu hisseyi Aslan Zengin’den devraldığı, Aslan Zengin’in ödemelerinin davacı ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği hususları üzerinde durularak bir sonuca gidilmesi gerekirken, kooperatifin kayıtlarını ibraz etmemesi sonucunda davacı aleyhine değerlendirilerek yanlış şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının terditli talebi olan kura çekiminin iptali ve daire tahsis talebinin reddine, davalının peşin bedelli üye olduğu, dairenin rayiç bedelini talep edebileceği gerekçesiyle de tazminat talebinin kabulü ile, 111.000,00TL nin dava tarihi olan 05.05.2014 tarihinden iflas tarihi olan 26/04/2017 tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte Ankara Batı İcra Dairesinin 2017/3 iflas sayılı iflas dosyasında iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının peşin bedelli değil normal statüde bir üye olduğunu, 30.06.2013 tarihli Genel Kurulda oy birliği ile alınan 8. maddesi gereğince bu üyeliklerin tamamı kaldırılarak tüm üyelerin eşit ödeme yükümlülüğü getirildiğini, davacının üye olarak kabul edilmesi halinde de tazminat talep edilse de, davacının üyeliği devam ettiğinden iflas masasına alacaklı olamayacağını, temyiz sebepleri olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin iken yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönmüştür.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 ncı ve devamı maddeleri, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 10., 98. maddeleri
3. Değerlendirme
1.Davacı, davalı kooperatife karşı açtığı davada, kendisine konut tahsis edilmesi, bunun mümkün olmaması halinde konutun rayiç değerine hükmedilmesi talebiyle açtığı terditli davada yargılama devam ederken davalı kooperatifin 26.04.2017 tarihinde iflas etmesi üzerine dava kayıt kabul davasına dönüşmüştür.
2.Kooperatifler Kanununun 28.maddesine göre, Anasözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça kooperatiflerin, kooperatif alacaklarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumlu oldukları belirtilmiştir. Yapı Kooperatifleri Anasözleşmesinin 20.maddesinde ise, her ortağın kooperatif borçlarına karşı taahhüt ettiği pay kadar sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükümlere göre, özellikle yapı kooperatiflerinde, üyenin fiilen koyduğu sermaye ötesinde taahhüt ettiği pay nispetinde kooperatif borçlarından sorumlu olduğu açıktır. Bir başka deyişle üyenin koyduğu ve/veya taahhüt ettiği pay tutarı(sermaye) kooperatif alacaklılarının teminatı mahiyetindedir.
3.Kooperatifin iflası halinde, üyelerin kooperatif sermayesiyle ilgili nasıl bir işlem yapılacağına dair Kooperatifler Kanununda açık hüküm bulunmamaktadır. Ancak 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesinde ”Kooperatifler Kanununda açık hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanununun anonim şirkete ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü gereğince TTK nın 480/3. maddesi hükmünü kooperatiflere uygulamak mümkündür. Bu hükme göre, pay sahipleri şirkete sermaye olarak verdiklerini geri isteyemez; tasfiye paylarına ilişkin hakları saklıdır. Dolayısıyla, kooperatifin iflasına karar verilmesi halinde, kooperatifin iflas masasına kaydedilmesini isteyemezler. Zira üyelerin kooperatif sermayesi mahiyetinde ödedikleri meblağlar öncelikle ”kooperatif borçlarının” ödenmesi için kullanılır. Şayet iflas tasfiyesi sonucunda artan meblağ kalırsa, kalan bu meblağ üzerinde kooperatif üyeleri payları oranında hak sahibi olurlar. Bu nedenlerle iflas sıra cetvelinin düzenlenmesi aşamasında üyelik aidatı olarak kooperatife konulan sermayenin masaya kayıt-kabulü mümkün değildir.
4. Yukarıda açıklandığı üzere, davacının kooperatif üyesi olduğu ve ödediği bedelin sermaye payı olduğu, bu nedenle davacının sermaye payını iflas masasına alacak olarak kaydettiremeyeceği dikkate alınarak davanın tazminat yönünden de reddi gerekirken bedelin iflas masasına kaydı doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.