Yargıtay Kararı 6. Hukuk Dairesi 2022/2719 E. 2023/3077 K. 02.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 6. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2719
KARAR NO : 2023/3077
KARAR TARİHİ : 02.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/526 E., 2022/89 K.
DAVA TARİHİ : 02.06.2011
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili, arsa sahibi olan taraflar ve dava dışı diğer hissedarlar ile yüklenici … İnş. Ltd. Şti. arasında 15.03.2005 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden Mimoza sitesinin inşa edildiğini, bağımsız bölümlerin arsa sahipleri ile yüklenici firma arasında paylaştırıldığını ancak paylaşım yapılırken dairelerin şerefiye değerlerinin gözetilmediğini, bunun hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek Mimoza sitesi B Blok 2 no.lu bağımsız bölümün taraflar arasındaki müşterek tapusunun iptali ile hisselerin yeniden hesaplanarak tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili, husumetin kayıt maliki diğer tüm hissedarlar ile yüklenici firmaya yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14/01/2016 tarihli ve 2011/155 Esas, 2016/31 Karar sayılı kararıyla; davacıların eksik hisse aldığı ve hesaplamaya göre de; davalılar üzerindeki fazla hisseden davacılara hisse verildiği takdirde dahi davalılar üzerinde fazla hisse kaldığı ve fazla hissenin dava edilmeyen diğer hissedarlara ait olduğu, bu hissedarların da davaya dahil edilmelerinin davacı taraftan istendiği, davacı tarafın ise verilen kesin süreye uymaması nedeniyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2016/4282 Esas, 2019/4060 Karar sayılı ve 07/10/2019 tarihli kararı ile B Blok 2 no.lu bağımsız bölüme ilişkin tarafların müşterek malik oldukları, yine aynı bağımsız bölümde davada taraf olmayan müşterek maliklerin bulunduğu, davacıların eksik pay verildiği iddiası ile fazla payı olduğunu ileri sürdükten ve bu iddianın davalılara yönelik olduğu anlaşılmakla; diğer taraf olmayan maliklerinin … ile birlikte ortak murislerinden dolayı pay sahibi olup, davada taraf olmamaları nedeniyle sadece müşterek malik olan davacılara yönelik karar verilebileceği, davada taraf olmayan hissedarlarının hisselerinin üzerinde kalmasında dava açısından bir önemi bulunmadığı, bu nedenle davada mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı da nazara alınarak yanılgılı gerekçe ile tüm pay sahiplerinin davaya dahil edilmeleri gerektiğinden bahisle husumetten red kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişiden 28/07/2021 tarihli rapor aldırılarak davacıların talep edebileceği miktar belirlenmiş, yerel mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalı … ve davalı …’den ayrı ayrı 10.000,00 TL’nin tahsili ile davacı …’a verilmesine, davalı … ve …’dan ayrı ayrı 2.000,00 TL nin tahsili ile davacı …’a verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Mekbaye ve … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … ve Dürdane vekili; davanın sadece tapu iptali ve tescil istemli açıldığını, bedel istemi olmamasına karşın yerel mahkemece bedel yönünden karar verildiğini, davanın taraflarının arsa sahibi olduğu ve davacıların arsa sahibi olarak kendilerine eksik hisse verildiği iddiasında ise yükleniciye karşı dava açmaları gerektiğini, davanın yükleniciye ihbar edilmediğini, bilirkişi raporlarının şerefiye değerlerini belirleyerek bir kanaate varması gerekirken bunun yapılmadığını, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahibi olarak yer alan taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355-371 . maddeleri

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Medeni hukuk yargılamasına hâkim olan ilkelerden biri de taleple bağlılık ilkesidir. Tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin, tarafların bildirdiği vakıalarla bağlı olmasını ve onların talepleri doğrultusunda hareket etmesini ifade ederken taleple bağlılık ilkesi ise hâkimin hüküm fıkrasında tarafların talep sonucuyla bağlı olduğunu; ondan fazlasına veya başka bir şeye hükmedemeyeceğini ifade etmektedir.

2.1. Taleple bağlılık ilkesi 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74 ncü maddesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ise 26. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Buna göre hâkim tarafların talepleri ile bağlı olup, kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez.

2.2. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyecek olmasıdır. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hâkimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu ise istenilen hukukî sonuç oluşturur. Bu itibarla hâkimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. Dava dilekçesinde talep sonucunun yeteri kadar açık olmadığı hâllerde hâkim, davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacıya talep sonucunu açıklattırması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/11-923 Esas, 2023/516 Kararı sayılı ve 24.05.2023 t.)

2.3. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilinin 02/06/2011 havale tarihli dava dilekçesinin sonuç ve istek kısmında, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile hisselerin yeniden hesaplanarak tesciline karar verilmesin talep ettiği, yerel mahkemece 07/12/2021 tarihli 7. celsede davacılar vekiline, dava sonucunun açık olmasına karşın davayı belirli hale getirmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı vekili 21/12/2021 tarihli dilekçesinde, alacak davası olarak devam eden davasında müvekkili … için davalı … ve Dürdane’nin her birinden 10.000,00 TL olmak üzere 20.000,00 TL, müvekkili … için davalı … ve Dürdane’nin her birinden 2.000,00 TL olmak üzere toplamda 4.000,00 TL’nin tahsilini talep ettiği görülmüştür.

2.4. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki tek talebinin tapu iptali ve tescil olduğu, dosya kapsamındaki 21/12/2021 tarihli dilekçesi sonrasında bu talebini harçlandırmadığı ve dilekçesinde bu talebini HMK 176. maddesi kapsamında ıslah olarak nitelendirmediği, bu hali ile yerel mahkemece tapu iptal ve tescil hükmü kurulması için gerekli hukuki koşulların bulunmasına karşın, HMK 26. maddesine aykırı olarak dava dilekçesinde yer almayan bedel talebi yönünden, 21/12/2021 tarihli dilekçenin geçerli kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcın istek halinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

02.10.2023 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

Dava, tapu iptal tescil, aşamada iptal tescil olmazsa bedel alacağına ilişkindir.

Mahkemece, bir kısım bedel alacağına hükmedilmiştir.

Sayın çoğunluk, alacağa ilişkin dilekçenin ıslah niteliğinde olmadığı, harçlandırılmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan görüş aykırılığı; davacı tarafından yargılama sırasında ibraz edilen dilekçenin, çoğun içinde az da vardır kaidesince talebi daraltma niteliğinde olup olmadığı, olmazsa bu dilekçenin ıslah niteliğinde sayılıp sayılmayacağı ve söz konusu dilekçenin harçlandırılmasına gerek bulunup bulunmadığı noktasında düğümlenmektedir.

1.Davacı vekilince ibraz edilen 21.12.2021 tarihli dilekçe niteliği itibariyle talebin daraltılmasına ilişkindir. Bilindiği üzere tapu iptal tescil istekli davalarda, taşınmaz bedelinin istenmesi halinde bedel neredeyse her zaman taşınmazın aynından daha azıdır. İptal tescile hükmedilmesi halinde kararın kesinleşme tarihinde mülkiyet davacıya geçeceği için enflasyonist ekonomilerde taşınmaz her zaman değer kazanacağından, dava tarihine göre hesaplanan taşınmaz bedeli gerçek bedelin altında kalacaktır. Bu nedenle bedel her zaman ayından daha düşüktür. Hal böyle olunca iptal tescil isteğinden vaz geçerek bedel isteyen davacı, daha çoğundan vazgeçmiş ve talebini daraltmıştır. Nitekim Yargıtay 1.H.D.nin 2019/57E, 2021/1040K sayılı 25.2.2021 t.li ve 2017/5239E, 2018/11135K. Sayılı 7.6.2018 tarihli kararları da bu yöndedir.

2.Söz konusu dilekçenin talebin daraltılması olarak görülmemesi halinde ise ıslah niteliğinde kabul edilmesi gerekecektir. Zira ıslah, davacının bir takım usul işlemlerini düzeltmesidir. Nihai talep de bir usulü işlem olup (HMK 119/1-ğ) davacı bu talebini tahkikat bitinceye kadar her zaman düzeltebilecektir.(HMK 177) Davacı tescil davasını, davalının rızasına gerek olmadan alacak davasına dönüştürebilir. Nitekim söz konusu dilekçe ile tescil davası alacak davasına dönüştürülmüştür. (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 5.Baskı.3.cilt s.2804)

3.Verilen dilekçenin harçlandırılmasına gelince; davacı başlangıçta bildirdiği dava değerinin peşin harcını yatırdığı gibi, sonradan bilirkişi raporu ile belirtilen miktarın tamamlama harcını da 23.12.2015 tarihli makbuzla yatırmıştır. Artık davacının talebi yeni bir istek olmayıp, harcı yatırılan ve tapusunun iptali istenen taşınmazın bedeli olduğuna göre yeni bir peşin harç alınması mümkün olmayacaktır. Islah halinde harç ancak müddeabih arttırılmışsa, artan bu kısım için yatırılmalıdır.

Açıklanan bu nedenlerle kararın onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.