Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2792 E. 2023/3118 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2792
KARAR NO : 2023/3118
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/322 E., 2022/393 K.
DAVA TARİHİ : 13.07.2021
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/422 E., 2022/125 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat Muhammed Yaşar Çoban’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara Yenimahalle-Şentepe arasında yapılması planlanan teleferik sistemlerinin yapım ve montajı konulu iş için Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü Raylı Sistemler Dairesi Başkanlığı tarafından 26.03.2013 tarihinde ihale yapıldığını, ihale sonucu EGO ve LEINER Ag/SPA arasında 14.05.2013 tarihinde 51.6 milyon TL değerinde bir sözleşme imzalanarak, alınan ihalenin LEITNER Ag/SPA firması üzerinde kaldığını, EGO ile imzalanan bu ihale sözleşmesindeki işlemlerin yapımı için LEITNER AG – Türkiye Bursa Şubesinin, müvekkili şirket ile 14.06.2013, 25.06.2013 ve 12.12.2013 tarihinde 3 ayrı sözleşme imzalayarak müvekkil şirketin alt yüklenici sıfatına haiz olduğu hukuki bir ilişkiye girdiğini, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 25.06.2013 ve 12.12.2013 tarihli sözleşmelerde herhangi bir hukuki ihtilaf çıkmadığını ve tarafların bu iki sözleşmeden doğan yükümlülüklerini gereği gibi ifa ettiğini, ancak müvekkil şirketin iş bu davaya konu 14.06.2013 tarihli sözleşmeden doğan alacaklarını gereği gibi tahsil edemediğini, 14.06.2013 tarihli Civil Works sözleşmesinin imzalanmasından önce davalı şirketin işbu sözleşme kapsamında yapımını talep ettiği işlerin müvekkil şirket tarafından aşama aşama ayrıntılı olarak fiyatlandırıldığını ve toplam yapılacak iş bedelinin KDV dahil 7.914.109,15 Euro olarak hesaplanarak davalı şirkete Offer Asteknik adı altında teklif olarak gönderildiğini, davalı şirket tarafından uygun bulunan bu teklif üzerine müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 14.06.2013 tarihinde alt yüklenici sözleşmesi imzalanarak sözleşme kapsamındaki işlerin müvekkil şirket tarafından yapımı için KDV dahil 7.906.000,00 Euro üzerinden anlaşmaya varıldığını, tarafların sözleşme bedeli üzerinde anlaştığını, müvekkil şirketin sözleşme kapsamında üzerine düşen tüm edim yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve ilgili yapının usulüne uygun olarak 15.05.2015 tarihinde EGO’ya teslim edilmiş olmasına rağmen, davalının sözleşme gereği edimini ifa etmeyerek huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davanın kabulüne karar verilmesini, alt yüklenici sözleşmesinden doğan uyuşmazlık kapsamında davalı şirketin ödeme yükümlülüğü olan 1.852.119,88 Euro’nun şimdilik 1.000,00 Euro’luk kısmının ihtarnameden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini ve yine alt yüklenici sözleşmesinden doğan uyuşmazlık kapsamında vekaletsiz iş görme bedeli olan 824.595,40 TL’nin şimdilik 1.000,00 TL’lik kısmının 06.03.2015 tarihinden itibaren başlayacak ticari faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu olan LEITNER AG-Türkiye Şubesi ile … arasında imzalanan 14.06.2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin 13. maddesine göre taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıkların tahkim vasıtasıyla çözümleneceğinin kararlaştırıldığını, dava konusu alacak miktarının zamanaşımına uğradığını, sözleşme kapsamına giren işlerin gerçeğe aykırı olarak eksik belirtildiğini, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin davacı tarafından tam ve gereği gibi ifa edilmediğini, iş eksilişlerine rağmen mevcudiyeti iddia edilen alacak taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, yapılan hakedişlere usulüne uygun olarak itirazda bulunulmadığı için davacı şirketin tüm hakedişleri kabul ettiğini, tamamlanan işlerin halihazırda sözleşme kapsamına giren işlerden olup vekaletsiz iş görme hükümlerine tabi olmadığını savunarak, davanın usulden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “her ne kadar davacı vekili 02.12.2021 tarihli dilekçesinde 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun hükümleri gereği taraflar arasındaki sözleşmenin yabancı dilde düzenlenmiş olması nedeniyle geçersiz olacağını ve geçersiz sözleşmeye dayalı tahkim şartının kabul edilmeyeceğini beyan etmiş ve davalı şubenin Türk şirketi gibi hareket ettiğini ve fiili idare merkezinin Bursa olduğunu ileri sürmüş ise de, dosyanın incelenmesinden davalı firmanın Türk firması değil İtalyan firması olduğu, merkezinin Vipiteno/İtalya olduğu, Ankara Yenimahalle-Şentepe arasında yapılması planlanan teleferik sistemlerinin yapım ve montajı konulu iş için Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü Raylı Sistemler Dairesi Başkanlığı tarafından 26.03.2013 tarihinde yapılan ihale sonucu 14.05.2013 tarihinde 2013/16152 ihale kayıt numarası ile 51.6 milyon TL değerinde imzalanan sözleşmenin tarafının LEINER Ag/SPA olduğu ve dava konusu sözleşmeye konu işe ilişkin ihalenin LEITNER Ag/SPA firması üzerinde kaldığı, 14.06.2013 tarihinde imzalanan ‘Alt Yüklenici’ Başlıklı Sözleşmenin de LEITNER Ag/SPA firmasının Türkiye Bursa şubesi ile imzalandığı, dosya kapsamındaki delillere göre davalı şirketin yabancı şirket olduğu, 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki kanunun 1. maddesinde Türk tabiyetindeki her nevi şirket ve müesseselerin Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmaya mecbur olmalarının öngörülmüş olmasına karşılık, aynı kanunun 2. maddesinde yabancı şirket ve müesseseler için bu mecburiyetin Türk müesseseleri ile Türkiye tebasından olan fertlerle mukavele hariç sadece muhabere, muamele ve temaslar ile devlet dairelerine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlere hasredilmiş olmasına ve bu durumda Türk şirketleri ile müesseselerinin yabancı şirket ve müesseselerle Türkçe dışında bir dil ile yaptıkları sözleşmelerin geçerliliğinin yasaklanmamış bulunmasına göre, tahkim şartı içeren ve yabancı dilde düzenlenen sözleşmenin ve tahkim şartının da geçerli olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 413’üncü maddesi uyarınca Tahkim İlk İtirazı sebebi ile HMK’nın 116/1-b bendi uyarınca uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi gerektiği” gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 14.06.2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesinde uyuşmazlık halleri için uygulanacak hukukun İsviçre Hukuku ve Uluslararası Tahkim (ICC-Zürich, İsviçre) şartı konulduğunu, ancak taraflar arasında kararlaştırılan bu tahkim şartı ve uygulanacak hukukun sözleşmede İngilizce dilinde düzenlendiğini, oysaki 805 sayılı Kanun hükümleri uyarınca taraflar arasında tahkim şartı ve uygulanacak hukukun Türkçe dilinden düzenlenmesi gerektiğini, bu sebeple davaya konu sözleşmeden doğan ihtilaflarda uygulancak hukukun Türk hukuku olduğunu ve Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu, mahkemenin davalı şirketin Türk tabiyetinde veya Türk şirketi gibi hareket edip etmediğini araştırmadan usulden ret kararı verdiğini, davalı şirketin her ne kadar merkezi İtalya’da bulunan yabancı bir şirketin Türkiye’deki bir şubesi gibi görünse de Türkiye’deki faaliyetlerine bakıldığında yurt dışındaki merkeze bağlı bir şube niteliği taşımanın ötesine geçerek kurulduğundan beri adeta bir Türk şirketi gibi hareket ettiğini ve fiili idare merkezinin de Bursa’da olduğunu, davalı şirket Türk tabiyetinde bulunmasa dahi 805 sayılı Yasanın 2. maddesinde belirtildiği
üzere yabancı merkezli şirketler ve Türk şirketler arasında yapılan her türlü haberleşme, işlem ve temaslar ve devlete ibraz edilmek mecburiyetinde olan evrakların Türkçe düzenlenmek zorunda olduğunu, maddede geçen işlem ibaresinin geniş anlamda kullanıldığını ve tüm hukuki işlemleri kapsadığını, mahkemenin taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi mumele kavramı içinde değerlendirmemesinin kanunun gerekçesine, lafzına ve ruhuna aykırı olduğunu belirterek davanın kabulüne ve tahkim ilk itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri, 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun 1. ve 2. maddesi

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde de belirtilen gerekçelerle temyiz edilmiş ise de; ilk derece mahkemesinin ve istinaf mahkemesinin yukarıda belirtilen değerlendirmeleri usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci
fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan
davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.